Haber: Hatice ÖZSOY
Başkurt, temelde insan vücudunun yaşamlarını sürdürebilmek için beslenmeye ihtiyaç duyduklarını belirterek bu süreçte kadın ve erkek arasındaki farkları dile getirdi.
Günümüzde beslenmeye bağlı en yaygın sağlık sorunlarının iyot, demir, çinko yetersizlikleri, obezite ve obeziteyle ilişkili hastalıklar olduğunu belirten Başkurt, kadın ve erkeklerin dünyaya geldikleri ilk andan itibaren farklı hormonlar salgıladıklarını söyledi.
Bununla birlikte gelişme sırasında ergenlik döneminde kadınlarda östrojen erkeklerde testesteron hormonunun salgılanmasıyla cinsiyetler arasındaki farklılığın en belirgin şekilde ortaya çıktığını belirten Başkurt, “Kadın ve erkek arasında en temel farklardan biri, yağ dokusu miktarı ve dağılımı ile ilgilidir. Kadınlarda erkeklere oranla yağ dokusu iki kat daha fazladır. Örneğin; erkekte yüzde 10–15, aynı yaşlardaki kadında yüzde 25 kadardır. Yani kas kütlesi daha fazla olan erkeklerin günlük enerji ihtiyaçları da kadınlara göre fazla olmaktadır. Günümüzde en sık görülen hastalıklardan biri olan obezitenin önlenmesinde cinsiyetlerin farklı enerji ihtiyaçları olduğunu hatırlamak zorundayız. Kadınlarda günlük ortalama bin 500–2 bin kcal, erkeklerde 2 bin–2 bin 500 kcal. Günlük almamız gereken enerji miktarına göre karbonhidrat-kuru baklagil, et ve süt ürünleri, yağlar, sebze ve meyvelerden oluşan temel besin maddelerinin porsiyonlarını dengelememiz gereklidir” dedi.
“ERKEKLER ALKOLDEN UZAK DURMALI VE AKDENİZ TARZI BESLENMELİ”
Başkurt özellikle erkeklerde sıkça görülen ve obeziteye bağlı gelişen Tip 2 diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemiyi içeren metabolik sendrom gibi kronik hastalıklardan korunmak için erkeklerin alkolden uzak durarak Akdeniz tarzı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmesi gerektiğinin altını çizdi.
Başkurt, “Basit şeker içeren paketli gıdalar ve içeceklerden uzak durulmalı, trans ve doymuş yağ alımına dikkat edilmelidir. Sofra tuzu ve hazır gıdalardaki tuz tüketimi azaltılmalı. Akdeniz tarzı beslenme yaşam tarzı haline getirilmeli, alkol tüketimi sınırlandırılmalıdır. Beslenme ihtiyaçlarımızı sadece yeterli enerjiyi almakla tamamlayamıyoruz. Yaşamın farklı dönemlerinde kadın ve erkek farklı gelişimler, hormonal süreçlerden geçer” dedi.
“KADINLARDA KALSİYUM EKSİKLİĞİNE DİKKAT”
Ergenlik döneminden itibaren kemik gelişimi bakımından kadınlar erkeklere oranla iki yıl daha ileride olduğunu belirten Başkurt “Kadınlarda menopoz döneminde ise salgısı azalan östrojen hormonun etkisi ile kemiklerde kalsiyum depolanması yavaşlar. Süt, yoğurt, peynir gibi süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kurutulmuş meyveler, susam, fındık kalsiyumdan zengin besinlerdir ve ergenlik çağından itibaren kadınların beslenmesinde mutlaka yer almalıdır. Ülkemizde kansızlığın en önemli nedeni demir eksikliğidir. Kadınlardaki hemoglobin oranının azlığı ile menstrual dönemlerde büyük miktarda demir kaybı meydana gelmektedir. Gebe ve emzikli kadınlarda demir ihtiyacı artmaktadır. Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler demir mineralinin en çok bulunduğu besinlerdir. Bu besinleri tüketirken C vitamininden de zengin beslenmeliyiz ki demirin vücudumuzda emiliminin artmasını sağlayalım” diye konuştu.
Başkurt, temelde insan vücudunun yaşamlarını sürdürebilmek için beslenmeye ihtiyaç duyduklarını belirterek bu süreçte kadın ve erkek arasındaki farkları dile getirdi.
Günümüzde beslenmeye bağlı en yaygın sağlık sorunlarının iyot, demir, çinko yetersizlikleri, obezite ve obeziteyle ilişkili hastalıklar olduğunu belirten Başkurt, kadın ve erkeklerin dünyaya geldikleri ilk andan itibaren farklı hormonlar salgıladıklarını söyledi.
Bununla birlikte gelişme sırasında ergenlik döneminde kadınlarda östrojen erkeklerde testesteron hormonunun salgılanmasıyla cinsiyetler arasındaki farklılığın en belirgin şekilde ortaya çıktığını belirten Başkurt, “Kadın ve erkek arasında en temel farklardan biri, yağ dokusu miktarı ve dağılımı ile ilgilidir. Kadınlarda erkeklere oranla yağ dokusu iki kat daha fazladır. Örneğin; erkekte yüzde 10–15, aynı yaşlardaki kadında yüzde 25 kadardır. Yani kas kütlesi daha fazla olan erkeklerin günlük enerji ihtiyaçları da kadınlara göre fazla olmaktadır. Günümüzde en sık görülen hastalıklardan biri olan obezitenin önlenmesinde cinsiyetlerin farklı enerji ihtiyaçları olduğunu hatırlamak zorundayız. Kadınlarda günlük ortalama bin 500–2 bin kcal, erkeklerde 2 bin–2 bin 500 kcal. Günlük almamız gereken enerji miktarına göre karbonhidrat-kuru baklagil, et ve süt ürünleri, yağlar, sebze ve meyvelerden oluşan temel besin maddelerinin porsiyonlarını dengelememiz gereklidir” dedi.
“ERKEKLER ALKOLDEN UZAK DURMALI VE AKDENİZ TARZI BESLENMELİ”
Başkurt özellikle erkeklerde sıkça görülen ve obeziteye bağlı gelişen Tip 2 diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemiyi içeren metabolik sendrom gibi kronik hastalıklardan korunmak için erkeklerin alkolden uzak durarak Akdeniz tarzı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmesi gerektiğinin altını çizdi.
Başkurt, “Basit şeker içeren paketli gıdalar ve içeceklerden uzak durulmalı, trans ve doymuş yağ alımına dikkat edilmelidir. Sofra tuzu ve hazır gıdalardaki tuz tüketimi azaltılmalı. Akdeniz tarzı beslenme yaşam tarzı haline getirilmeli, alkol tüketimi sınırlandırılmalıdır. Beslenme ihtiyaçlarımızı sadece yeterli enerjiyi almakla tamamlayamıyoruz. Yaşamın farklı dönemlerinde kadın ve erkek farklı gelişimler, hormonal süreçlerden geçer” dedi.
“KADINLARDA KALSİYUM EKSİKLİĞİNE DİKKAT”
Ergenlik döneminden itibaren kemik gelişimi bakımından kadınlar erkeklere oranla iki yıl daha ileride olduğunu belirten Başkurt “Kadınlarda menopoz döneminde ise salgısı azalan östrojen hormonun etkisi ile kemiklerde kalsiyum depolanması yavaşlar. Süt, yoğurt, peynir gibi süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kurutulmuş meyveler, susam, fındık kalsiyumdan zengin besinlerdir ve ergenlik çağından itibaren kadınların beslenmesinde mutlaka yer almalıdır. Ülkemizde kansızlığın en önemli nedeni demir eksikliğidir. Kadınlardaki hemoglobin oranının azlığı ile menstrual dönemlerde büyük miktarda demir kaybı meydana gelmektedir. Gebe ve emzikli kadınlarda demir ihtiyacı artmaktadır. Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler demir mineralinin en çok bulunduğu besinlerdir. Bu besinleri tüketirken C vitamininden de zengin beslenmeliyiz ki demirin vücudumuzda emiliminin artmasını sağlayalım” diye konuştu.