Haber-Fotoğraf: Umut IŞIK
Basın açıklamasına siyasi parti temsilcileri, STK’lar ve dernek üyeleri katıldı.
Türk Kadının ve Avrupa'nın, dünyanın onlarca ülkesinden, onlarca yıl önce kazandığı Seçme ve Seçilme Hakkının yıldönümü olan 5 Aralık tarihi, aynı zamanda Cumhuriyet Kadınları Derneğinin de kuruluş yıl dönümde konuşan CKD Edirne Şubesi Başkanı Mine Hepgüllü, “5 Aralık tarihi derneğimizin kuruluş günü olarak özellikle seçilmiştir. Aslında bir kadın devrimi olan, Türk Kadınını Cumhuriyetin öznesi yapan, Cumhuriyet Devrimlerinin en önemlisi Kadınların Siyasal Haklarının verildiği yasal düzenlemedir. Bu yasal düzenleme; ülkemizde Demokrasi, Eşitlik ve Kadının İnsan Hakları açısından çağ atlatan bir Devrimdir. Tüm bunların bilinciyle her yıl 5 Aralık tarihini, kuruluşumuzu ve Siyasal Haklarımızı kazanışımızı şevkle aynı zamanda buruk bir sevinçle kutluyoruz. Çünkü yasalardaki siyasal haklarımız 85 yıl geçmesine rağmen yaşama geçmedi. Seçmen olarak bu hakkı kullanabiliyoruz, hiçbir engel yok. Hatta teşvik var. Siyasal partiler, iktidarlar kadınların sadece seçmen olarak yasal haklarını kullanmalarından son derece hoşnutlar. Ancak seçilme hakkını kullanma konusunda tam tersi bir tutum sergiliyorlar. Atatürk'ten sonra yerel ve genel parlamentolarda kadınların birdenbire yok olduğunu görüyoruz. Bunca yıl sonra meclislerimiz hala Erkek Egemen Meclislerdir. Yerel parlamentolarda durum daha da kötüdür. Hiç kadın üyenin olmadığı meclislerimiz var. Kadınların siyasal haklarını bizden onlarca yıl sonra alan pek çok ülke bizi fersah fersah geçti. Kadın hakları özelliklede kadının siyasal hakları konusunda uluslararası tüm sözleşmelere taraf olmuş, imza atmış hatta Anayasasına pozitif ayrımcılık ilkesini bile koymuş ama kadınlarına seçilme hakkını eşitlikçi bir biçimde yaşama geçirmemiş bizden başka bir ülke yoktur. Kadının insan haklarının ve bu bağlamda siyasal haklarının yasalarda yer almasının yeterli olmadığını, bunca yıllık deneyimden sonra gördük, anladık. Önemli olan bu hakların kullanılabilmesidir. Yani yaşama geçmesidir. İşte 85 yıl sonra geldiğimiz yer bir arpa boyu yol alamayışımızdır. Yaşadığımız gerçek; hala erkek meclisler, göstermelik oranda kadın temsilciler. Aynen ‘Vitrin Süsü’ deyiminin göstergesi. Hala kadınların ve onların çocuklarının kaderini, geleceğini, erkek çoğunluklu meclisler belirliyor” dedi.
“SİYASETTE KADINLARIN KADERİ, ERKEKLERİN İKİ DUDAĞI ARASINDA”
Siyasette kadınların kaderi, erkeklerin iki dudağı arasında olduğunu söyleyen Hepgüllü, “Nüfusun yarısını oluşturan biz kadınlar, karar verici meclislerde ancak sembolik olarak yer alıyoruz. Siyasette kadınların kaderi, erkeklerin iki dudağı arasında. Seçiciler ve liste yapıcılar hep erkek. Nadir sayıdaki kadın seçicilerde aslında erkek egemen siyasetin hizmetkârlarıdır. Listelere kendilerine söylenen erkekleri yazarlar. Hepsini tek tek biliyoruz ve asla affetmiyoruz. Ülkemizde cinsiyet ayrımcılığının en ağır biçimde yaşandığı alan siyasettir. Kadınların siyasal haklarının gaspı, tüm haklarının ihlaline, gaspına neden olmaktadır. Günümüzde kadınlar bırakın siyasal haklarını, birincil insan hakkı olan yaşam haklarının peşine düştüler. Kadın cinayetlerindeki artış bir kadın kırımı noktasına gelmiştir. Bu yakıcı sorunun çözümü kadının siyasal katılımındadır. Yerel ve genel parlamentolarda yarısı kadın olursa bu sorunun derhal çözüldüğünü görürüz. Tüm erkek siyasetçilere, karar vericilere, buradan sesleniyoruz ki kadınların eşit siyasal katılımı olmadan demokrasi olmaz! Ülkenin yakıcı sorunlarını kadınlar olmadan çözemezsiniz, kadınların eşit siyasal katılımını sağlamadan biz demokratız diyemezsiniz, demokrasi sözünü ağzınıza bile alamazsınız. Kadınların siyasal haklarını kullanabilmeleri bir eşitlik mücadelesi değildir. Aslında bir demokrasi mücadelesidir. Nüfusun yarısını oluşturan kadınlar aynı oranda mecliste ve karar verici konumda olmalıdır. Biz Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak, kuruluş amaçlarımızın başında gelen Kadının Siyasal Haklarının yaşama geçmesi için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Tüm Cumhuriyet Devrimleri gibi bu devrimi de gerekirse canımız, kanımız pahasına koruyacağız, geliştireceğiz, yaşama geçireceğiz” dedi.
Basın açıklamasına siyasi parti temsilcileri, STK’lar ve dernek üyeleri katıldı.
Türk Kadının ve Avrupa'nın, dünyanın onlarca ülkesinden, onlarca yıl önce kazandığı Seçme ve Seçilme Hakkının yıldönümü olan 5 Aralık tarihi, aynı zamanda Cumhuriyet Kadınları Derneğinin de kuruluş yıl dönümde konuşan CKD Edirne Şubesi Başkanı Mine Hepgüllü, “5 Aralık tarihi derneğimizin kuruluş günü olarak özellikle seçilmiştir. Aslında bir kadın devrimi olan, Türk Kadınını Cumhuriyetin öznesi yapan, Cumhuriyet Devrimlerinin en önemlisi Kadınların Siyasal Haklarının verildiği yasal düzenlemedir. Bu yasal düzenleme; ülkemizde Demokrasi, Eşitlik ve Kadının İnsan Hakları açısından çağ atlatan bir Devrimdir. Tüm bunların bilinciyle her yıl 5 Aralık tarihini, kuruluşumuzu ve Siyasal Haklarımızı kazanışımızı şevkle aynı zamanda buruk bir sevinçle kutluyoruz. Çünkü yasalardaki siyasal haklarımız 85 yıl geçmesine rağmen yaşama geçmedi. Seçmen olarak bu hakkı kullanabiliyoruz, hiçbir engel yok. Hatta teşvik var. Siyasal partiler, iktidarlar kadınların sadece seçmen olarak yasal haklarını kullanmalarından son derece hoşnutlar. Ancak seçilme hakkını kullanma konusunda tam tersi bir tutum sergiliyorlar. Atatürk'ten sonra yerel ve genel parlamentolarda kadınların birdenbire yok olduğunu görüyoruz. Bunca yıl sonra meclislerimiz hala Erkek Egemen Meclislerdir. Yerel parlamentolarda durum daha da kötüdür. Hiç kadın üyenin olmadığı meclislerimiz var. Kadınların siyasal haklarını bizden onlarca yıl sonra alan pek çok ülke bizi fersah fersah geçti. Kadın hakları özelliklede kadının siyasal hakları konusunda uluslararası tüm sözleşmelere taraf olmuş, imza atmış hatta Anayasasına pozitif ayrımcılık ilkesini bile koymuş ama kadınlarına seçilme hakkını eşitlikçi bir biçimde yaşama geçirmemiş bizden başka bir ülke yoktur. Kadının insan haklarının ve bu bağlamda siyasal haklarının yasalarda yer almasının yeterli olmadığını, bunca yıllık deneyimden sonra gördük, anladık. Önemli olan bu hakların kullanılabilmesidir. Yani yaşama geçmesidir. İşte 85 yıl sonra geldiğimiz yer bir arpa boyu yol alamayışımızdır. Yaşadığımız gerçek; hala erkek meclisler, göstermelik oranda kadın temsilciler. Aynen ‘Vitrin Süsü’ deyiminin göstergesi. Hala kadınların ve onların çocuklarının kaderini, geleceğini, erkek çoğunluklu meclisler belirliyor” dedi.
“SİYASETTE KADINLARIN KADERİ, ERKEKLERİN İKİ DUDAĞI ARASINDA”
Siyasette kadınların kaderi, erkeklerin iki dudağı arasında olduğunu söyleyen Hepgüllü, “Nüfusun yarısını oluşturan biz kadınlar, karar verici meclislerde ancak sembolik olarak yer alıyoruz. Siyasette kadınların kaderi, erkeklerin iki dudağı arasında. Seçiciler ve liste yapıcılar hep erkek. Nadir sayıdaki kadın seçicilerde aslında erkek egemen siyasetin hizmetkârlarıdır. Listelere kendilerine söylenen erkekleri yazarlar. Hepsini tek tek biliyoruz ve asla affetmiyoruz. Ülkemizde cinsiyet ayrımcılığının en ağır biçimde yaşandığı alan siyasettir. Kadınların siyasal haklarının gaspı, tüm haklarının ihlaline, gaspına neden olmaktadır. Günümüzde kadınlar bırakın siyasal haklarını, birincil insan hakkı olan yaşam haklarının peşine düştüler. Kadın cinayetlerindeki artış bir kadın kırımı noktasına gelmiştir. Bu yakıcı sorunun çözümü kadının siyasal katılımındadır. Yerel ve genel parlamentolarda yarısı kadın olursa bu sorunun derhal çözüldüğünü görürüz. Tüm erkek siyasetçilere, karar vericilere, buradan sesleniyoruz ki kadınların eşit siyasal katılımı olmadan demokrasi olmaz! Ülkenin yakıcı sorunlarını kadınlar olmadan çözemezsiniz, kadınların eşit siyasal katılımını sağlamadan biz demokratız diyemezsiniz, demokrasi sözünü ağzınıza bile alamazsınız. Kadınların siyasal haklarını kullanabilmeleri bir eşitlik mücadelesi değildir. Aslında bir demokrasi mücadelesidir. Nüfusun yarısını oluşturan kadınlar aynı oranda mecliste ve karar verici konumda olmalıdır. Biz Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak, kuruluş amaçlarımızın başında gelen Kadının Siyasal Haklarının yaşama geçmesi için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Tüm Cumhuriyet Devrimleri gibi bu devrimi de gerekirse canımız, kanımız pahasına koruyacağız, geliştireceğiz, yaşama geçireceğiz” dedi.