Sonbahara girilen bu günlerde ve kış aylarında depresyona girmemek adına güneşli havalarda açık, doğal ortamlarda bulunulması gerektiğine dikkat çeken Uzman Dr. Kargı, “insanların güneşli dolaşması önemlidir. Yaşam tarzı da önemlidir. Erken yatmak, erken kalkmak, düzenli beslenmek depresyondan uzak tutabileceğini söyledi.
Dolayısıyla mevsim değişikliği insan psikolojisini etkileyen bir durum olduğunu belirten Kargı, “Mevsimler hayatımızda olacak. Sonbaharda bazı beyindeki seratonin gibi kimyasal maddeler düşünceyi, duyguları, hareketleri etkileyen beyindeki maddeler dengesi kış aylarında nispeten bozulur. Bir de kış mevsiminde günlerin kısa olması, güneşin daha çabuk batması, güneşli günlerin az olması dolayısıyla D Vitamini sentezlenmesi daha az olur. İnsanlar mevsim dolayısıyla yağmurlu, soğuk olması dolayısıyla kapalı ortamlarda daha çok bulunurlar. Giyimleri, kıyafetleri daha kalın olur. Beslenme alışkanlıkları değişir. Bu nedenle sonbahar mevsiminde depresyon dediğimiz ruhi durumu daha sık görürüz. Halsizlik, bitkinlik, yorgunluk gibi haller olur. Beyindeki bazı ruhsal durumları etkileyen maddelerin eksilmesi ve dengesizliğine bağlı depresif haller ortaya çıkar. Bu nedenle insanların mümkün mertebe iyi, güneşli havalarda açık, doğal ortamlarda hava alması, dolaşması önemlidir. Yaşam tarzı da önemlidir. Erken yatmak, erken kalkmak, düzenli beslenmek, alkol ve sigaradan uzak durmak her zaman faydalıdır. Kışın sık görürüz ama bu doğal bir süreçtir. Mümkün mertebe güneşten, açık havadan istifade etmek ve yediklerimize dikkat etmek önemli şeylerdir. Diğer mevsimlere göre sonbaharda kış veya sonbahar depresyonunu sık görürüz. Belirti olarak isteksizlik, yemek problemleri, bitkinlik, halsizlik, mutsuzluk gibi belirtiler olur. Bu belirtiler sadece sonbaharla ilişkilendirilemez. Böyle durumlarda kişinin mümkün mertebe yaşamına dikkat etmesi, güneşten ve temiz havadan istifade etmesi, spor yapması çok önemlidir.” Diye konuştu.
“DEPRESYONDA GÜVENDİĞİ ARKADAŞIYLA DERTLEŞMESİ EN AZ İLAÇ KADAR FAYDALIDIR”
Dr. Kargı, “Süresi kişiden kişiye değişir. Kimisi uzun sürer, kimisi kısa sürer. Başka sebepler de olabilir. İşsizlik sorunları, aile sorunları olabilir. Bunlar da önemlidir. Depresyonda konuşmak faydalıdır, etkilidir. Ancak bazen sadece konuşmayla halledemediğimiz, çözemediğimiz problemler olur. Bunlar biraz daha ağır depresyonlardır. Onlara ilaç tedavisi gerekir. Depresyonda güvendiği arkadaşıyla, eşiyle duygularını paylaşması, sevdiği kişilerle beraber vakit geçirmesi, dertleşmesi en az ilaç kadar faydalıdır. İçine kapanmadan sevdiği dostlarıyla beraber olması, duygularını ve sorunlarını paylaşması çok faydalıdır. Bunun yanında spor ve yürümek çok faydalıdır. İçine kapanma biraz daha depresyonun ağır olduğunu, biraz daha ciddi olduğunun göstergesidir. Eğer konuşmama, yatma, hareketsizlik, mutsuzluk uzun sürerse depresyonun biraz daha ağır seyrettiğinin biraz daha derin bir depresyon olduğunu, bizim dilimizde Major depresyon olduğunu gösterir. Biraz daha ciddidir. O tip vakalarda psikoterapinin yanında ilaç tedavileri gerekir. Bir de dediğim gibi o kişilere yardım etmek gerekir. Çevresindeki insanların ilgisine ihtiyacı vardır. Konuşmama gibi derin depresyon çeşitlerinde Suisid dediğimiz kendi canına kıyma gibi haller, riskler vardır. Böyle ciddi depresyonlarda psikoterapinin yanında ilaç tedavisi ve hatta gerekirse hastaneye yatırılır. Depresyon her iki cinste de görülür. Çocuklarda bile depresyon olur. Yaşlılarda da olur. Her yaşta olur. Yapılan araştırmalar kadın cinsinde depresyonun biraz daha sık olduğunu gösteriyor. Kişi depresyona girdiğini her zaman anlamayabilir. Onu gelip belirtir. ‘Ben uyuyamıyorum veya erken uyanıyorum. Enerjim yok, işe gitmek istemiyorum, yemek yemek istemiyorum’ der. Kendisi bilemeyebilir. Daha çok etrafındaki kişiler bunu anlar. ‘Hep yatıyorsun, durgunsun, eskisi gibi değilsin, neşen iyi değil’ gibi etraftan gelen tepkiler olur. Kişi kendisi de depresyonda olduğunu aşağı yukarı eskiyle şimdiki arasındaki farkı görüp belirtir. ‘Uyuyamıyorum, çok uyuyorum, enerjim yok, canım hiçbir şey yapmak istemiyor, sinirliyim, halsizim’ gibi şeyler söyler. Bunlar depresyonun belirtileridir.” Şeklinde konuştu. (Haber : Gülşah AK)
Dolayısıyla mevsim değişikliği insan psikolojisini etkileyen bir durum olduğunu belirten Kargı, “Mevsimler hayatımızda olacak. Sonbaharda bazı beyindeki seratonin gibi kimyasal maddeler düşünceyi, duyguları, hareketleri etkileyen beyindeki maddeler dengesi kış aylarında nispeten bozulur. Bir de kış mevsiminde günlerin kısa olması, güneşin daha çabuk batması, güneşli günlerin az olması dolayısıyla D Vitamini sentezlenmesi daha az olur. İnsanlar mevsim dolayısıyla yağmurlu, soğuk olması dolayısıyla kapalı ortamlarda daha çok bulunurlar. Giyimleri, kıyafetleri daha kalın olur. Beslenme alışkanlıkları değişir. Bu nedenle sonbahar mevsiminde depresyon dediğimiz ruhi durumu daha sık görürüz. Halsizlik, bitkinlik, yorgunluk gibi haller olur. Beyindeki bazı ruhsal durumları etkileyen maddelerin eksilmesi ve dengesizliğine bağlı depresif haller ortaya çıkar. Bu nedenle insanların mümkün mertebe iyi, güneşli havalarda açık, doğal ortamlarda hava alması, dolaşması önemlidir. Yaşam tarzı da önemlidir. Erken yatmak, erken kalkmak, düzenli beslenmek, alkol ve sigaradan uzak durmak her zaman faydalıdır. Kışın sık görürüz ama bu doğal bir süreçtir. Mümkün mertebe güneşten, açık havadan istifade etmek ve yediklerimize dikkat etmek önemli şeylerdir. Diğer mevsimlere göre sonbaharda kış veya sonbahar depresyonunu sık görürüz. Belirti olarak isteksizlik, yemek problemleri, bitkinlik, halsizlik, mutsuzluk gibi belirtiler olur. Bu belirtiler sadece sonbaharla ilişkilendirilemez. Böyle durumlarda kişinin mümkün mertebe yaşamına dikkat etmesi, güneşten ve temiz havadan istifade etmesi, spor yapması çok önemlidir.” Diye konuştu.
“DEPRESYONDA GÜVENDİĞİ ARKADAŞIYLA DERTLEŞMESİ EN AZ İLAÇ KADAR FAYDALIDIR”
Dr. Kargı, “Süresi kişiden kişiye değişir. Kimisi uzun sürer, kimisi kısa sürer. Başka sebepler de olabilir. İşsizlik sorunları, aile sorunları olabilir. Bunlar da önemlidir. Depresyonda konuşmak faydalıdır, etkilidir. Ancak bazen sadece konuşmayla halledemediğimiz, çözemediğimiz problemler olur. Bunlar biraz daha ağır depresyonlardır. Onlara ilaç tedavisi gerekir. Depresyonda güvendiği arkadaşıyla, eşiyle duygularını paylaşması, sevdiği kişilerle beraber vakit geçirmesi, dertleşmesi en az ilaç kadar faydalıdır. İçine kapanmadan sevdiği dostlarıyla beraber olması, duygularını ve sorunlarını paylaşması çok faydalıdır. Bunun yanında spor ve yürümek çok faydalıdır. İçine kapanma biraz daha depresyonun ağır olduğunu, biraz daha ciddi olduğunun göstergesidir. Eğer konuşmama, yatma, hareketsizlik, mutsuzluk uzun sürerse depresyonun biraz daha ağır seyrettiğinin biraz daha derin bir depresyon olduğunu, bizim dilimizde Major depresyon olduğunu gösterir. Biraz daha ciddidir. O tip vakalarda psikoterapinin yanında ilaç tedavileri gerekir. Bir de dediğim gibi o kişilere yardım etmek gerekir. Çevresindeki insanların ilgisine ihtiyacı vardır. Konuşmama gibi derin depresyon çeşitlerinde Suisid dediğimiz kendi canına kıyma gibi haller, riskler vardır. Böyle ciddi depresyonlarda psikoterapinin yanında ilaç tedavisi ve hatta gerekirse hastaneye yatırılır. Depresyon her iki cinste de görülür. Çocuklarda bile depresyon olur. Yaşlılarda da olur. Her yaşta olur. Yapılan araştırmalar kadın cinsinde depresyonun biraz daha sık olduğunu gösteriyor. Kişi depresyona girdiğini her zaman anlamayabilir. Onu gelip belirtir. ‘Ben uyuyamıyorum veya erken uyanıyorum. Enerjim yok, işe gitmek istemiyorum, yemek yemek istemiyorum’ der. Kendisi bilemeyebilir. Daha çok etrafındaki kişiler bunu anlar. ‘Hep yatıyorsun, durgunsun, eskisi gibi değilsin, neşen iyi değil’ gibi etraftan gelen tepkiler olur. Kişi kendisi de depresyonda olduğunu aşağı yukarı eskiyle şimdiki arasındaki farkı görüp belirtir. ‘Uyuyamıyorum, çok uyuyorum, enerjim yok, canım hiçbir şey yapmak istemiyor, sinirliyim, halsizim’ gibi şeyler söyler. Bunlar depresyonun belirtileridir.” Şeklinde konuştu. (Haber : Gülşah AK)