Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Nedim Zobar, Dünyaya bir kabus gibi çöken Korona virüsü salgını kapanma kararı alamama gibi nedenlerle 3.dalganın yükselişine geçtiğini söyledi.
Zobar, “Dünyaya bir kabus gibi çöken Korona virüsü salgını, ülkemizde aşı tedarikindeki atıllık, aşılama programını düzgün yönetememe, risk gruplarını doğru tayin edememe, pandeminin tahribatına dair halka yalan söyleme ve kötü yönetilen ekonomiyi daha da batırmamak için kapanma kararı alamama gibi nedenlerle 3.dalga yükselişine geçmiştir. Hükümet, tehlike çanlarının böylesi sesli çaldığı bir dönemde pandemiyi zayıflatmak için kararlar almak bir yana dursun, aşılama sürecini tamamlamadan yüz yüze eğitimi başlatarak ateşe körükle gitmiştir. Bilindiği üzere 24 Şubat'ta aşı olurken poz veren Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğretmenlerin aşılanmasına dair de takvim açıklamıştır. Bakan Selçuk, aşılama süreci sayesinde yüz yüze eğitimde bir tehlike olmadığını, okulların da "zaten" yüz yüze eğitime hazır olduğunu söylemiş ancak süreç yine kendisini yalancı çıkarmıştır.” Dedi.
“OKULLAR SALGIN ZAMANINDA EN TEHLİKELİ YERLER HALİNE GELMİŞTİR”
Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Zobar, Bakanın çıtını çıkarmadığı gerçekler olduğunu belirterek, 15 Şubat'ta köy okullarının açılmış ve bu okullardaki öğretmenlerin aşılanmasının derhal başlatıldığı duyurulduğunu söyledi.
Sendika tarafından edinilen bilgilere göre, köy okulu öğretmenlerinin; birçoğu asgari ücretin dahi çok altında çalıştırılan ücretli öğretmenlerden oluşmakta olup bu grup aşılanacak öğretmenler kategorisine dahi alınmadığını belirten Zobar, “Üstelik taşımalı eğitim utancının bu çağda sürdürülmesi nedeniyle, köy okulları dolmuş taşmış, sendikamız MEB'i bu konuda uyarsa da bir cevap alamamıştır. Köy okullarının hiçbir yoksulluk ve yoksunluğunu gidermeden, içini aşı yapılmamış eğitim çalışanları ve öğrenciyle dolduran zihniyet, bu kabusla diğer okul türlerinde yaşatacaklarının adeta fragmanını izletmiştir. Bakan Selçuk'un olurken poz verdiği aşılar, onun söylediğinin aksine eğitim çalışanlarına uğramamıştır. Resmi rakamlar bile 1 milyonu aşkın öğretmen varken, sadece 80 bininin aşılandığını ilan etmektedir. Üstelik bu rakamdaki 2.dozu tamamlanan öğretmen sayısının ne olduğu ise açıklanmamıştır. Ayrıca virüs sanki mesleki özelliklere göre bulaşıyormuşçasına okullarda bulunan öğretmenler dışındaki eğitim emekçilerinin aşı konusunda adı dahi geçmemiştir. Ortada kasıp kavuran bir salgın varken, eğitim emekçilerini aşılamadan yüz yüze eğitim kararı veren MEB, bu yolla hem eğitim emekçilerinin canını hiçe saymış, hem de öğrencilerin birbirlerine ve evlerine virüs taşıma ihtimalini görmezden gelerek toplum sağlığını tehlikeye atmıştır. Öğretmenlerimiz aşı randevularını kendileri almaya çalıştığında hala "Risk grubunda değilsiniz" cevabı verilmektedir. Belli ki MEB, her gün yüzlerce insanla odalara kapanan bu meslek grubunun risk altında olduğunu Sağlık Bakanlığı'na izah etmeyi bile becerememiştir. Okulların pandemi koşullarında eğitime hazır olduğu da MEB'in bir başka yalanıdır. Temizlik materyallerinin masrafı yine velilerin ve öğretmenlerin sırtına bindirilmiş, çoğu okula sağlık personeli şöyle dursun, temizlik personeli bile istihdam edilmemiştir. Herkes için en güvenli çatı olması gereken okullarımız, bu haliyle hem eğitim emekçileri, hem de öğrenciler için salgın zamanında en tehlikeli yerler haline gelmiştir.
Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Zobar, Her geçen gün ülkenin en doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine vaka ve karantina haberleri geldiğini fakat uygulamada dahi birlik olmadığını söyledi.
Zobar, “ Eğitim-İş olarak MEB'e ve öznelerinin neredeyse hepsi hiçbir ülkede olmayan ‘devlet büyüğü’ kriteriyle aşılanan hükümete sesleniyoruz: Vakalar yükselmektedir. Virüsün daha bulaşıcı olan varyantları hızla yayılmaktadır. Okullardan yükselen o ses teneffüs zili değil, salgının alarm sesidir. Bu sesi duyup, yüz yüze eğitimi aşılama tamamlandıktan sonraya ertelemezseniz, birçok cana kıymış, toplum sağlığına ihanet etmiş olacaksınız!” şeklinde konuştu. (Haber Merkezi)
Zobar, “Dünyaya bir kabus gibi çöken Korona virüsü salgını, ülkemizde aşı tedarikindeki atıllık, aşılama programını düzgün yönetememe, risk gruplarını doğru tayin edememe, pandeminin tahribatına dair halka yalan söyleme ve kötü yönetilen ekonomiyi daha da batırmamak için kapanma kararı alamama gibi nedenlerle 3.dalga yükselişine geçmiştir. Hükümet, tehlike çanlarının böylesi sesli çaldığı bir dönemde pandemiyi zayıflatmak için kararlar almak bir yana dursun, aşılama sürecini tamamlamadan yüz yüze eğitimi başlatarak ateşe körükle gitmiştir. Bilindiği üzere 24 Şubat'ta aşı olurken poz veren Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğretmenlerin aşılanmasına dair de takvim açıklamıştır. Bakan Selçuk, aşılama süreci sayesinde yüz yüze eğitimde bir tehlike olmadığını, okulların da "zaten" yüz yüze eğitime hazır olduğunu söylemiş ancak süreç yine kendisini yalancı çıkarmıştır.” Dedi.
“OKULLAR SALGIN ZAMANINDA EN TEHLİKELİ YERLER HALİNE GELMİŞTİR”
Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Zobar, Bakanın çıtını çıkarmadığı gerçekler olduğunu belirterek, 15 Şubat'ta köy okullarının açılmış ve bu okullardaki öğretmenlerin aşılanmasının derhal başlatıldığı duyurulduğunu söyledi.
Sendika tarafından edinilen bilgilere göre, köy okulu öğretmenlerinin; birçoğu asgari ücretin dahi çok altında çalıştırılan ücretli öğretmenlerden oluşmakta olup bu grup aşılanacak öğretmenler kategorisine dahi alınmadığını belirten Zobar, “Üstelik taşımalı eğitim utancının bu çağda sürdürülmesi nedeniyle, köy okulları dolmuş taşmış, sendikamız MEB'i bu konuda uyarsa da bir cevap alamamıştır. Köy okullarının hiçbir yoksulluk ve yoksunluğunu gidermeden, içini aşı yapılmamış eğitim çalışanları ve öğrenciyle dolduran zihniyet, bu kabusla diğer okul türlerinde yaşatacaklarının adeta fragmanını izletmiştir. Bakan Selçuk'un olurken poz verdiği aşılar, onun söylediğinin aksine eğitim çalışanlarına uğramamıştır. Resmi rakamlar bile 1 milyonu aşkın öğretmen varken, sadece 80 bininin aşılandığını ilan etmektedir. Üstelik bu rakamdaki 2.dozu tamamlanan öğretmen sayısının ne olduğu ise açıklanmamıştır. Ayrıca virüs sanki mesleki özelliklere göre bulaşıyormuşçasına okullarda bulunan öğretmenler dışındaki eğitim emekçilerinin aşı konusunda adı dahi geçmemiştir. Ortada kasıp kavuran bir salgın varken, eğitim emekçilerini aşılamadan yüz yüze eğitim kararı veren MEB, bu yolla hem eğitim emekçilerinin canını hiçe saymış, hem de öğrencilerin birbirlerine ve evlerine virüs taşıma ihtimalini görmezden gelerek toplum sağlığını tehlikeye atmıştır. Öğretmenlerimiz aşı randevularını kendileri almaya çalıştığında hala "Risk grubunda değilsiniz" cevabı verilmektedir. Belli ki MEB, her gün yüzlerce insanla odalara kapanan bu meslek grubunun risk altında olduğunu Sağlık Bakanlığı'na izah etmeyi bile becerememiştir. Okulların pandemi koşullarında eğitime hazır olduğu da MEB'in bir başka yalanıdır. Temizlik materyallerinin masrafı yine velilerin ve öğretmenlerin sırtına bindirilmiş, çoğu okula sağlık personeli şöyle dursun, temizlik personeli bile istihdam edilmemiştir. Herkes için en güvenli çatı olması gereken okullarımız, bu haliyle hem eğitim emekçileri, hem de öğrenciler için salgın zamanında en tehlikeli yerler haline gelmiştir.
Eğitim-İş Edirne Şube Başkanı Zobar, Her geçen gün ülkenin en doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine vaka ve karantina haberleri geldiğini fakat uygulamada dahi birlik olmadığını söyledi.
Zobar, “ Eğitim-İş olarak MEB'e ve öznelerinin neredeyse hepsi hiçbir ülkede olmayan ‘devlet büyüğü’ kriteriyle aşılanan hükümete sesleniyoruz: Vakalar yükselmektedir. Virüsün daha bulaşıcı olan varyantları hızla yayılmaktadır. Okullardan yükselen o ses teneffüs zili değil, salgının alarm sesidir. Bu sesi duyup, yüz yüze eğitimi aşılama tamamlandıktan sonraya ertelemezseniz, birçok cana kıymış, toplum sağlığına ihanet etmiş olacaksınız!” şeklinde konuştu. (Haber Merkezi)