Salgının başladığı 2020 yılından itibaren Türkiye’de gelir eşitsizliği 11 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. 2021 yılında maddi durumu iyi olanların daha iyi şartlara eriştiği görülürken, kötü olanların ekonomik açıdan çok daha fazla zorluk yaşadığı tespit edildi.
“Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine” göre, yüksek gelire sahip olan %20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, 2020’de bir önceki seneye göre 1,2 puan artarak %47,5’e çıktı. Ayrıca, toplumun en zengin %20’sinin gelirinin en yoksul %20’sinin gelirine oranı 7,4’den 8’e yükseldi.
Anlayacağınız zengin daha zengin, fakir daha fakir oldu.
Ne yazık ki bir bireyin haftanın 6 günü, günün ise neredeyse 12 saati ağır şartlar altında çalışarak elde ettiği maaş, ailesini geçindirmeye yetmiyor. Ve koşullar bireyin geçinebilmesi için daha fazla çalışmasını zorunlu kılıyor.
Üstelik bu kadar fazla çalışan ve emeğinin karşılığı alamayan bir bireyin topluma, ailesine ve kendisine mutluluk ve huzur veremeyeceği, bilimsel araştırmalar tarafında da onaylanıyor.
Devlet tarafından oluşturulacak adil gelir dağılımına yönelik planlar bu problemi kökten çözebilecekken her geçen yıl artan yoksulluğu ve buna bağlı olarak yaşanan psikolojik travmaları ve ölümleri kimsenin hak etmediğini düşünüyorum.
Daha adil bir dünya ve daha huzurlu bireylerin varlığı umuduyla…
Başarılarınızın devamını dilerim…