Geçmişe takılı kalmak.
Gençliğinizde yalnızca kötü tecrübelerinizi düşünüp heba edeceğiniz bir yıl, sadece o senenizi değil yaşlılığınızı da etkiler. Geçmişe takılı kalmanın hiçbir yaşta faydası yoktur. Evet hatırlamak, ders almak güzeldir fakat fazlası ciddi nörolojik rahatsızlıklara yol açar.
Farkında olmasak da beynimizin takılıp kaldığı ve dolayısıyla sürekli kendimize hatırlattığımız o kötü anılar, bilinçaltımızın derinliklerine işlenerek gelecekte unutulmaz anılara dönüşür.
Yaşadığımız bu durum zamanla bizi içinden çıkamadığımız bir hale sokar. Kafamızı kurcalayan konuları o kadar düşünürüz ki yeni güzel tecrübelere hayatımızda yer veremez hale geliriz. Bu da bizi farkında olmadan tüm ömrümüze mal olacak bir kısır döngüye sokar.
İşin nörolojik kısmı ise şu şekildedir; 40 yaşından sonra her 10 senede bir beyin %5 küçülür. Küçülme ise yeni bilgilerin algılandığı ve işlendiği kısımda gerçekleşir. Bu da belli bir yaştan sonra beyinde yalnızca bazı fonksiyonların aktif olduğu ve bunun da geçmiş ile bağlantılı olduğu anlamına gelir. Yaşlılık yeni anıların oluşumunu zorlaştırdığı gibi küçülmenin gerçekleşmediği kısımda kalan anıları tekrarlar ve taze tutar.
Bu kısım da geçmişte takılıp kaldığımız anılara denk gelir.
Özetle gençlik yıllarında aklımıza taktığımız, çözümü yokmuş gibi sürekli olarak düşündüğümüz kötü anılar; onları geride bırakmadığımız takdirde ölene kadar bizimle kalır.
An’ı yaşamanız ve her zaman umutlu olmanız dileğiyle.