Edirne’de turizm açısından iyi bir gelir elde ediyor. En klasik tabirle Floransa’dan sonra metrekareye düşen tarihi eser sayısı en çok olan yer olarak geçiyor. Bunun sebebi Edirne her zaman medeniyetlerin tercih etti bir yerleşim alanı olmuş. Nedir bunlar? Traklardan Roma’ya, Bizans’tan Osmanlı’ya olmak üzere topraklarıyla değerli tarıma elverişli arazileri bakımından önemini korumuş bir şehrimiz. Tabi bu medeniyetler burada yaşamışlar ve bazı eserlerini ve kalıntılarını da bırakmışlar.
Yerli turistin ilgisini Osmanlı eserleri çekiyor ve ülkenin dört bir yanından gelerek bu ecdat yadigari eserler ziyaret ediliyor. Gerçekten özellikle din turizmi dediğimiz Ramazan ayında camilerimize ülkenin dört bir yerinden gelen misafirlerle doluyor taşıyor. Mesela Kadir gecesinde Balkanlarda yaşayan Müslümanlar Selimiye Camii’ne gelerek namaz kılıyor ve bahçelere taşıyor. Bu bizim Türk kültürümüzü ve dinimizi kapsayan turist yapısı.
Bir de yabancı turistler de kentimize geliyor. Mesela yine Selimiye üzerinden örnek vereceğim. UNESCO Dünya Mirası listesine giren Selimiye Camii din turizmin yanında kültür turizmi açısından Japon turistlerin de zaman zaman ilgi odağı oluyor. Yalnız Selimiye’nin yeni çevre düzeni yapıldı ve UNESCO logolu bir tane ibare konulmadı. Özellikle bu UNESCO logosu Mimar Sinan anıtının yanına çevresine herhangi bir yerine rahatlıkla konulabilir. Bu muhteşem caminin UNESCO listesinde olduğunu belirten bir küçük anıtsal tabela adına ne derseniz deyin artık yapılması lazım. Oradan geçenler otobüslerden inenler buraları gezebilirler. Çünkü her esere verilmiyor bu UNESCO damgalı eser logosu, bence alışverişe gelen Yunanistan ve Bulgaristan’dan gelenlerin bile dikkatini çekecektir.
Öte yandan Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç değerli hocam yıllardan beri Trakların kalıntıları olan Dolmenlere dikkat çekiyor. Yine Roma sur duvarlarının itinayla korunarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini açıklıyor. Bizler de haberlerimizde yer veriyoruz. Edirne sadece yerli turist değil yabancı turistleri de ağırlamalı. Kapodokya gibi İstanbul Sultan Ahmet gibi yabancı turistlerin Edirne’ye gelmesini sağlamalıyız. Vali bey çok güzel bir çalışmaya imza atarak Kaleiçi ile ilgili tarihi binaları kurtarma projelerine girişti ve çalışmalar olanca hızıyla devam ediyor. Düşünsenize İstanbul’a gelen yabancı turistler, Edirne’ye de hızlı trenle geldiğini ve hatta bir ya da iki gece konakladıklarını. Bunlar olacak şeyler ama kent olarak bunları değerlendirmek adına çalışmalar yapmalıyız.
Yine Beksaç hocanın sur duvarlarının, Edirne'nin kurulduğu dönemden günümüze ulaşan ilk arkeolojik anıt tipi olduğunu dile getiriyor. Orta Çağ sürecinde yapılan ekleme ve düzeltmelerin de izlerini görmenin mümkün olduğunu her defasında bizlere iletiyor. Bunlarla ilgili kazıların yapılması ve turizme kazandırılması gerekir. Edirne’de hem kaliteli, hem de nitelikli turistleri ağırlamak için imkan sunarız. Kalın sağlıcakla….