Yalçın, “Devlet bizim işverenimiz. Devletten alacaklı olmamız devlet ile karşı karşıya gelmemize vesile olabilir. Toplu sözleşmede müzakere ile beraber mücadelede yapıyoruz. Ama bu devletin altını oyma, yanlış yerde durma, devlet düşmanlığı yapmaya asla bizi sürükleyemez.” Dedi. Yalçın, Emekçinin ekmeğiyle oynanmaması gerektiğini vurguladı.
Cumartesi günü bir tesiste Edirne Memur-Sen İl Divan toplantısı yapıldı. Divan toplantısına Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın katıldı. Divan toplantısında konuşan Yalçın, bakış açısına göre hayata bakılan yerin değiştiğini ifade etti. Türkiye’de sendikal alan yıllarca mesafeli davranıldığını Sendikal alanın Türkiye’nin değerleri iler karşı kullanıldığını Memur-Sen’in hiçbir zaman millet ile kavga etmediğini dile getirdi.
‘DEVLET BİZİM İŞVERENİMİZ’
Yalçın, Memur-Sen’in kendini millete borçlu hisseden bir örgütlenme olduğun söyledi. Devlet ile toplu sözleşmenin yanında mücadelede yaptıkların ama devlete karşı düşman olmadıklarını vurguladı. Devletin aynı zamanda iş veren olduğu için devletten alacaklı olduklarını dile getiren Yalçın, “Bizim işimiz, derdimiz millet. Kendimiz millet şuuru ile hareket etmekteyiz. Kendini millete borçlu hisseden bir örgütlenmeyiz. Devletten alacaklıyız. Çünkü devlet bizim işverenimiz. Devletten alacaklı olmamız devlet ile karşı karşıya gelmemize vesile olabilir. Toplu sözleşmede müzakere ile beraber mücadelede yapıyoruz. Ama bu devletin altını oyma, yanlış yerde durma, devlet düşmanlığı yapmaya asla bizi sürükleyemez. Biz söz konusu vatan ise gerisi teferruattır şuuru ile hareket eden bir örgütlenme olarak Akif İnan’ın çerçevemizi belirlerken ‘herkes ile oturup konuşabiliriz yeter ki dinime küfür etmesin, yeter ki vatan haini olmasın’ sözü son derece önemli bir çizgidir.” Sözlerine yer verdi.
Yalçın, 2010 referandumu ile Türkiye’de sendikacılığın önemli bir eşiğinden geçildiğini, Memur-Sen ile birlikte toplu sözleşme hakkının kazanıldığını belirtti. Bakanlar kurulu karar verirse karar çıktığını karar vermez ise bir şey olmadığını bu düzenden bir şey olmayacağını ifade eden Yalçın, “bakan amir koltuğunda sendikacılar ziyaretçi gibi, bir tarafta bürokratlar dolayısıyla alınan kararlar tavsiye kararı. Aldığınızı kararı banklar kurulan götürüyorsunuz. Bakanlar kurulu karar verirse oluyor, kararı onaylamaz ise bir sonraki dönem bir daha geliyor. Böyle düzenekten bir şey çıkmaz. Bunun adı toplu görüşme değil, bu aslında toplu gülüşme dönemidir.” Şeklinde konuştu.
Memur-Sen’in çalışmaları sonucu cunda 1995 siyasi partilerin seçim beyannamesine memur sendikasını hakkın konulduğunu belirten Yalçın, “1995 yılına doğru giderken tüm siyasi partiler seçim beyannamesine memura sendika hakkını biz vereceğiz diyerek aşağıdan yukarıya gelen talep örgütlenmesini duymak zorunda kaldılar.1995 yılında anayasa değişikli yapılırken Memur-Sen 5 tane hizmet kolundaki sendikalaşması ile konfederasyona dönüştü.” Sözlerine yer verdi.
Yalçın, memur sendikalarını kendine alan açmak için çalıştığını 2001 yılında 4 bin 688 sayılı kanuna kavuştuklarını belirtti. Yasanın reform edilmesi gerektiğini ifade eden Yalçın, “4 bin 688 sayılı yasamız hala reforma ihtiyaç duyuyor. Bir yandan mücadelemizin kazanım skalasınıartırmaya çalışırken bir taraftan da geldiğimiz nokta itibari ile memur sendikacılığında 4 bin 688’i değiştirme noktasında mücadelemizi sürdürüyoruz. Sendikal yasalarımızın evrensel norm yasalarına uygun hale getirilmesi lazım.” Sözlerine yer verdi.
Memur-Sen’in önemli bir yol kat ettiğini ilerlemeye daha devam edeceğini ifade eden Yalçın, “Geldiğimiz nokta itibari ile önemli değişiklikleri geride bıraktık. Önümüzde şu anda yeni yolculuklarımız var. Yeni ödevlerimiz, yeni görevlerimiz var. Aldığımız mesafeyi önemsiyoruz. Çeyrek aşırı geride bırakmış bir sendikal örgütlenme olarak geldiğimiz noktanın önemini özen ile çiziyoruz. Geldiğimiz noktadan daha ileriye gitme noktasında önemli hedeflerin olduğunu her fırsatta ifade ettiğim gibi yine ifade ediyorum.” Şeklinde konuştu.
Emekçinin ekmeğiyle oynanmaması gerektiğini belirten Yalçın, "Onlardan bana mesaj geliyor. 'Başkanım, 31 Aralık'ta bizim işimize son verilecek mi?' diye. Onun için emek mücadelesini kucaklayın, kundaklamayın. 'Emekçinin ekmeğiyle oynamayın.' diye cümle kurunca siyasi anlamda cümle kuruyoruz sanıyorlar. İşimizi söylüyoruz, o dert bana geliyor. O arkadaş bana geliyor. Bilgisayar işletmenini hayvan barınağına sürmek neyin nesi? Orkestra şefini Park Bahçeler'e sürmek neyin nesi? 1500 kilometre öteye sürgün yaptılar görevlendirme adı altında. Olmaz, samimi davranılması lazım." İfadelerine yer verdi.
Yalçın, 3600 ek gösterge sürecinin tüm kamu görevlilerini memnun etmesi için ellerinden gelen tüm gayreti ortaya koyacaklarını ifade etti. (Haber-Fotoğraf: Alp Togan BOLU)
Cumartesi günü bir tesiste Edirne Memur-Sen İl Divan toplantısı yapıldı. Divan toplantısına Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın katıldı. Divan toplantısında konuşan Yalçın, bakış açısına göre hayata bakılan yerin değiştiğini ifade etti. Türkiye’de sendikal alan yıllarca mesafeli davranıldığını Sendikal alanın Türkiye’nin değerleri iler karşı kullanıldığını Memur-Sen’in hiçbir zaman millet ile kavga etmediğini dile getirdi.
‘DEVLET BİZİM İŞVERENİMİZ’
Yalçın, Memur-Sen’in kendini millete borçlu hisseden bir örgütlenme olduğun söyledi. Devlet ile toplu sözleşmenin yanında mücadelede yaptıkların ama devlete karşı düşman olmadıklarını vurguladı. Devletin aynı zamanda iş veren olduğu için devletten alacaklı olduklarını dile getiren Yalçın, “Bizim işimiz, derdimiz millet. Kendimiz millet şuuru ile hareket etmekteyiz. Kendini millete borçlu hisseden bir örgütlenmeyiz. Devletten alacaklıyız. Çünkü devlet bizim işverenimiz. Devletten alacaklı olmamız devlet ile karşı karşıya gelmemize vesile olabilir. Toplu sözleşmede müzakere ile beraber mücadelede yapıyoruz. Ama bu devletin altını oyma, yanlış yerde durma, devlet düşmanlığı yapmaya asla bizi sürükleyemez. Biz söz konusu vatan ise gerisi teferruattır şuuru ile hareket eden bir örgütlenme olarak Akif İnan’ın çerçevemizi belirlerken ‘herkes ile oturup konuşabiliriz yeter ki dinime küfür etmesin, yeter ki vatan haini olmasın’ sözü son derece önemli bir çizgidir.” Sözlerine yer verdi.
Yalçın, 2010 referandumu ile Türkiye’de sendikacılığın önemli bir eşiğinden geçildiğini, Memur-Sen ile birlikte toplu sözleşme hakkının kazanıldığını belirtti. Bakanlar kurulu karar verirse karar çıktığını karar vermez ise bir şey olmadığını bu düzenden bir şey olmayacağını ifade eden Yalçın, “bakan amir koltuğunda sendikacılar ziyaretçi gibi, bir tarafta bürokratlar dolayısıyla alınan kararlar tavsiye kararı. Aldığınızı kararı banklar kurulan götürüyorsunuz. Bakanlar kurulu karar verirse oluyor, kararı onaylamaz ise bir sonraki dönem bir daha geliyor. Böyle düzenekten bir şey çıkmaz. Bunun adı toplu görüşme değil, bu aslında toplu gülüşme dönemidir.” Şeklinde konuştu.
Memur-Sen’in çalışmaları sonucu cunda 1995 siyasi partilerin seçim beyannamesine memur sendikasını hakkın konulduğunu belirten Yalçın, “1995 yılına doğru giderken tüm siyasi partiler seçim beyannamesine memura sendika hakkını biz vereceğiz diyerek aşağıdan yukarıya gelen talep örgütlenmesini duymak zorunda kaldılar.1995 yılında anayasa değişikli yapılırken Memur-Sen 5 tane hizmet kolundaki sendikalaşması ile konfederasyona dönüştü.” Sözlerine yer verdi.
Yalçın, memur sendikalarını kendine alan açmak için çalıştığını 2001 yılında 4 bin 688 sayılı kanuna kavuştuklarını belirtti. Yasanın reform edilmesi gerektiğini ifade eden Yalçın, “4 bin 688 sayılı yasamız hala reforma ihtiyaç duyuyor. Bir yandan mücadelemizin kazanım skalasınıartırmaya çalışırken bir taraftan da geldiğimiz nokta itibari ile memur sendikacılığında 4 bin 688’i değiştirme noktasında mücadelemizi sürdürüyoruz. Sendikal yasalarımızın evrensel norm yasalarına uygun hale getirilmesi lazım.” Sözlerine yer verdi.
Memur-Sen’in önemli bir yol kat ettiğini ilerlemeye daha devam edeceğini ifade eden Yalçın, “Geldiğimiz nokta itibari ile önemli değişiklikleri geride bıraktık. Önümüzde şu anda yeni yolculuklarımız var. Yeni ödevlerimiz, yeni görevlerimiz var. Aldığımız mesafeyi önemsiyoruz. Çeyrek aşırı geride bırakmış bir sendikal örgütlenme olarak geldiğimiz noktanın önemini özen ile çiziyoruz. Geldiğimiz noktadan daha ileriye gitme noktasında önemli hedeflerin olduğunu her fırsatta ifade ettiğim gibi yine ifade ediyorum.” Şeklinde konuştu.
Emekçinin ekmeğiyle oynanmaması gerektiğini belirten Yalçın, "Onlardan bana mesaj geliyor. 'Başkanım, 31 Aralık'ta bizim işimize son verilecek mi?' diye. Onun için emek mücadelesini kucaklayın, kundaklamayın. 'Emekçinin ekmeğiyle oynamayın.' diye cümle kurunca siyasi anlamda cümle kuruyoruz sanıyorlar. İşimizi söylüyoruz, o dert bana geliyor. O arkadaş bana geliyor. Bilgisayar işletmenini hayvan barınağına sürmek neyin nesi? Orkestra şefini Park Bahçeler'e sürmek neyin nesi? 1500 kilometre öteye sürgün yaptılar görevlendirme adı altında. Olmaz, samimi davranılması lazım." İfadelerine yer verdi.
Yalçın, 3600 ek gösterge sürecinin tüm kamu görevlilerini memnun etmesi için ellerinden gelen tüm gayreti ortaya koyacaklarını ifade etti. (Haber-Fotoğraf: Alp Togan BOLU)