Kanpolat, “Doktorları boş yere dövmüyoruz sözü uzun yıllardan beri sağlık personellerinin sahipsizliğini, terk edilmişliğini ve içlerinde düşürülmüş oldukları çaresiz durumun içler acısı durumunu ortaya koymaktadır.” Dedi.
Türk Sağlık Sen Edirne Şube Başkanı Alim Kanpolat, Muradiye Aile Sağlığı Merkezinde aile Hekimine yapılan sözlü şiddete karşı yazılı olarak basın açıklaması yaptı. Kanpolat yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Aile sağlığı merkezlerinde görev yapan sağlık personellerimiz gerekse hastanelerde görev yapan sağlık personellerinin gelen her hastanın KOVİD bulaştırabileceği bir ortamda savaş mücadelesi verdiği, hastalarını her koşulda iyileştirme, sağlığını kavuşmaları için ellerinden geleni yaptıkları bir süreçte hastaların Doktorlarımıza teşekkür etmesi gerekirken ‘Doktorları boş yere dövmüyoruz’ sözü uzun yıllardan beri sağlık personellerinin sahipsizliğini,terk edilmişliğini ve içlerinde düşürülmüş oldukları çaresiz durumun içler acısı durumunu ortaya koymaktadır.
Aile Hekimine yapılan saldırı, yaşanan her şiddet olayında motivasyon kaybına uğrayıp çalışma aşk ve şevklerini kaybetmekte,zaman içerisinde tükenmişlik sendromu ile karşı karşıya kalmaktadırlar.Nitekim Aile Hekimi Doktorumuz olayın etkisi ile motivasyon kaybına uğrayıp 2-3 gün kurumundan izin almak durumunda kalmış ve hastalarını bu kişi yüzünden tedavi edemez hale getirilmiştir.
Aile Sağlığı merkezleri ve Hastaneler sağlık hizmetlerinin saygı çerçevesinde sunulduğu yerlerdir.Bu birimlerden hizmet almak isteyenler şiddet uygulama yoluna gittiklerinde kendilerine en ağır cezai yaptırım uygulanmalıdır.
İtibarsızlaştırma, şiddetin normalleşmesi,cezaların caydırıcılıktan uzak olması gibi etkenler bir an önce göz ardı edilmeden gerekli düzenlemeler yapılmalı ve sağlık sistemi olması gerektiği gibi tedavi merkezleri olmaya devam etmelidir.
Vatandaşın Sağlık hizmetine ulaşması kolaylaşıp aynı zaman da sağlık hizmetlerine ulaşma oranları her geçen gün artarken, özellikle sağlık okur yazarlığının istenilen düzeyde olmaması sonucu” Vatandaşın Her İşi Yapılacak” gibi bir algı kamuoyunda oluşmuştur. Ancak, gelmiş olduğumuz nokta da artık kantarın Sağlıkta dönüşüm programının ülkemizde uygulanılmaya başlaması ile beraber vatandaşlarımızın topuzu iyiden iyiye kaçırılmıştır. Özellikle sağlık hizmeti alanın da bu hizmetten yararlanmak isteyen vatandaşlarımız, her türlü usulsüz isteklerini, hekimlere yaptırma hakkı olduğuna inanır hale gelmiştir. Ayrıca yazılı ve görsel medyada, bazı dizilerde verilen mesajlarda, hekimlere silah çekilmesi ve şiddet uygulanması normalleştirilmiş, vatandaşın usulsüz istemleri yapılmazsa veya vatandaş kendisine iyi hizmet verilmediğini düşünürse, sağlık çalışanlarına hakaret etme, saldırma ve hatta öldürme hakkı olduğuna inanır hale gelinmiştir.
Günlük pratiğimiz de fiziksel şiddet yanında bir başka büyük sorun yapılan sözel şiddetin çok artmasıdır. ASM gelen hasta aile hekimine nasıl küfür ettiğini! Nasıl saldırdığını! Sosyal medya başta olmak üzere paylaşırken, kahvede veya dost sohbetlerinde anlatırken, bu kişinin yaptığı bu suç karşısında bir ceza almaması, gözaltına alınmaması, tutuksuz yargılanması o toplumda ki, o mahalledeki diğer vatandaşlar arasında demek ki bir şey olmuyor! Bende rahatça sağlık personeline saldırabilirim ön görüsünü bilinçaltın da oluşmasına sebebiyet vermektedir. Oysaki kişi yaptığı eylem nedeniyle tutuklu yargılanmış olsa ve karşılığında bir ceza almış olsa bu mahalleli üzerinde bir baskı oluşturarak “baksanıza bizim için öz veri içinde çalışan, koruyuculuk yapan bizi tedavi eden sağlık personeline saldırmış adamı içeri atmışlar, ceza almış.” denebilse, bu şiddet hızlı bir biçim de kesilir.
Şunu da unutmayalım yarın sizin çocuklarınız da Doktor olur Sağlık personeli olur ve sizin yaptığınızın aynısını ona yaşatırlar.” (Haber Merkezi)
Türk Sağlık Sen Edirne Şube Başkanı Alim Kanpolat, Muradiye Aile Sağlığı Merkezinde aile Hekimine yapılan sözlü şiddete karşı yazılı olarak basın açıklaması yaptı. Kanpolat yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Aile sağlığı merkezlerinde görev yapan sağlık personellerimiz gerekse hastanelerde görev yapan sağlık personellerinin gelen her hastanın KOVİD bulaştırabileceği bir ortamda savaş mücadelesi verdiği, hastalarını her koşulda iyileştirme, sağlığını kavuşmaları için ellerinden geleni yaptıkları bir süreçte hastaların Doktorlarımıza teşekkür etmesi gerekirken ‘Doktorları boş yere dövmüyoruz’ sözü uzun yıllardan beri sağlık personellerinin sahipsizliğini,terk edilmişliğini ve içlerinde düşürülmüş oldukları çaresiz durumun içler acısı durumunu ortaya koymaktadır.
Aile Hekimine yapılan saldırı, yaşanan her şiddet olayında motivasyon kaybına uğrayıp çalışma aşk ve şevklerini kaybetmekte,zaman içerisinde tükenmişlik sendromu ile karşı karşıya kalmaktadırlar.Nitekim Aile Hekimi Doktorumuz olayın etkisi ile motivasyon kaybına uğrayıp 2-3 gün kurumundan izin almak durumunda kalmış ve hastalarını bu kişi yüzünden tedavi edemez hale getirilmiştir.
Aile Sağlığı merkezleri ve Hastaneler sağlık hizmetlerinin saygı çerçevesinde sunulduğu yerlerdir.Bu birimlerden hizmet almak isteyenler şiddet uygulama yoluna gittiklerinde kendilerine en ağır cezai yaptırım uygulanmalıdır.
İtibarsızlaştırma, şiddetin normalleşmesi,cezaların caydırıcılıktan uzak olması gibi etkenler bir an önce göz ardı edilmeden gerekli düzenlemeler yapılmalı ve sağlık sistemi olması gerektiği gibi tedavi merkezleri olmaya devam etmelidir.
Vatandaşın Sağlık hizmetine ulaşması kolaylaşıp aynı zaman da sağlık hizmetlerine ulaşma oranları her geçen gün artarken, özellikle sağlık okur yazarlığının istenilen düzeyde olmaması sonucu” Vatandaşın Her İşi Yapılacak” gibi bir algı kamuoyunda oluşmuştur. Ancak, gelmiş olduğumuz nokta da artık kantarın Sağlıkta dönüşüm programının ülkemizde uygulanılmaya başlaması ile beraber vatandaşlarımızın topuzu iyiden iyiye kaçırılmıştır. Özellikle sağlık hizmeti alanın da bu hizmetten yararlanmak isteyen vatandaşlarımız, her türlü usulsüz isteklerini, hekimlere yaptırma hakkı olduğuna inanır hale gelmiştir. Ayrıca yazılı ve görsel medyada, bazı dizilerde verilen mesajlarda, hekimlere silah çekilmesi ve şiddet uygulanması normalleştirilmiş, vatandaşın usulsüz istemleri yapılmazsa veya vatandaş kendisine iyi hizmet verilmediğini düşünürse, sağlık çalışanlarına hakaret etme, saldırma ve hatta öldürme hakkı olduğuna inanır hale gelinmiştir.
Günlük pratiğimiz de fiziksel şiddet yanında bir başka büyük sorun yapılan sözel şiddetin çok artmasıdır. ASM gelen hasta aile hekimine nasıl küfür ettiğini! Nasıl saldırdığını! Sosyal medya başta olmak üzere paylaşırken, kahvede veya dost sohbetlerinde anlatırken, bu kişinin yaptığı bu suç karşısında bir ceza almaması, gözaltına alınmaması, tutuksuz yargılanması o toplumda ki, o mahalledeki diğer vatandaşlar arasında demek ki bir şey olmuyor! Bende rahatça sağlık personeline saldırabilirim ön görüsünü bilinçaltın da oluşmasına sebebiyet vermektedir. Oysaki kişi yaptığı eylem nedeniyle tutuklu yargılanmış olsa ve karşılığında bir ceza almış olsa bu mahalleli üzerinde bir baskı oluşturarak “baksanıza bizim için öz veri içinde çalışan, koruyuculuk yapan bizi tedavi eden sağlık personeline saldırmış adamı içeri atmışlar, ceza almış.” denebilse, bu şiddet hızlı bir biçim de kesilir.
Şunu da unutmayalım yarın sizin çocuklarınız da Doktor olur Sağlık personeli olur ve sizin yaptığınızın aynısını ona yaşatırlar.” (Haber Merkezi)