ne zaman böyle destursuz
ne zaman böyle kanun namına
ne zaman böyle paldır küldür
seni düşünsem
aklıma çocukluğum gelir
seni tanımadığım mutlu zamanlar
samanlıkta iğne aradığımız o deli çağlar
samanlıkların seyran olduğu vuslatlar gelir aklıma
damlaya damlaya seni ararım incir çekirdeğinde
içinde olduğumuz köyün aslında
görünen köy olduğunu anlamıştık zamanla
böyle pare pare dumanlar yoktu dağ başlarında
hepimiz ferah insanlardık,
sabahları güneş öperek uyandırırdı bizi
yeşilin sadece doğa harikası bir şey olduğunu zannederdik
gözlerinde yeşili görmeden önce, mutluyduk, huzurluyduk
kutlu olan bayramlarımız vardı,
yasaklanmamıştı o vakit 23 nisanlar
neşe doluyorduk, gülüyorduk, eğleniyorduk
ne zaman böyle destursuz
ne zaman böyle kanun namına
ne zaman böyle paldır küldür
aklıma sen gelsen
oturup bir kadeh şarap ısmarlıyorum kendime
aşk diyorum bu işte, gerisi laf-ı güzaf...
ambargo uyguluyorum dilime
konuşmuyorum kimseyle
hepsi bu kadar
hep ama bu kadar...
Osman Coşkun