Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın 31 Mart Yerel Seçimlerinde CHP tarafından aday gösterilmemesi büyük sürpriz oldu, en azından benim açımdan. Neden böyle düşündüğümü ve neden Gürkan gibi bir liderin ardından yazma ihtiyacı hissettiğimi bu kısa yazıda belirtmek istiyorum.
----
Başkan Gürkan’ın imaj olarak Edirneliler tarafından “Küçük Recep” olarak dillendirmesi onun çok güçlü olduğuna dair vurgu yapması boşuna değil.
Gürkan’ın en büyük talihsizliği “yazgı”sının başkalarının ellerinde olması. Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm Türkiye’nin ümitlerini heba eden aday dayatması sonrası, hem başkanlık seçimlerinde, hem de CHP Genel Başkanlığını kaybetmesi sadece kendisi için değil, birçok destekçisinin siyaset anlamında geleceğini kararttı, tıpkı Gürkan gibi.
İYİ Parti Edirne Belediye Başkan Adayı Hamdi Sedefçi’nin 2019 yerel seçimler öncesi yaptığı basın toplantısında Gürkan’ın “Alevi” kontenjanından (Kılıçdaroğlu’nun Aleviler tarafından lider olarak tanımlanması göz önüne alındığında daha anlaşılır olacaktır.) yararlandığına dair ifadesi çok ilgi görmemişti. Önemsenmemesi de gayet tabii.
İBB Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’nun “SEÇİLMEMESİ” anlamında CHP’ye destek veren Aleviler tarafından büyük bir propaganda yürütüldüğü göz önüne alındığında Genel-Yerel bağlantısı zannımca daha net anlaşılacaktır.
----
Gürkan, Edirne’de sanılanın aksine çok güçlü bir liderdi. En azından benim gördüğüm profil o. Siyaseten doğruları yapmaktan (Etik olarak doğru olduğu anlamına gelmiyor elbette) rakipleriyle kavga etmekten asla imtina etmeyen bir profil. İYİ Parti ile girdiği mücadele, AK Parti ile ideolojik anlamda girdiği mücadele bunun en büyük örneği.
Gürkan’ın diğer bir özelliği ise dostlarını asla satmaması. Ülkücü kökenli Alaattin Çakıcı’nın CHP’nin eski lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na sopa göstermesine rağmen, Gürkan, dostu, yakın arkadaşı Çakıcı hakkında en olumsuz bir görüş bile belirtmemişti. Bence bu devirde, sonunda “aday” olup olmama gibi siyaseten ölümcül bir konu olmasına rağmen geri vites yapmayarak, dostu hakkında söz etmemesi Recep Gürkan’ı güçlü kılan bir özellik.
---
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın da en büyük yanılgısı güçlü liderler gibi kendisini “siyaseten ölümsüz” görmesiydi. Bu nedenle damadını CHP il Genel Meclsi üyesi yapmaktan tutun da, arkadaşını milletvekili yapmasına kadar birçok olay aslında kendisinin “meşruiyetini” sorgulayan unsurlar oldu. Buna basının ve sermaye sahiplerinin görmezden gelen tutumu, eleştirmeyerek, serpilip büyümesine, yanlış yaptığı politikaların “doğru” olarak algılamasına neden oldu. Düşünün CHP Edirne İl Başkanını bile o tayin ediyordu, yani uçan kuşun bile nasıl uçacağına o karar veriyordu. (Burada mübalağa yapıyorum elbette.)
---
Recep Gürkan, “net iyi, net kötü” olarak tanımlanabilecek bir politik bir figür değil. Onun güçlendiği nokta da bu. Gürkan’ın pozitif bir anlamda ayrıştığı beni de bu yazıyı kaleme almaya iten nokta ise, aday gösterilmeyeceği belli olunca takındığı tavır.
Trakya Üniversitesi’nde Genel Sekreterlik, CHP Edirne Milletvekilliği ve iki dönemdir Edirne Belediye Başkanı olan Recep Gürkan, CHP Genel Merkezi tarafından aday olmayacağını öğrendikten sonra savaşmayarak durumu kabullenmesi, diğer adaylara yaptığı destek çağrısı çok kıymetli.
Yalnızca Edirne’de değil, Trakya’da, kısmen Türkiye’ye mal olan Recep Gürkan’ın aday olmayacağını bildikten sonra “birlik, beraberlik” çağrısı yapması siyaset üstü bir duruş. Gürkan, Edirne’de zayıflayan partisine el vererek hem güçlenmesine hem de olası gelecek seçimlerde “açık kapı” bırakması onu bir çok siyasetçiden ayrıksı kılan bir özelliği. Umarım Edirne’den yayılan bu demokratik duruş ülkemizin her yanını kuşatır. Gürkan’ı bu tutumundan dolayı tebrik ederim.
(İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi aday olmayacaklarını öğrendikten sonra, partiye zarar veren tutumları görmek gerekiyor.)
Son olarak hayatın olağan akışının çok sıkıcı olmadığını hatırlatmak isterim. Ne bileyim Karaağaç’ta kahve içmenin, Kuzey Ege’de mavinin her tonunun tadının çıkarmak hiç de kötü bir fikir ya da eylem değil.
Belki de siyasetin yoğun ortamından iyi-kötü dostların, arkadaşların kim olduğunu, bu dingin ortamda daha net anlayacağını düşünüyorum. Dışarıdan bir göz olarak yanında bulunan simaların kendisine ne vizyon ne de siyaset anlamında bir katkı sunduğunu düşünmüyorum. Bilakis her geçen gün daha da aşağı çeken tarafta oldular.
Bir sonraki yazıda buluşmak dileğiyle.
çiğdeler açarken