Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk İlçesi Belevi bölgesine bir grup Roman vatandaşın gelip konaklamaya başlamasıyla bölge halkından tepkiler yükselmeye başladı. Bölge halkının Romanları kabul etmemesi üzerine Roman vatandaşlar altyapının olmadığı ve ilçeye 10 km uzak bir yerde çadırda yaşamaya başladı. Konu hakkında medya bir süre tepki göstermesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu açıklama yaparak “Herkes yasalara uymak zorundadır” dedi. Bu açıklama üzerine milletvekili Özcan Purçu’ya çadırların kaldırılması üzerine talimat vererek kiraya çıkarılması yönünde çalışmalara başlandı.
Yaşanan bu olayla ilgili açıklamalarda bulunan Şallı, “Romanlar hedef haline getirilmiştir. Oysa buraya gelenlerin hiçbirinin adli suçu yok” dedi.
Şallı, “Verilen karar doğru bir karardır. İlçeye 10 km uzaklıkla altyapının olmadığı ve korunmasız dağ başında bu insanların ne işi vardı. Yaşanan süreç, aslında Türkiye’nin Roman sorunları ile yeniden yüzleşmesi gerektiği kadar, sosyal sorunun varlığını tekrar gözler önüne sermesi bakımından önemlidir. İlçede tartışmaların odağında İzmir milletvekili Özcan Purçu’nun hissesi olduğu arazide çadır kurulması, kurulan çadırların ilçeye 4 km uzaklıkla bulunan Belevi bölgesi ve diğer 10 km. uzak bir alanda yerleşim alanları yaratılacak olmasına ilişkin tartışmalardı. Meselenin iç yüzünü öğrenmek için 10 Ocak öğleden önce Efes Selçuk ilçesi Belediye Başkanı Sayın Filiz Ceritoğlu Sengel ile yaptığım telefon görüşmesi neticesinde, konunun boyutunu kendisinden dinleme olanağı buldum. Filiz Hanım; ‘Tahminen 3-4 hafta önce Roman vatandaşlarımız sözü edilen yerlere gelmişler. Gelenler ilçemizdeki Roman vatandaşlarımız olmayıp, farklı ilçelerden buraya getirilmişlerdir. Belevi ilçemize 4 km, Roman vatandaşlarımızın kaldıkları bölge 10 uzaklıktadır. Bu kış ortamda bir anlamda dağın başında insani yaşam koşullarına uymayan bir yaşama benim olduğum kadar hiçbir kimsenin kabul edemeyeceği bir anlayıştır. Bizler asla Roman vatandaşlarımıza faşizan bir yaklaşım içinde olmayıp, olmamızda mümkün değildir. İlçemizde 900’e yakın Roman vatandaşımız vardır. Birlikte yaşama kültürü içindeyiz. İmkânlarımız ölçeğinde kendilerine yardımcı oluyoruz. İlçenin dışında olan ve sonradan oluşturulan bir insan yaşam alanında hiçbir alt yapısı olmayan bir bölge. Eğitimden yoksun bırakılan çocuklar ve sosyal yaşamdan uzak bir ülkemin vatandaşları. Ben buna asla izin veremem.Sonradan yaratılmış bir mağduriyet. İlçemizin 10 km uzağında dağ başı denilecek bir yerde güvenliği olmayan bir yer. Bu durumu nasıl kayıtsız kalabiliriz. Ben bu ülkemde her ihtiyaç sahibi vatandaşımın yanındayım, ayrım asla yapmam.’ Sözlerini samimi bulmaktayız. Söz konusu samimiyetin varlığıdır. Burada sorgulanması gereken yaşanan sorunlara gerçekçi yaklaşımın varlığı da çok önemlidir. Burada yine bir sitemimi dile getirmeden edemeyeceğim. Türkiye’de Roman hakları konusunda konuşan Avrupa Birliği projeleri kapsamında hak savunuculuğu yapan aktivist/ dernek başkanları konuya muhatap olamayışlarını yadırgamamak mümkün değildir. Bu konuyu ileride Avrupa Birliği proje malzemesi olarak kullanmaya şimdiden başlayabilir” dedi. (Haber Merkezi)
Yaşanan bu olayla ilgili açıklamalarda bulunan Şallı, “Romanlar hedef haline getirilmiştir. Oysa buraya gelenlerin hiçbirinin adli suçu yok” dedi.
Şallı, “Verilen karar doğru bir karardır. İlçeye 10 km uzaklıkla altyapının olmadığı ve korunmasız dağ başında bu insanların ne işi vardı. Yaşanan süreç, aslında Türkiye’nin Roman sorunları ile yeniden yüzleşmesi gerektiği kadar, sosyal sorunun varlığını tekrar gözler önüne sermesi bakımından önemlidir. İlçede tartışmaların odağında İzmir milletvekili Özcan Purçu’nun hissesi olduğu arazide çadır kurulması, kurulan çadırların ilçeye 4 km uzaklıkla bulunan Belevi bölgesi ve diğer 10 km. uzak bir alanda yerleşim alanları yaratılacak olmasına ilişkin tartışmalardı. Meselenin iç yüzünü öğrenmek için 10 Ocak öğleden önce Efes Selçuk ilçesi Belediye Başkanı Sayın Filiz Ceritoğlu Sengel ile yaptığım telefon görüşmesi neticesinde, konunun boyutunu kendisinden dinleme olanağı buldum. Filiz Hanım; ‘Tahminen 3-4 hafta önce Roman vatandaşlarımız sözü edilen yerlere gelmişler. Gelenler ilçemizdeki Roman vatandaşlarımız olmayıp, farklı ilçelerden buraya getirilmişlerdir. Belevi ilçemize 4 km, Roman vatandaşlarımızın kaldıkları bölge 10 uzaklıktadır. Bu kış ortamda bir anlamda dağın başında insani yaşam koşullarına uymayan bir yaşama benim olduğum kadar hiçbir kimsenin kabul edemeyeceği bir anlayıştır. Bizler asla Roman vatandaşlarımıza faşizan bir yaklaşım içinde olmayıp, olmamızda mümkün değildir. İlçemizde 900’e yakın Roman vatandaşımız vardır. Birlikte yaşama kültürü içindeyiz. İmkânlarımız ölçeğinde kendilerine yardımcı oluyoruz. İlçenin dışında olan ve sonradan oluşturulan bir insan yaşam alanında hiçbir alt yapısı olmayan bir bölge. Eğitimden yoksun bırakılan çocuklar ve sosyal yaşamdan uzak bir ülkemin vatandaşları. Ben buna asla izin veremem.Sonradan yaratılmış bir mağduriyet. İlçemizin 10 km uzağında dağ başı denilecek bir yerde güvenliği olmayan bir yer. Bu durumu nasıl kayıtsız kalabiliriz. Ben bu ülkemde her ihtiyaç sahibi vatandaşımın yanındayım, ayrım asla yapmam.’ Sözlerini samimi bulmaktayız. Söz konusu samimiyetin varlığıdır. Burada sorgulanması gereken yaşanan sorunlara gerçekçi yaklaşımın varlığı da çok önemlidir. Burada yine bir sitemimi dile getirmeden edemeyeceğim. Türkiye’de Roman hakları konusunda konuşan Avrupa Birliği projeleri kapsamında hak savunuculuğu yapan aktivist/ dernek başkanları konuya muhatap olamayışlarını yadırgamamak mümkün değildir. Bu konuyu ileride Avrupa Birliği proje malzemesi olarak kullanmaya şimdiden başlayabilir” dedi. (Haber Merkezi)