Geçtiğimiz hafta koronavirüs (Kovid-19) salgınının sebep olduğu ölüm raporlarını araştırırken çok daha çarpıcı bir yazıya denk geldim. Londra merkezli uluslararası yardım kuruluşu olan Oxfam’ın “Açlık Virüsü Çoğalıyor” adlı raporunda, dünya genelinde her bir dakikada 11 insanın açlık sebebiyle hayatını kaybettiğini okudum. Ardından bu gerçekle yüzleşmenin herkes için bir zorunluluk olduğunu düşünerek sebeplerini araştırdım.
Çoğumuz, dünya üzerinde bazı ülkelerin asırlardır açlıkla mücadele ettiğini biliyoruz. Bazen bu durumu, doğru olmadığını bile bile göz ardı ediyor bazen de yardımlarda bulunmaya çalışıyoruz. Fakat ne kadar yardımda bulunursak bulunalım açlık yüzünden hayatını kaybedenlerin oranı azalmak yerine her geçen yıl daha da artıyor. Özellikle son bir yılda açlığın ne yazık ki 6 kat daha arttığı biliniyor.
Bunun sebebi çoğu zaman iklim krizleri, salgınlar, askeri harcamalar, bencillik, açgözlülük gibi gözükse de asıl sebep maalesef açlığın bir savaş silahı olarak kullanılmasından kaynaklanıyor.
Milyonlarca insanı açlık sınırına iten, ölmelerine sebep olup bu kısır döngüyü asırlardır sürdüren insanların; koronavirüse kıyasla daha fazla can alan açlık virüsünden neredeyse hiç bahsetmemeleri, kulak ardı etmeleri de cabası.