gündüze meylediyordu yüzün
bütün sokak lambaları teyakkuzda
göz gözü görmez bir pürnur
sözlerim bir çırpıda kuşkuda
gözlerim kaşla göz arasında pusuda
tir tir titriyor tenim, ardım tarifsiz bir muamma
anlat bana Mualla, sizin oralardan ne haber vardır
bana bilmediğim sokaklar tasarla
tanımadığım yüzler göster
duymadığım sesler duyayım
uçmak nedir duymamış kuşlar tanıdım
göç nedir bilmeyen mülteciler
ellerim hep bir boşlukta, ellerim hep kuşkuda
bekledim hep, bekledim sicim bir yağmur altında
karla karışık beklentiler içinde, üşüdüm
üşüdüm de belli etmedim düşmana
dost bulamadım senden gayrı Mualla
dost bulamadım da sen de yoktun Mualla
sokaklar sokak üstüne, evler evler üstüne
ben senin üstüne titredikçe, sen kaçtın Mualla
sahipsiz harfler buldum, devşirdim onlardan kelimeler
kelimelerden cümleler kurdum, kuytusunda dinlendim
adını duyduğum yerde mıh gibi kaldım
gözlerimi kapattım karşımda seni buldum
açtım gözlerimi her yüzden sendin bana bakan
sen, "ömrünce gül" demişsin, ben "gel" anladım
bu bitmez tükenmez yolculuğum bundandır Mualla
topladım beraber adımladığımız yolları vurdum sırtıma
düştüm peşine, sen nereye ben oraya,
sonra biri çıktı kapattı bütün ışıkları
bitirdi güneşin bütün hevesini, koptu kıyamet
yedi milyar insan içinde bir ben duydum Sûr'u
dağlar dürüldü kaldırıldı sandıklara
perde kapandı, bitti oyun
sen duydun mu çığlığımı Mualla
arş indirildi arza, arz arşa çekildi
dört büyük melek oradaydı
ben de oradaydım
münker ile nekir geldiler sonra
ilk seni sordular Mualla
cevap veremedim, bir ayna tuttular
aynada sendin bana bakan
ben seni kendimde buldum Mualla
"aşktır bu" dediler
aşktır bu dedim, biat ettim.