Azra Nur Vatansever
Pandemi döneminin başlamasıyla birlikte Türkiye’nin birçok ilinde kitap satışlarının arttığı çeşitli araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Kitap siparişi verenlerin yarısından fazlası kadın ve çoğunlukla 18-35 yaş arası bireylerdir. Peki internet üzerinden kitap siparişinin artmış olması, okuryazar oranının da arttığı anlamına mı geliyor? Ne yazık ki hayır. Araştırmalar gösteriyor ki pandemi döneminin başında büyük bir hevesle alınan kitaplar maalesef birkaç ay sonra belki de kapağı bile açılmadan kitaplıktaki yerlerini alıyor.
Peki cıvıl cıvıl kapaklarına aldanıp satın aldığımız kitapların içini açıp okumaktan bizleri alıkoyan ne? Siyah, küçük yazıları mı? Uzun paragrafları mı? Yoksa hepsinin haricinde dikkatimizi dağıtan başka unsurlar mı var? Belki de neredeyse bir organımız haline gelen cep telefonları, kafamızı kaldıramadığımız bilgisayar oyunları ve hatta reklam arası verildiğinde bile aynı kanalı istemsizce izlemeye devam ettiğimiz televizyonlar kitap ile aramızdaki en büyük engeldir.
Unutmamalıyız ki okumak hafızamızı güçlendirir, hayal gücümüzü geliştirir, gelişmemizi ve yeni şeyler öğrenmemizi sağlar. Pandemi gibi zor bir dönemi kendimize yatarım yaparak avantaja çevirebiliriz. Tek yapmamız gereken hali hazırda evimizde duran belki de tozlanmış olan kitapların kapağını açıp okumaya başlamak. Ben kitap okumaktan hoşlanmıyorum derseniz de hay hay efendim gazete ve dergi de işimizi gayet güzel görür. Yeter ki okuyalım.