Geçtiğimiz haftalarda ABD’de Pablo Rodriguez Fraile adındaki bir kripto para yatırımcısının 67 bin dolara satın aldığı Crossroads adlı mini videoyu 6.6 milyon dolara sattığı haberine hayretle tanık olmuştuk. Bu şaşırtıcı olay aynı zamanda bize ileri teknolojiyle gelişmiş dünyanın kapılarını heyecanla açmış oldu. Sanatın artık dijital dünya ile de buluşmuş olduğunu gördük. Heyecan uyandırıcı olduğu bir gerçek, fakat aynı zamanda bunun bir handikap olduğunu da söylemek mümkün sanıyorum ki.
Kripto paraların artık değişen yeni dünya düzeninde mühim bir yere sahip olması tüm bu dijital yatırımların önemini gözler önüne seriyor. Geçmişe bir göz atacak olursak, tüm bu sanal ticaret önce kredi kartlarıyla girdi hayatımıza. Somut olarak paradan adım adım uzaklaşmaya başladık. Yanımızda taşıdığımız kartlar tüm ihtiyacımız anında gideriyordu. Sonralarda ise artık yanımızda bile taşımaya gerek kalmadan, tek tuşla istediğimiz her işlemi kolaylıkla gerçekleştirme olanaklarını yakalamıştık. Tüm bu dijitalleşmeye bir diğer örnek de pandemi dönemiyle birlikte son zamanlarda hayatımıza giren sanal müzeler, dijital konserler, evde izlediğimiz filmlerden de bahsedebiliriz. Senelerdir duyularımızla gezip dolaştığımız müzeleri dijital platformlar üzerinden sanal turlar yaparak ziyaret etmeye başladık. Kağıttan biletler alıp sinema salonlarının koltuklarını doldurmak yerine, evlerimizde yine dijital ortamlardan izliyoruz istediğimiz filmleri. E-ticaretin etkilerinden de bahsetmeden geçemeyeceğim. Sanal platformlar üzerinden yapılan alışverişlerin sayısı öyle çoğaldı ki, artık temel besin maddelerinin temininde bile internetin büyük rol oynadığını görmekteyiz. Dolayısıyla bu artan ihtiyaçlar bağlamında, ülkemizde son yıllarda artan kuryelerin sayısı azımsanamayacak ölçüde. Bu durum gelenekçiler için bir tehdit iken, yenilikçiler için pek olumlu bir durumdur.
Tüm bunlar, hayatımızda her şeyin git gide sanallaştığının bir kanıtı niteliğinde. Hayatımıza giren ilk kripto para olan Bitcoin, artık birikim ve yatırım yaparken sık tercih ettiğimiz bir araç haline geldi. Bunlar hem vakit hem pratiklik anlamında hayatımızı kolaylaştırsa da, etkileşimin sadece bir ekranla sınırlanması insani duyguların tek boyutlu bir zemine inip yüzeyselleşmesine sebep olmakta. Dijitalleşmenin tüm sosyal olgularda olağanca hızıyla devam ettiği bu günlerde bakalım yakın gelecek bizi daha ne kadar şaşırtacak?
Yeni keşfettiğim ama yazdıklarını zevkle okuduğum köşe yazarı Teşekkürler