Edirne’de, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda yapılan değişiklikleri protesto etmek amacıyla hayvansever dernekleri tarafından 69 gündür sürdürülen oturma eylemi, Dünya Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla basın açıklamasıyla devam etti. Basın açıklamasında bulunan Edirne Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu Üyesi Mine Yıldız, “Bugün, tüm dünyanın hayvanları korumak için farkındalık yarattığı bugünde, biz kutlama yapamıyoruz. Yas tutuyoruz. Çünkü hayvanların yaşam hakları ihlal ediliyor, katliamlar devam ediyor. Yaşam hakkı kutsaldır ve devlet yaşatmalıdır. Öldürmek bir çözüm değildir.”ifadelerini kullandı.
Saraçlar Caddesi'nde yapılan eylemde konuşan Edirne Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu Üyesi Mine Yıldız, hayvanların yaşam hakkının ihlal edildiğini vurguladı. Yıldız, Türkiye'nin hayvan hakları karnesinin karanlık olaylarla dolu olduğunu belirterek, 1910 yılında Hayırsızada'da gerçekleşen sokak hayvanları katliamını hatırlattı. O dönem yaklaşık 80.000 köpeğin Hayırsızada'ya terk edilerek açlığa ve susuzluğa mahkûm edildiğini anlattı ve hayvan haklarına yönelik şiddetin, aradan geçen zamana rağmen sona ermediğini ifade etti.
“ÜLKEMİZDE KATLİAM YASASI İLE HAYVANLARIN YAŞAM HAKLARI TEHDİT ALTINDA”
Yıldız, yaptığı konuşmasında “Bugün, dünyada hayvanların korunması için farkındalık yaratılması gereken bir gün. Ancak ne yazık ki biz, yas tutuyoruz. Çünkü ülkemizde katliam yasası ile hayvanların yaşam hakları tehdit altında. Tüm dünyanın aksine, Türkiye'de bugün masum sokak hayvanlarına göz dikilmiş durumda. Türkiye'nin hayvan hakları karnesi ne yazık ki uzun bir süre boyunca karanlık olaylarla dolu. 1910 yılında Hayırsızada'da yaşanan sokak hayvanları katliamı hafızalardan silinmemiştir. O dönemde 80.000’e yakın köpek zorla İstanbul'dan toplanarak Hayırsızada'ya bırakılmış, açlık ve susuzlukla ölüme terk edilmiştir. Bu olay, Türkiye'de hayvan haklarına yönelik en büyük ihlallerden biri olarak tarihe geçmiştir. Ancak ne yazık ki aradan geçen bunca yıla rağmen hayvanlara yönelik şiddet ve kötü muamele sona ermemiştir. Son yıllarda, özellikle sosyal medyada sokak hayvanlarına yönelik kötü muamele ve şiddet görüntüleri sıkça karşımıza çıkıyor. Zehirlenme, taşlanma, ateşe verilme gibi vakalar, toplumda hayvanlara karşı hoşgörüsüzlüğün arttığını gösteriyor. Bu, yalnızca bir eğitim sorunu değil; insan hakları, ahlaki değerler ve toplumsal vicdan sorunudur."şeklinde konuştu.
YASA ÇÖZÜM ÜRETMİYOR
Yıldız, yaşam hakkının oylanamaz olduğunu vurgulayarak, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun sokak hayvanları için kalıcı çözümler üretmediğini, aksine katliam yasası olarak nitelendirdi. Hayvanseverlerin büyük bir kısmının hayvanların öldürülmesine karşı olduğunu söyleyen Yıldız, sokak hayvanlarının korunması için kısırlaştırma ve rehabilitasyon programlarının yetersiz kaldığını, belediyelerin bu konuda üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini de dile getirdi.
Son olarak Yıldız, hayvanları korumanın bir seçim değil, toplumsal bir sorumluluk olduğunu belirterek şu sözlerle konuşmasını tamamladı:
" Bugün, bu meydandan bir kez daha sesleniyoruz: Yaşam hakkı kutsaldır ve dokunulamaz. Hayvanların yaşam hakkını hiçe sayan, onları sokaklardan topluca yok etmeye çalışan hiçbir yasayı kabul etmiyoruz. Biz, vicdanımızı ve insanlığımızı savunuyoruz. Hayvanlar bizimle bu dünyanın bir parçası; onlara karşı yapılan her haksızlık, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Hayvanları korumak sadece bir seçim değil, toplumsal bir sorumluluktur. Devletin görevi yaşatmaktır, öldürmek bir seçenek olamaz. Bunu unutmayın. Biz, masum canların yanında olmaya ve yaşam haklarını savunmaya devam edeceğiz. Susmayacağız.”(Haber: Gülşah AK)