Ülkemizin büyük bir kültür ve spor organizasyonu olan UNESCO listesindeki Kırkpınar Pazartesi günü etkinliklerle başlıyor. Cuma günü de güreşleri hep birlikte izleyeceğiz. Umarız Edirne yoğun bir kalabalığı ağırlayarak anlının akıyla bunu atlatır.
Kentin otelleri Pazartesi gününden itibaren doldu ve yer bulmak imkansız.
Türkiye’nin 4 bir tarafından yağlı güreş meraklıları ve bu kültürü yerinde takip etmek isteyenler Edirne otellerinde yerini ayırttı.
Umarız kentin kalabalık olacak noktalarında gerekli önlemler alınmıştır. Kente akın eden yerli ve yabancı misafirlerimizi kentimizde en iyi şekilde ağırlamak için hazırlıklar tamamlanmıştır.
Daha önce festivallerde ve bayramlarda yaşanan yoğunluk, kent içi trafiği ve toplu ulaşımda yaşanan sıkıntılar yaşanmaz.
Kentimiz binlerce turisti bünyesinde ağırlayacak ve yağlı güreş kültürü Edirne’den yurdumuza ve hatta dünyaya duyurulacak ve buradan takip edilecek.
Bundan yaklaşık 18 yıl önce gazeteciliğe başladığım yıllarda takip ettiğim Kırkpınar’ın ne kadar köklü ve büyük bir kültüre sahip olduğunu anladım.
Düşünsenize bir spor yapılıyor ama diğer sporlardan her yönüyle farklı…
Yağcısı, bezcisi, hakemleri, cazgırları ve davul – zurna ekibiyle aslında bu spor aynı zamanda ülkemize özgü bir kültür.
Başka bir sporun müzik eşliğinde yapıldığını ben bilmiyorum, yok diye biliyorum. Varsa bile böyle köklü bir kültürün dışında bir spor dalıdır.
Çayırda diğer anlamıyla Er meydanında bir sürü farklı boylarda pehlivanlar yağlı güreş sporunda rakibini yenmeye çalışıyor.
Yenmek deyince öyle saygısızca değil gerekli kurallar çerçevesinde rakibine saygı göstererek…
Yıllar önce dünyada Respect futbolun temasıydı… rakibe saygı anlamında…
Kırkpınar’da yüzyıllardır olan bir gelenektir rakibe saygı yani respect…
Dünya bugün bunu spor dallarına uygulamaya çalışırken biz Türklere özgü ve yaklaşık 700 yıldan beri yağlı güreşte biz bunu uygulanıyoruz…
İşte bizim kültürümüz bu, her ne kadar bizi yani halkımızın karakterini bozmaya çalışsalar da ki -kısmen başarıyorlar- biz böyle bir kültüre sahip ecdadın çocuklarıyız…
Neden bu kadar önemli? Bir kere yağlı güreşte rakibini yendiğinde mutlaka onu tebrik edeceksin.
Yendin ve seviniyorsun dönüp tebrik ettikten sonra sahayı terk edersin. Eğer unuttun hemen senin başındaki hakem uyarır ve kazanan, kaybedeni gider ve tebrik eder.
Ya da olur ya yağlı güreşte seni eğiten, öğreten hocanla karşılaşma durumun olur, burada güreşçi genelde hocayı yenmekte tereddüt eder. Bu sefer hocası öğrencisine galip gelemeyeceğini anladığında güreşi bırakır ve öğrencinsin elini kaldırır.
Bunlar yağlı güreş kültüründe olan ve yaşanan durumlar, bu güzel, yazılı olmayan kuralları size hatırlatmak istedim.
Bu kültürümüze sahip çıkalım, bu sporun içindeki kuralların bugün diğer sporlara uyarlanmak isteniyor. Ama biz bu kültürü asırlardır sporumuzda yaşatıyoruz.
Geçmişine özüne sahip çıkan milletler, hiçbir konuda gelişemezler. Bunu başarsalar bile bir tarafları eksik kalır.
Gelişmek sadece teknoloji ile ya da sanayi ile olmaz bunun yanında kültürünü de yaşatarak özünden ayrılmadan başaracaksın. Buna bir örnek Japonya’yı verebilirim… Biz de başarabiliriz… Kalın sağlıcakla.