Ben genellikle reklamları izlemeyi seven biriyim. Hem geleneksel yayınlarda hem de dijital yayınlarda reklam verenlerin insanlara neyi, nasıl pazarladığını; kısacık da olsa pazarlama stratejisinin nasıl programlandığını hep merak ederim. Bu yüzden izleyeceğim ya da dinleyeceğim içeriğe geçmek için hızlıca reklamı atlamaz, bize anlatılmak istenen şeyin ne olduğuna mutlaka bakarım.
Bunu size anlatıyorum çünkü geçenlerde bu yazıyı yazmama vesile olan bir reklam ile karşılaştım. Reklam YouTube’da karşıma çıktı, Google’a aitti ve bir ürün tanıtmıyordu. Konusu ise 2021 yılında Google üzerinden en çok aratılan konular ve cümlelerdi.
Reklamı izlemeye devam ettiğimde içim biraz burkuldu çünkü bu yıl neredeyse herkes, Google arama motoruna diğer yıllara nazaran çok daha fazla nasıl iyileşebileceğini sormuştu. Hindistan’dan, İspanya’dan, Endonezya’dan, Rusya’dan birçok insan farklı zamanlarda, farklı kara parçaları üzerinden iyileşmenin bir yolunu aramıştı. Ve bahsedilen iyileşmek yalnızca bedensel anlamı değil ruhsal anlamı da taşıyordu.
Listenin devamında ise “Zihinsel sağlığımı nasıl korurum?”, “Nasıl güçlü kalırım?”, “Nasıl kendim olurum?”, “Nasıl sesimi duyururum?” gibi motive bulmaya dayalı cümleler de yer almaktaydı.
Bu reklam metninden ve yaptığım analizlerden anladığım kadarıyla 2021 yılında çoğu kişi önce büyük bir boşluğa düşmüş, korkmuş, umutlarını yitirmiş ve karamsarlığa kapılmış. Fakat sonra karantinanın ve sokağa çıkma yasaklarının artmasıyla beraber bireyler kendi benliklerine dönerek içlerindeki gücü ve hayattan ne istediklerini keşfetmeye başlamışlar.
Fark ettiyseniz 2021 yılının sonlarına doğru dünya genelinde bireyler kendi fikirlerini dile getirmekten ya da aynı fikirde oldukları düşünceleri desteklemekten çekinmiyor. Ne kadar sosyal medyada herkes oyuncak bebek yapaylığında gözükse de günlük hayatta, diğer yıllara nazaran insanlar daha özgür davranıp daha içlerinden geldiği gibi yaşıyorlar.
Bana göre bu, dünya üzerinde olabilecek en güzel şeylerden biri. Çünkü hayat tamamen bireysel yaşanıyor ve belli yargılarla karşılaşma korkusu ile insanın kendi gibi olamaması hem bireyin özgünlüğünü hem de toplumun yaratıcılığını ve üretkenliğini köreltiyor.
Dilerim bu yıl olduğu gibi önümüzdeki yıl da herkes gerçekten ne için bu hayatta olduğunu ve kendi amacını araştırma hevesinde olur.