Son zamanlarda döviz kurlarının yükselişe geçmesiyle birlikte hayat pahalılığı oldukça fazla arttı. Her sabaha yeni bir zam haberiyle uyanır olduk. Çiftçilerimiz yüksek girdi maliyetlerinden dolayı üretmez hale gelirken, birçok üreticimiz tarlalarına gübre atamaz duruma geldi. Çiftçimiz üretemeyince bu sefer dışa bağımlılık arttı ve bu durum fiyatlara yansıdı. Her hafta markete çıktığımızda yeni fiyat etiketiyle karşılaşıyoruz. Geçen sene 9 TL olan 1 litre sıvıyağ 29 TL bandına gelmiş durumda yani yüzde 300’ün üzerinde bir zam yapılmış. Ürünlere zam yapılırken sabit ücretli özellikle asgari ücretli vatandaşın alım gücü her gün düşüyor. Dolar 10 TL’ye yükseldi, altın desen her geçen gün rekorlar kırıyor.
Önümüzde asgari ücret görüşmeleri var. Bu artan hayat pahalılığında asgari ücretle çalışan vatandaşlarımıza en yüksek oranda zam yapılması gerekiyor. Şu anda yapılması gündemde olan ücretin 3 bin 500 TL olduğu söyleniyor. Türkiye'de yoksulluk sınırı ilk kez 10 bin TL seviyesinin üzerine çıktı. Türk-İş araştırmasının Ekim 2021 ayı sonucuna göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 3.093,20 TL oldu. Bu rakamları da göze alalım ama çarşıda pazarda fiyatlar adeta cep yakıyor. Asgari ücretin 3 bin 500 TL’nin üzerinde olması şart gibi gözüküyor. Umarım devletimiz gerekli tedbirleri alarak özellikle gıda fiyatlarına bir çare bulur.
Zamlarla boğuşurken bir yandan da Kovid-19 salgını devam ediyor. Maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat ederek, aşılarımızı yaptırmadıysak bir an önce randevu alıp aşımızı olalım. Unutmayın bu salgından kurtulmanın tek yok aşı olmak. Böyle bir yolumuz varken bu yolu kullanalım.