Haber-Fotoğraf: Umut IŞIK
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Baş Hekimlik toplantı salonunda 11 Ekin Dünya Obezite Günü dolayısıyla bilinçlendirme amaçlı yapılan basın toplantısında Endokronoloji ve Metobolizma hastalıkları bilim dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sibel Güldiken ve Genel Cerrahi Öğretim Üyesi Dr Tuğrul Demirel açıklamada bulundu.
Obezite’nin bir çok hastalığı tetiklediğini söyleyen Trakya Üniversitesi iç hastalıkları endokronoloji ve metobolizma hastalıkları bilim dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sibel Güldiken “obezite aslında beyaz yağ dokusunun kontrolsüz bir şekilde vücutta ki artış durumu. Fakat görselliğin ötesinde kişinin psikolojik yapısının ötesinde birçok metabolik hastalığın temelini oluşturuyor. Diyabet, hipertansiyon, yürüme ve egzersizle ilgili problemler, astım, safra kesesi taşı, hatta bazı kanser türlerinin temelinde obezitenin yattığını göstermiş durumda. Obezite ile ilgili mücadele programları son derece önemli. Neden bu noktaya geldiğimizin durumu da aslında sıklığını giderek artıyor olması. Sadece Türkiye’de değil dünyada sıklık giderek yükseliyor. Yaratmış olduğu sorunlar hem maliyet hem maneviyat açısından hastalarımızı hem de sağlık giderlerini mali anlamda zorlamaya başladı. Bu nedenden dolayı çocukluk zamanından itibaren obezitenin gelişmemesi ve bu konuda ailelerin ve çocukların ortamlarının sağlanması. Ona yönelikte eğitim planlarının yapılması gerekiyor. Türkiye’de sıklık gerçekten yükse açısından çarpıcı sonuçlarımız var. Bunlardan güncel rakamları paylaşırsam, erkeklerde yüzde 20 yani 5 erkekten 1 tanesinde, kadınlarda yüzde 40 yani 2-3 kadından bir tanesinde toplamda da yüzde 30’larda olan bir rakam var. 3 hastadan bir tanesinin obezite hastalığına yakalandığını ifade etmek durumunda kalıyoruz. Biz bu hastalarımızı burada görmeye başladığımız zaman özellikle hedeflediğimiz, nerelerde problemler olduğunu tespit etmek, obezite hastalığını yol açabilecek altta yatan bir endokronolojik hastalık var mı, ilaç kullanım problemleri var mı, eğitimle ilgili sıkıntılar var mı, ya da altta yatan ciddi rahatsızlıklar var mı şeklinde bunlara öncelikli ayırt etmeye çalışıyoruz. Eğer bu ayrımı yapmadan yola çıkarsak daha sonrasında üzerine kuracağımız piramit’in temelini çok sağlam yapamıyoruz. O nedenle öncelikli olarak bu hastalarımızın obezite ile ilgili problemleri olan hastalarımızın nedenlerini ortaya koymak. Nedenlerini ortaya koyduktan sonra altta yatan hastalıkların tedavisini planlamak. Hastalarımıza temelde önerimiz haftada gün en az 150 dakika yürüyüş yapacak gibi hafif tempoda tavsiye ediyoruz. Edirne’de tartan pist var, hatta bende oraya yürümeye gidiyorum. Hatta bazı hastalarımızla karşılaşıyoruz orada. Akşam saatleri bir grup oluşturarak bunu planlamak daha iyi, çünkü kişilerin motivasyonu daha yükseğe çıktığını, hatta sohbet ederken 1 saatin nasıl geçtiğini anlamadan aslında 6 kilometreye yakın yol kat edildiğini 450 kalori kaybını sağlandığını biliyorum. Bunu Edirne’de ücretsiz yapabilecek bir yer de var. Nüfus yoğunluğundan ön planda olmasından dolayı Marmara Bölgesinde oranlar yüzde 30-35 olarak tanımlanıyor. Türkiye’de 6 ile 18 yaş arası 10 çocuktan 1 tanesi obezite hastalığı mevcuttur, dedi.
“MİDE AMELİYATI YAPIYORUZ”
Obezite için çocukluk döneminde önlem alınmasına değinen Genel Cerrahi Öğretim Üyesi Dr Tuğrul Demirel “ Obezitede cerrahi kontrol amacında çok etkili, çok dramatik sonuçları çok kısa sürede alıp uzun verimli bir kilo kontrolü sağlıyor. Ama bu büyük bir ama. Asla ideal bir tedavi değil. Cerrahi dediğimi şey bir ameliyat. Mide ameliyatı yapıyoruz. Bunlar risk taşıyan işler. Biz üniversitede kurmaya çalıştığımız sistemde de obezitenin önlenebilir hastalık olduğunu anlatabilmiş değiliz. Obezite çocukluk çağında eğer önlem alınırsa, eğitim programlarında buna güçlü bir yer verilirse yetişkin çağında ciddi anlamda önlem alabileceğimiz bir sorun. Buda kişisel farkındalığı edindirmekle ilgili düşünüyorum. Biz şunu yiyin, bunu yemeyin diye topluma söylememiz bilimsel olarak doğru değil. Belli gruplarda faydalı olup, belli gruplarda olmayabilir. Mide kelepçesini dünya terketti. Çok yanlış örnekler görüyoruz. Hafif kilo fazlalıklarında bilinen hocalarla ameliyat edildiğini görüyoruz. Bizim bunları üniversite olarak etik bulmamız doğru değil. Obezite cerrahisi de kalıcı bir işlem değil. Çünkü biz hastaların kendi kendilerini değiştirmeleri gerektiği fikrini vermiyoruz. Bunun farkında olmayan cerrah hastasına zarar verir. Obezite önlenebilir hastalık. Bunun temel çözümü insanların içinde. İçimizde bunu medikal, psikolojik yada cerrahi olarak destek verebiliriz ama hasta kendi kendisini, bitirmek zorunda. Bu bilinci vermezsek bu kolaycılığa çanak tutmuş oluruz. Mutlaka kendi kendimizi başarısızlığa mahkum etmiş oluruz. Bizim fıtratımızda hareketli olmamız var. Biz o hareketi vücudumuzdan uzak tuttuğumuz zaman bu organizma bu beden eklemiyle tükenmeye gidiyor. Kilolu olmak çok sağlıklı olma olarak algılanmış bin yıllar boyunca. Düzen içerisinde olacağız, uykumuz düzenli olacak, sabah erken kalkacağız, toplu taşımadan arabadan uzak duracağız.çok terlemeden bir yürüyüş istiyoruz. İstersek değişebiliriz. Bu değişimi istediğimizin farkına varmamız lazım” şeklinde konuştu.
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Baş Hekimlik toplantı salonunda 11 Ekin Dünya Obezite Günü dolayısıyla bilinçlendirme amaçlı yapılan basın toplantısında Endokronoloji ve Metobolizma hastalıkları bilim dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sibel Güldiken ve Genel Cerrahi Öğretim Üyesi Dr Tuğrul Demirel açıklamada bulundu.
Obezite’nin bir çok hastalığı tetiklediğini söyleyen Trakya Üniversitesi iç hastalıkları endokronoloji ve metobolizma hastalıkları bilim dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sibel Güldiken “obezite aslında beyaz yağ dokusunun kontrolsüz bir şekilde vücutta ki artış durumu. Fakat görselliğin ötesinde kişinin psikolojik yapısının ötesinde birçok metabolik hastalığın temelini oluşturuyor. Diyabet, hipertansiyon, yürüme ve egzersizle ilgili problemler, astım, safra kesesi taşı, hatta bazı kanser türlerinin temelinde obezitenin yattığını göstermiş durumda. Obezite ile ilgili mücadele programları son derece önemli. Neden bu noktaya geldiğimizin durumu da aslında sıklığını giderek artıyor olması. Sadece Türkiye’de değil dünyada sıklık giderek yükseliyor. Yaratmış olduğu sorunlar hem maliyet hem maneviyat açısından hastalarımızı hem de sağlık giderlerini mali anlamda zorlamaya başladı. Bu nedenden dolayı çocukluk zamanından itibaren obezitenin gelişmemesi ve bu konuda ailelerin ve çocukların ortamlarının sağlanması. Ona yönelikte eğitim planlarının yapılması gerekiyor. Türkiye’de sıklık gerçekten yükse açısından çarpıcı sonuçlarımız var. Bunlardan güncel rakamları paylaşırsam, erkeklerde yüzde 20 yani 5 erkekten 1 tanesinde, kadınlarda yüzde 40 yani 2-3 kadından bir tanesinde toplamda da yüzde 30’larda olan bir rakam var. 3 hastadan bir tanesinin obezite hastalığına yakalandığını ifade etmek durumunda kalıyoruz. Biz bu hastalarımızı burada görmeye başladığımız zaman özellikle hedeflediğimiz, nerelerde problemler olduğunu tespit etmek, obezite hastalığını yol açabilecek altta yatan bir endokronolojik hastalık var mı, ilaç kullanım problemleri var mı, eğitimle ilgili sıkıntılar var mı, ya da altta yatan ciddi rahatsızlıklar var mı şeklinde bunlara öncelikli ayırt etmeye çalışıyoruz. Eğer bu ayrımı yapmadan yola çıkarsak daha sonrasında üzerine kuracağımız piramit’in temelini çok sağlam yapamıyoruz. O nedenle öncelikli olarak bu hastalarımızın obezite ile ilgili problemleri olan hastalarımızın nedenlerini ortaya koymak. Nedenlerini ortaya koyduktan sonra altta yatan hastalıkların tedavisini planlamak. Hastalarımıza temelde önerimiz haftada gün en az 150 dakika yürüyüş yapacak gibi hafif tempoda tavsiye ediyoruz. Edirne’de tartan pist var, hatta bende oraya yürümeye gidiyorum. Hatta bazı hastalarımızla karşılaşıyoruz orada. Akşam saatleri bir grup oluşturarak bunu planlamak daha iyi, çünkü kişilerin motivasyonu daha yükseğe çıktığını, hatta sohbet ederken 1 saatin nasıl geçtiğini anlamadan aslında 6 kilometreye yakın yol kat edildiğini 450 kalori kaybını sağlandığını biliyorum. Bunu Edirne’de ücretsiz yapabilecek bir yer de var. Nüfus yoğunluğundan ön planda olmasından dolayı Marmara Bölgesinde oranlar yüzde 30-35 olarak tanımlanıyor. Türkiye’de 6 ile 18 yaş arası 10 çocuktan 1 tanesi obezite hastalığı mevcuttur, dedi.
“MİDE AMELİYATI YAPIYORUZ”
Obezite için çocukluk döneminde önlem alınmasına değinen Genel Cerrahi Öğretim Üyesi Dr Tuğrul Demirel “ Obezitede cerrahi kontrol amacında çok etkili, çok dramatik sonuçları çok kısa sürede alıp uzun verimli bir kilo kontrolü sağlıyor. Ama bu büyük bir ama. Asla ideal bir tedavi değil. Cerrahi dediğimi şey bir ameliyat. Mide ameliyatı yapıyoruz. Bunlar risk taşıyan işler. Biz üniversitede kurmaya çalıştığımız sistemde de obezitenin önlenebilir hastalık olduğunu anlatabilmiş değiliz. Obezite çocukluk çağında eğer önlem alınırsa, eğitim programlarında buna güçlü bir yer verilirse yetişkin çağında ciddi anlamda önlem alabileceğimiz bir sorun. Buda kişisel farkındalığı edindirmekle ilgili düşünüyorum. Biz şunu yiyin, bunu yemeyin diye topluma söylememiz bilimsel olarak doğru değil. Belli gruplarda faydalı olup, belli gruplarda olmayabilir. Mide kelepçesini dünya terketti. Çok yanlış örnekler görüyoruz. Hafif kilo fazlalıklarında bilinen hocalarla ameliyat edildiğini görüyoruz. Bizim bunları üniversite olarak etik bulmamız doğru değil. Obezite cerrahisi de kalıcı bir işlem değil. Çünkü biz hastaların kendi kendilerini değiştirmeleri gerektiği fikrini vermiyoruz. Bunun farkında olmayan cerrah hastasına zarar verir. Obezite önlenebilir hastalık. Bunun temel çözümü insanların içinde. İçimizde bunu medikal, psikolojik yada cerrahi olarak destek verebiliriz ama hasta kendi kendisini, bitirmek zorunda. Bu bilinci vermezsek bu kolaycılığa çanak tutmuş oluruz. Mutlaka kendi kendimizi başarısızlığa mahkum etmiş oluruz. Bizim fıtratımızda hareketli olmamız var. Biz o hareketi vücudumuzdan uzak tuttuğumuz zaman bu organizma bu beden eklemiyle tükenmeye gidiyor. Kilolu olmak çok sağlıklı olma olarak algılanmış bin yıllar boyunca. Düzen içerisinde olacağız, uykumuz düzenli olacak, sabah erken kalkacağız, toplu taşımadan arabadan uzak duracağız.çok terlemeden bir yürüyüş istiyoruz. İstersek değişebiliriz. Bu değişimi istediğimizin farkına varmamız lazım” şeklinde konuştu.
Bende bir obezite hastayım.şimdilik sultan birinci murat devlet hastanesinde tedavi görüyorum.3ayda 10 kilo verdim.Daha 40 kilo verebilirsem ideal kiloya erişeceğim hoş benim için çok zor. Ameliyet olmak istiyorum ama malesef narkoz alamiyom..ve çoğu zaman intihar etmeyi düşünüyorum. Artık insanların bana bakışlarından alay etmelerinden bıktım..Yani şu obezite denilen hastalık çook korkunç bir şey. Oyu günler .