Edirne’de yaşanan kuraklık nedeni ile birçok üründe verim kaybı yaşanırken üretici bu konuda devletten destek bekliyor. Özellikle ayçiçeğinde durumun sıkıntılı boyutlara ulaştığını belirten Edirne Ziraat Odası(EZO) Başkanı Hüseyin Arabacı, üreticinin fiyat revizesinden ziyade primlerde bir artış yapılmasını beklediğini dile getirdi. Arabacı, basın mensuplarına yaptığı açıklamasında, “Bu yıl maalesef ki bugüne kadar açıklanan buğday fiyatları, yani geçtiğimiz yıllara baktığımızda en kötü fiyat açıklandı bu yıl. O yüzden de biz bakanlığımızdan fiyat haricinde şimdi bir üreticilerimiz ürünü topladı, hasadını yaptı ve ürünü teslim ediyor şu an. Birçoğu da teslim etti. Bir kısım borsaya bir kısmı TMO'ya teslim etti ürünlerini. Bu saatten sonra fiyata revize etmek gibi bir talebimiz olmayacak. Açıklanan primin yani ton başına 1750 lira olan primin en kötü 3000 veya üzeri olmasını talep ediyoruz bakanlığımızdan.” İfadelerini kullandı.
EZO Başkanı Hüseyin Arabacı, Edirne Ziraat Odası Başkanlık Binası’nda basın mensupları ile bir araya gelerek üreticinin gündemini değerlendirdi. Arabacı, kurak bir kışın ardından yaşanan kurak bir yaz mevsiminin üreticiyi olumsuz yönde etkilediğini söyledi. Özellikle ayçiçeği konusunda sıkıntılar yaşandığını pek çok üreticinin hasat yapmamayı düşündüğünü belirten Arabacı, kuraklık sorununun sulama ile çözüme kavuşabileceğini dile getirdi. Ayrıca verimin düşük olmasından kaynaklı olarak az mahsul yapıldığını ve devletin verdiği buğday fiyatının bu yıl az olduğunu belirten Arabacı, üreticiye olan destek primlerinin artırılmasını talep ettiklerini dile getirdi. Arabacı, konu hakkında yaptığı açıklamasında, “Normal yıllarda buğday fiyatıyla ayçiçeği fiyatı arasında fiyat belirlenirken hep bir parite vardır. Yani bu da nedir? Buğday fiyatının iki katıdır ayçiçeği. Bu yıl maalesef ki bugüne kadar açıklanan buğday fiyatları, yani geçtiğimiz yıllara baktığımızda en kötü fiyat açıklandı bu yıl. O yüzden de biz bakanlığımızdan fiyat haricinde şimdi bir üreticilerimiz ürünü topladı, hasadını yaptı ve ürünü teslim ediyor şu an. Birçoğu da teslim etti. Bir kısım borsaya bir kısmı TMO'ya teslim etti ürünlerini. Bu saatten sonra fiyata revize etmek gibi bir talebimiz olmayacak. Açıklanan primin yani ton başına 1750 lira olan primin en kötü 3000 veya üzeri olmasını talep ediyoruz bakanlığımızdan. Çünkü maliyetin altında bir fiyat oldu bu. O yüzden üreticilerimizin bu zor dönemi atlatması için kesinlikle devletimizin üreticilerimizin yanında olması, üreticilerimize desteğini arttırması gerekiyor. Biz üretici olarak bakanlığımızdan, devletimizden beklentimiz primin en kötü ton başın 3 bin TL ve üzeri bir rakam bekliyoruz açıkçası. İnşallah bakanlığımız bununla ilgili gerekli çalışmaları yapar, üreticilerimizi mağdur etmeyeceğini düşünüyorum ben.” İfadelerini kullandı.
KURAKLIK AYÇİÇEĞİNİ VURDU
Yaşanan kuraklığın özellikle ayçiçeğinin kafa yapma döneminde büyük etkisi olduğunu söyleyen Arabacı, biçilemeyecek araziler bulunduğunu söyledi. Toprağın doyuma ulaşamadığını belirten Arabacı, “ Son durumu tabii ki bütün üreticilerin beklemediği bir pozisyon var şu an arazilerde. Toprağın doyuma ulaşabileceği çok kuvvetli yağışlar almadık. Yani bugün buğdayın, ayçiçeğinin ürünlerin ihtiyacını karşılayacak kadar yağışlar aldık. O yüzden de kış yağışlarımız kuvvetli olmadığı için bu ilkbahar ve yaz dönemlerindeki bu aşırı sıcak ve kuraklıktan dolayı da taban suyu yeterli olmadığından dolayı ürünler sıkıntıya, strese girdi. Ürün gelişimi açısından, tam kafa yapma döneminde aşırı sıcakların olması ürünü çok etkiledi. Hatta birçok tarlada kafa yapısı çok ufak oldu ya da tam çiçek açmak üzereyken kavruldu, hiç şu an biçilemeyecek gibi araziler var. Bu bütün alanda değil ama kuraklıktan etkilenen belli alanlarda var. Bazı köylerimizde maalesef ki hiç hasat edemeyeceğimiz çiçekler var bu yıl. Hasat edeceğimiz çiçeklerde de bu geçtiğimiz yıllara göre verim ciddi anlamda düşecektir.” Sözlerini söyledi.
“BU YIL ZOR BİR YIL”
Kuraklık desteği taleplerini Cumhurbaşkanı Yardımcısı’na ilettiklerine dikkat çeken Arabacı, bu konuda gerekli çalışmaların yapılmasının üreticiyi bir nebze olsun rahatlatacağını söyledi. Üreticiyi zor bir yıl beklediğini vurgulayan Arabacı, “Birçok yerde ayçiçekleri zaten sıcaktan kavrulmaya başladı. Tabii her zaman diyoruz. Üreticilerimizin maliyetini, yaptığı masrafı alabileceği bir yıl olur ama bu yıl gerçekten zor bir yıl. Öyle bir yıl olacağını çok düşünmüyorum. O yüzden de biz bakanlığımızdan bu konuyla ilgili ciddi bir destek bekliyoruz. Yani geçtiğimiz yıl sizler de biliyorsunuz kuraklıktan dolayı Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne illerine ton başına 1000 TL olan desteği 1500 TL'ye çıkarmıştı bakanlığımız. Evet bu bizi sevindirdi ama bu yıl Kırkpınar'da Cumhurbaşkanı Yardımcımız gelmişti, kendisine de bu konuyu bizzat ilettim. Geçtiğimiz yıl verilen ton başına 1500 TL destek değil de, verim düşeceği için dekar başına kuraklık desteği bekliyoruz bakanlığımızdan. İnşallah bakanlığımız bu konuyla ilgili bir çalışma yapar. Üreteceğimizi desteklerse üreticilerimiz belki bir nebze rahat nefes alır. Yani şu anki tabloda baktığımızda gerçekten verim ciddi anlamda düşük olacak bölgemizde ve hiç biçmeyen arazilerimizde olacak.” Dedi.
“BARAJ, BARAJ, BARAJ”
Nehirlerdeki su seviyelerinin düşmesinin üreticiyi olumsuz olarak etkilediğini ve bu sorunun tek çözümünün baraj olduğunu söyleyen Arabacı, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Tunca Nehri çok daha önce başladı kurumaya, yaklaşık 1 ayı geçti aşağı yukarı bu su seviyelerinin düşmesi, yeterli seviyede sulama yapılamaması. Tabii bununla ilgili biz Vali beyin başkanlığında, il müdürlüğümüz, Devlet Su İşlerimiz, Ziraat Odamız, muhtarlarımız yani hep birlikte bir çalışma yapıyoruz. Tabii bu şu anki akan debiyle, bu suyla elimizden geldiğince en iyisini yapıyoruz ama muhakkak ki verim kaybı ya da birtakım sıkıntılar olacaktır. Bunun tek çözümü şu an Bulgaristan'dan bir miktar su salınması. Bunu da aşağı yukarı 20 günü geçti. Tarım Bakanlığımız, Dışişleri Bakanlığımız yani bütün bürokratlarımız bu konuyla ilgili Bulgaristan'la temas içerisinde, taleplerde bulunuldu. Daha henüz bir sonuç çıkmadı ama inşallah oradan bir sonuç çıkar. Çıkmadığı takdirde gerçekten işimiz bu şartlarda zor.
Bu da bize neyi gösteriyor? Yani yıllardan beri biz hep ne diyoruz? Baraj, baraj, baraj. Yani bizim kendi suyumuzu yönetebilmemiz için Bulgaristan sınırından sonra şu an Çömlekköy Barajı ihalesi bitti ve çalışma aşaması başlamak üzere. Birtakım prosedürlere takıldığı için uzuyor. Yani bakanlığımızın bu baraj projesini çok hızlı bir şekilde bitirip, üreticileri suyla buluşturması gerekiyor. İnşallah ben bunu da yine toplantılarda dile getirdim. Yani bizim kendi kendimize, kendi suyumuzu yönetebilmek, Bulgaristan'a muhtaç kalmamak önümüzdeki yıllarda tekrar su talep etmemek için ilk yapmamız gereken Çömleköy Barajı'nı bir önce bitirip, üreticilerimizi suyla buluşturmak. Yani Bulgaristan sınırından Edirne'ye kadar olan 56 bin 500 dekarlık alan suyla buluşacak. Bu da hem üreticilerimizi bir nebze olsun rahatlatacak hem de ülke ekonomimize ciddi bir anlamda katkı sağlayacaktır.
Yani bu konunun acilen çözülmesini bekliyoruz çünkü kendi kendimizi idare etme çok zor. Bugün akan debi 3 metreküp/saniye Tunca Nehri'nde. Yani bu 3 metreküple Edirne'ye kadar olan alanda idare etmek çok zor. Hem üreticilerimiz arazi sulamada sıkıntı yaşıyor. 10 gün ya da 20 gün hiç su basılamayan tarlalar var şu an bazı bölgelerde. Yani onların can suyu versin diye yukarıdaki bir takım pompaları durdurup aşağıya su indirmeye çalışıyoruz. Bu da ekip halinde, yani il müdürlüğümüz, muhtarlarımız kooperatif başkanlarımız, üreticilerimiz hep birlikte oturup o ne yapabilirizi konuşuyoruz. Yani kendi içimizde gerekli müdahaleler yapılıyor ama su böyle aktığı sürece yani net çözüm olmayacak bunlar. Yani bizim ilk etapta şu an Bulgaristan'dan suya ihtiyacımız var.”(Haber: Mehmet Efecan HIDIROĞLU)