Son zamanlarda sıkça rastlanan olaylardan biri de sağlık çalışanlarına karşı yapılan şiddet. Bununla ilgili farkındalığı arttırmak ve önüne geçilmesi adına Ankara’da düzenlenecek ‘Beyaz Mitinge’ tüm sağlıkçıları ve vatandaşları davet eden Edirne Tabip Odasının yaptığı yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Yılda 350 milyonu bulan muayeneyi, 5 milyon ameliyatı- girişimi yapan, 2 milyar kutu ilacı hastalara ulaştıran, milyonlarca hastanın bakımını, enjeksiyonunu, pansumanını gerçekleştiren bu ülkenin sağlık çalışanları olarak; güvenceli bir çalışma ortamında, yüksek enflasyon ve pahalılığa ezdirilmeyen ücretlerle, emeğimizin karşılığını alarak çalışmak istiyoruz! Aciller başta olmak üzere sağlık hizmet sunumunun her yer ve aşamasında yaygınlaşan şiddetin güven ve meşruluğunu; ülkemizde yaygınlaşan kutuplaştırıcı-çatışmacı dilden, sağlık sisteminde mobinge varan yönetici-idareci tutumundan, taşeronlaştırma başta olmak üzere güvencesiz çalıştırma modellerinin yaygınlığından aldığını çok iyi biliyoruz.”
“YA EMEĞİMİZİ YOK SAYAN SAĞLIKTAKİ BU ŞİDDET DURACAK, YA DA SAĞLIK SİSTEMİ!”
Başta, her gün ortalama 40 sağlık çalışanının yaşadığı fiziksel, psikolojik ve sözel şiddetin sona ermesi gerektiğini savunan Edirne Tabip Odası, “TBMM’de bekleyen ‘sağlıkta şiddeti önleme yasa tasarısının’ yasalaşmasını, yeni ölümler yaşanmadan önerdiğimiz acil tedbirlerin alınmasını sağlamak için;
Her geçen gün değersizleştirilen ve piyasanın sıradan bir unsuru, maliyet kalemi haline getirilmeye çalışılan emeğimizin karşılığını alabilmek için, Hekim, diş hekimi, eczacı, veteriner, psikolog, biyolog, hemşire, laborant, sosyal hizmet uzmanı, diyetisyen, sağlık memuru, ebe, acil tıp teknisyeni, anestezi teknisyeni, radyoloji teknisyeni, çevre sağlığı teknisyeni, onkoloji teknisyeni, optisyen, fizyoterapist, aile sağlığı çalışanı, tıbbi sekreter ve sağlık hizmet sunumunda yer alıp burada adını anamadığımız bütün mesai arkadaşlarımızla ve sağlık hakkına sahip çıkıp sağlıktaki şiddetin kendisine ve hastasına da zarar verdiğini düşünen yurttaşlarımızla birlikte ‘15 Mart Pazar günü Ankara’da Büyük Beyaz Miting’de buluşuyoruz” ifadelerine yer verildi.
“SAĞLIK ÇALIŞANININ EMEĞİNİ DEĞERSİZLEŞTİRMEYİN”
Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık çalışanlarının öncelikli talebinin şiddetin engellenmesi olmadığını ifade eden Edirne Tabip Odası açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Sağlık çalışanlarının emeği bu kadar değersizleştirilip böylesi fiili ve sözlü şiddete maruz bırakılmadı. Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık hizmetini sunan yüz binlerce insan geçinme telaşının yanı sıra her an şiddete maruz kalabilirim tedirginliği ile işine gitmedi. İş güvenceleri taşeronlaştırma, sözleşmeli, staj vb. adlar altında yok edilmeye çalışılırken, ücretleri güvencesiz performans ve hakediş sistemlerine terk edilmedi. Çalışma hakları “güvenlik soruşturmaları” gerekçesi ile ellerinden alınmadı. Mesleki yıpranmadan doğan hakları bu kadar görmezden gelinmedi. Ülkemizin hiçbir döneminde sağlıkta iş barışı bu derece bozulmadı. Gece gündüz demeden, haftanın 7, yılın 365 günü, milli bayramlardan dini bayramlara, metropollerden ücra köylere kadar her yerde ve her anda sağlık hizmeti sunmaya çabalayan sağlık çalışanlarına karşı şiddet uygulanması hoşgörüyle karşılanıp sağlık çalışanları bu kadar suçlanmadı. Ülkemizin hiçbir döneminde yaşanan bunca şiddete ve mağduriyete rağmen sonuç alıcı, caydırıcı adımlar atmayan kendi sağlık çalışanlarına ve çalışanların emeğine bu düzeyde sahip çıkmayan bir sağlık otoritesine rastlanmadı. Ülkemizin sağlık hizmetini sırtlanmış sağlık meslek mensupları olarak, sürekli şiddete uğrama tedirginliği ile çalışmak istemiyoruz.”
“Yılda 350 milyonu bulan muayeneyi, 5 milyon ameliyatı- girişimi yapan, 2 milyar kutu ilacı hastalara ulaştıran, milyonlarca hastanın bakımını, enjeksiyonunu, pansumanını gerçekleştiren bu ülkenin sağlık çalışanları olarak; güvenceli bir çalışma ortamında, yüksek enflasyon ve pahalılığa ezdirilmeyen ücretlerle, emeğimizin karşılığını alarak çalışmak istiyoruz! Aciller başta olmak üzere sağlık hizmet sunumunun her yer ve aşamasında yaygınlaşan şiddetin güven ve meşruluğunu; ülkemizde yaygınlaşan kutuplaştırıcı-çatışmacı dilden, sağlık sisteminde mobinge varan yönetici-idareci tutumundan, taşeronlaştırma başta olmak üzere güvencesiz çalıştırma modellerinin yaygınlığından aldığını çok iyi biliyoruz.”
“YA EMEĞİMİZİ YOK SAYAN SAĞLIKTAKİ BU ŞİDDET DURACAK, YA DA SAĞLIK SİSTEMİ!”
Başta, her gün ortalama 40 sağlık çalışanının yaşadığı fiziksel, psikolojik ve sözel şiddetin sona ermesi gerektiğini savunan Edirne Tabip Odası, “TBMM’de bekleyen ‘sağlıkta şiddeti önleme yasa tasarısının’ yasalaşmasını, yeni ölümler yaşanmadan önerdiğimiz acil tedbirlerin alınmasını sağlamak için;
Her geçen gün değersizleştirilen ve piyasanın sıradan bir unsuru, maliyet kalemi haline getirilmeye çalışılan emeğimizin karşılığını alabilmek için, Hekim, diş hekimi, eczacı, veteriner, psikolog, biyolog, hemşire, laborant, sosyal hizmet uzmanı, diyetisyen, sağlık memuru, ebe, acil tıp teknisyeni, anestezi teknisyeni, radyoloji teknisyeni, çevre sağlığı teknisyeni, onkoloji teknisyeni, optisyen, fizyoterapist, aile sağlığı çalışanı, tıbbi sekreter ve sağlık hizmet sunumunda yer alıp burada adını anamadığımız bütün mesai arkadaşlarımızla ve sağlık hakkına sahip çıkıp sağlıktaki şiddetin kendisine ve hastasına da zarar verdiğini düşünen yurttaşlarımızla birlikte ‘15 Mart Pazar günü Ankara’da Büyük Beyaz Miting’de buluşuyoruz” ifadelerine yer verildi.
“SAĞLIK ÇALIŞANININ EMEĞİNİ DEĞERSİZLEŞTİRMEYİN”
Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık çalışanlarının öncelikli talebinin şiddetin engellenmesi olmadığını ifade eden Edirne Tabip Odası açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Sağlık çalışanlarının emeği bu kadar değersizleştirilip böylesi fiili ve sözlü şiddete maruz bırakılmadı. Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık hizmetini sunan yüz binlerce insan geçinme telaşının yanı sıra her an şiddete maruz kalabilirim tedirginliği ile işine gitmedi. İş güvenceleri taşeronlaştırma, sözleşmeli, staj vb. adlar altında yok edilmeye çalışılırken, ücretleri güvencesiz performans ve hakediş sistemlerine terk edilmedi. Çalışma hakları “güvenlik soruşturmaları” gerekçesi ile ellerinden alınmadı. Mesleki yıpranmadan doğan hakları bu kadar görmezden gelinmedi. Ülkemizin hiçbir döneminde sağlıkta iş barışı bu derece bozulmadı. Gece gündüz demeden, haftanın 7, yılın 365 günü, milli bayramlardan dini bayramlara, metropollerden ücra köylere kadar her yerde ve her anda sağlık hizmeti sunmaya çabalayan sağlık çalışanlarına karşı şiddet uygulanması hoşgörüyle karşılanıp sağlık çalışanları bu kadar suçlanmadı. Ülkemizin hiçbir döneminde yaşanan bunca şiddete ve mağduriyete rağmen sonuç alıcı, caydırıcı adımlar atmayan kendi sağlık çalışanlarına ve çalışanların emeğine bu düzeyde sahip çıkmayan bir sağlık otoritesine rastlanmadı. Ülkemizin sağlık hizmetini sırtlanmış sağlık meslek mensupları olarak, sürekli şiddete uğrama tedirginliği ile çalışmak istemiyoruz.”