Meriç-Ergene Havzası Taşkın Risk Yönetim Planının Hazırlanması İçin Teknik Yardım Projesi’nin ilk toplantısı kentte bulunan bir otelde gerçekleşti.
Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever, toplantının açılış konuşmasında Meriç Nehri’ndeki ilk taşının 1860 yıllarında yaşandığını ifade etti.
“SU STRESİ OLAN BİR ÜLKEYİZ”
Türkiye’nin su açısından zengin bir ülke olmadığını söyleyen Sever, “Türkiye, değişik indekslere göre su stresi altında olan bir ülke. Yani öyle su zengini bir ülke değiliz. Yıllık toplam kullanılabilir su potansiyelimiz 112 milyar metreküp. Bunun büyük bir kısmını, yüzde 74-75'i arasında yani 45 milyar metreküpe tekabül eden kısmını tarımda kullanıyoruz. Geri kalan yüzde 23'lük kısmı ise biz sanayide kullanma suyu olarak kullanıyoruz. Bu noktada baktığımız zaman nüfusumuz hızla artıyor ve kişi başına düşen iki sene önce sorsaydınız su tüketimi 1500 metreküp civarındayken şu an itibariyle 1300 metreküplere düşmüş durumda. Bundan bir 3-5 yıl sonra sorsanız elbette nüfus artışıyla ve iklimin getirdiği etkilerle beraber kişi başına düşecek su miktarı 1000 metreküp civarında olacak.” dedi.
“TÜRKİYE SU ZENGİNİ OLAN BİR ÜLKE DEĞİL”
Sıfır su israfının yapılması gerektiğinin altını çizen Sever, “Türkiye su zengini olan bir ülke değil. O zaman iklim değişikliğine uyum kapsamında iklim değişikliğine uyum becerimizi geliştirmemiz lazım. Bunun için sıfır atık demiştik, buradan söylüyorum ki sıfır su israfı yapmamız lazım. Bir kişi suyu eğer sürdürülebilir, randımanlı şekilde kullanırsa günlük olarak 93 litre tasarruf yapabiliyor. Tarımda özellikle kapalı sulama sistemlerine geçersek damla ve yağmurlama, hele ki toprak altı damla su sistemine geçebilirsek orada da performansı yüzde 70 - 80'lere taşıyabiliriz. Sanayide su kullanımını verimli hale getirmek için özellikle atık suların yeniden kullanılması ve su hasadı; suyu çatıdan toplanarak yeniden sektör içerisinde kullanabilme yeteneğimizi geliştirebilmemiz lazım. Temiz üretim tekniklerini sanayide yaygınlaştırıyor olmamız lazım. Dolayısıyla tarımda, sanayide, hane halkında suyu verimli kullandığımız sürece su bizimle olur. Aksi takdirde bu su maalesef kıtlığa, gıda güvenliğinde zafiyetlere neden olabilir.” İfadelerini kullandı.
“RİSK HARİTALARI OLUŞTURULACAK”
Risk haritaları oluşturacaklarını vurgulayan Sever, “Taşkını önlemek için özellikle bu projede bölgede öncelikle risk haritaları oluşturulacak. Öncelikle durum tespiti yapılacak, onun akabinde de bu riski azaltmak için ne türlü eylemler geliştirilmesi gerektiği de yer alacak. Bu eylemlere baktığımızda çoğunlukla yatak temizlenmesi, belirli sanatsal yapıların restorasyonu ve özellikle nehir yatağı üzerindeki mevcut yapıların kaldırılması şeklinde kendini gösteriyor. İşte bu noktada belediye başkanlıklarımıza ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne ağırlıklı olarak görevler düşüyor. Verilecek eylemlerin uygulanması için finansal açıkların kapatılması lazım. Biz bu toplantılarla beraber gerek halkın, gerekse de kurum ve kuruluşların taşkın konusunda farkındalığını arttırmak istiyoruz.” Şeklinde konuştu.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Sektör Yöneticisi Elif Ceyda Torcu Özden ise Avrupa Birliği fonlarıyla birkaç sene önce havza yönetim planını tamamladıkları belirtti.
Proje direktörü Gönül Ertürer, açılış konuşmasında 7 Mart 2022 tarihinde başlayan ve 3 yıl sürecek projenin bütçesinin 2 milyon 751 bin avro olduğunu söyledi.
Konuşmaların ardından toplantı sona erdi.
Toplantıya Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever’in yanı sıra kurum müdürleri ve sivil toplum kuruşları temsilcileri katılım sağladı. (Haber-Fotoğraf: Ali KARAMAN)
Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever, toplantının açılış konuşmasında Meriç Nehri’ndeki ilk taşının 1860 yıllarında yaşandığını ifade etti.
“SU STRESİ OLAN BİR ÜLKEYİZ”
Türkiye’nin su açısından zengin bir ülke olmadığını söyleyen Sever, “Türkiye, değişik indekslere göre su stresi altında olan bir ülke. Yani öyle su zengini bir ülke değiliz. Yıllık toplam kullanılabilir su potansiyelimiz 112 milyar metreküp. Bunun büyük bir kısmını, yüzde 74-75'i arasında yani 45 milyar metreküpe tekabül eden kısmını tarımda kullanıyoruz. Geri kalan yüzde 23'lük kısmı ise biz sanayide kullanma suyu olarak kullanıyoruz. Bu noktada baktığımız zaman nüfusumuz hızla artıyor ve kişi başına düşen iki sene önce sorsaydınız su tüketimi 1500 metreküp civarındayken şu an itibariyle 1300 metreküplere düşmüş durumda. Bundan bir 3-5 yıl sonra sorsanız elbette nüfus artışıyla ve iklimin getirdiği etkilerle beraber kişi başına düşecek su miktarı 1000 metreküp civarında olacak.” dedi.
“TÜRKİYE SU ZENGİNİ OLAN BİR ÜLKE DEĞİL”
Sıfır su israfının yapılması gerektiğinin altını çizen Sever, “Türkiye su zengini olan bir ülke değil. O zaman iklim değişikliğine uyum kapsamında iklim değişikliğine uyum becerimizi geliştirmemiz lazım. Bunun için sıfır atık demiştik, buradan söylüyorum ki sıfır su israfı yapmamız lazım. Bir kişi suyu eğer sürdürülebilir, randımanlı şekilde kullanırsa günlük olarak 93 litre tasarruf yapabiliyor. Tarımda özellikle kapalı sulama sistemlerine geçersek damla ve yağmurlama, hele ki toprak altı damla su sistemine geçebilirsek orada da performansı yüzde 70 - 80'lere taşıyabiliriz. Sanayide su kullanımını verimli hale getirmek için özellikle atık suların yeniden kullanılması ve su hasadı; suyu çatıdan toplanarak yeniden sektör içerisinde kullanabilme yeteneğimizi geliştirebilmemiz lazım. Temiz üretim tekniklerini sanayide yaygınlaştırıyor olmamız lazım. Dolayısıyla tarımda, sanayide, hane halkında suyu verimli kullandığımız sürece su bizimle olur. Aksi takdirde bu su maalesef kıtlığa, gıda güvenliğinde zafiyetlere neden olabilir.” İfadelerini kullandı.
“RİSK HARİTALARI OLUŞTURULACAK”
Risk haritaları oluşturacaklarını vurgulayan Sever, “Taşkını önlemek için özellikle bu projede bölgede öncelikle risk haritaları oluşturulacak. Öncelikle durum tespiti yapılacak, onun akabinde de bu riski azaltmak için ne türlü eylemler geliştirilmesi gerektiği de yer alacak. Bu eylemlere baktığımızda çoğunlukla yatak temizlenmesi, belirli sanatsal yapıların restorasyonu ve özellikle nehir yatağı üzerindeki mevcut yapıların kaldırılması şeklinde kendini gösteriyor. İşte bu noktada belediye başkanlıklarımıza ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne ağırlıklı olarak görevler düşüyor. Verilecek eylemlerin uygulanması için finansal açıkların kapatılması lazım. Biz bu toplantılarla beraber gerek halkın, gerekse de kurum ve kuruluşların taşkın konusunda farkındalığını arttırmak istiyoruz.” Şeklinde konuştu.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Sektör Yöneticisi Elif Ceyda Torcu Özden ise Avrupa Birliği fonlarıyla birkaç sene önce havza yönetim planını tamamladıkları belirtti.
Proje direktörü Gönül Ertürer, açılış konuşmasında 7 Mart 2022 tarihinde başlayan ve 3 yıl sürecek projenin bütçesinin 2 milyon 751 bin avro olduğunu söyledi.
Konuşmaların ardından toplantı sona erdi.
Toplantıya Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever’in yanı sıra kurum müdürleri ve sivil toplum kuruşları temsilcileri katılım sağladı. (Haber-Fotoğraf: Ali KARAMAN)