Birkaç dakika sonra odanın ortasına doğru yürümeye başladım. Oturdum ve anahtarı yanıma koyarak durumumu düşünmeye başladım. Boş bir binadaydım ve nerede olduğumu ya da neden orada olduğumu bilmiyordum. Sırt üstü yatıp tavana baktım. O zaman oraya boyanmış mucizevi bir duvar resmi fark ettim.
Tavanın şeytani kapının yanındaki kısmında ateş boyası vardı. Ortada koyu renk pelerinli bir figür vardı. Duvar resminin tam ortasında bir kafatası vardı. Kırmızı kapıya doğru, solumda, içinden bir şimşek çakan kara bir bulutun resmi vardı. Krem rengi kapının yanında bulut üzerinde bir meleğin resmi, yeşil kapının yanında sağımda bir ev resmi vardı.
"Buradan asla çıkmayacağım" diye düşündüm.
Bana çarpana kadar duvar resmine bakmaya devam ettim.
"Bir ev.....hiç bir anlam ifade etmiyor".
Arkamı döndüm ve ardına kadar açık duran yeşil kapıya doğru yürüdüm. Daha önce fark etmemiştim ama içeride ön bahçem ve evimden bir sahne vardı. Arkamı döndüm ve soyu tükenmiş binanın görüntüsünü aldım. Kanlı kapıya ve kırmızı kapıya baktım ama bakışlarım en uzun süre krem renkli olanda kaldı. Yüzüme çarpan esintinin hissini, havadaki tuz kokusunu ve okyanusun sahile çarpan dalgalarının sesini hatırladım. Mekanın sahip olduğu rahatlık ve huzur hissini sevmiştim. Bana çok sevgiyle bakan ve onu hayatı boyunca hiç görmediğim kadar genç görünen büyük büyükbabamın imajına değer verdim.
Sonunda bakışlarımı kapıdan ayırarak eğildim ve gizemli anahtarı aldım. Arkamı dönerek kapı aralığından bir adım attım ve düştüm. Beyaz bir ışık beni evimin önüne getirene kadar aynı anda her yöne çekildiğimi hissettim. Bir kapı aralığı görmeyi umarak arkamı döndüm ama yoktu. Tam gün ışığında bahçemde ayakta duran sadece bendim. Anahtarın keskinliğini elimde hissettim. Boynuma uzandım ve kolyemi çıkardım. Üzerinden sarkan altın bir çiçek vardı. Askıyı zincirin üzerinden kaydırdım, anahtarı üzerine geçirdim ve zinciri tekrar boynuma taktım. Göğsüme düşmesine izin vermeden önce üzerindeki gravürleri hissettim.
Ateşin sıcaklığını, pelerinli figürleri ve ateş ejderhasını asla unutmazdım. Arazinin düzenini, kokularını ve seslerini, bana doğru koşan adamın görüntüsünü ya da büyük dedemin sesini asla unutmazdım.
O anları yaşadığım sürece hatırlayacaktım.