Değerlendirme sonucuyla ilgili bilgi veren Edirne DİSK Başkanı Salim Şen, işsizlikte tırmanışın sürdüğünü belirterek İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısının TÜİK’in işsiz sayısını geçtiğini ve 784 bin istihdam kaybı yaşandığını belirtti.
Haber: Hatice ÖZSOY
Ekonomik krizinde etkisiyle her ay işsizlikte artışın yaşandığını belirten Şen, bugüne kadar kayıtlı işsiz sayısı TÜİK tarafından açıklanan ankete dayalı işsiz sayısının altındayken son aylarda bu durumun tersine döndüğünü vurguladı.
Şen, “Bilindiği gibi TÜİK yanında İŞKUR da işsizlik verileri açıklamaktadır. TÜİK ankete dayalı işsizlik verisi açıklarken İŞKUR kayıtlı işsiz sayılarını açıklamaktadır. TÜİK ve İŞKUR metodolojileri arasında fark olsa da iki veri birbirini tamamlayıcı bir işlev görmektedir. TÜİK son dört hafta içinde iş arayan ve çalışmaya hazır işsizleri tespit ederken, İŞKUR ise iş arayan kayıtlı işsizleri açıklamaktadır. İŞKUR verileri daha erken açıklanmakta bu nedenle de öncü gösterge niteliği taşımaktadır” dedi.
“KAYITLI İŞSİZ SAYISI İLK KEZ TÜİK TARAFINDAN AÇIKLANAN İŞSİZ SAYISINI GEÇTİ”
Kayıtlı işsiz sayısının ilk defa TÜİK tarafından açıklanan işsiz sayısını geçtiğini söyleyen Şen, “TÜİK tarafından açıklanan Nisan 2019 dar tanımlı mevsim etkilerinden arındırılmamış işsiz sayısı 4 milyon 202 bin iken, İŞKUR Haziran 2019’da kayıtlı işsiz sayısını 4 milyon 417 bin olarak açıklandı. Böylece kayıtlı işsiz sayısı ankete dayalı işsiz sayısını geçmiş oldu. Bu tablo TÜİK tarafından kullanılan metodolojinin işsizliği tam olarak ortaya koymaktan uzak olduğunu göstermektedir. Kayıtlı işsiz sayısının ankete dayalı işsiz sayısını aşması üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. İŞKUR’a kayıtlı iş arayan işsizlerin bir bölümü TÜİK tarafından işsiz olarak saptanmamaktadır. Bu durum DİSK-AR tarafından yapılan geniş tanımlı işsizlik hesaplamasının önemini ortaya koymaktadır” diye konuştu.
“BÜTÜN İŞSİZLİK TÜRLERİNDE TIRMANIŞ VAR”
Bir önceki yıla göre bütün işsizlik türlerinde tırmanış yaşandığını söyleyen Şen, en fazla işsizlik artışının genç ve kadınlarda yaşandığını söyledi.
Şen, “Mevsim etkisinden arındırılmamış genç işsizliği 6,3 puan artarak yüzde 16,9’dan yüzde 23,2’ye yükseldi. Mevsim etkisinden arındırılmamış kadın işsizliği yüzde 12,3’ten yüzde 15,2’ye yükselirken, genç kadın işsizliği yüzde 22’den yüzde 27,2’ye yükseldi. Tarım dışı genç kadın işsizliği ise en yüksek işsizlik türü oldu. Nisan 2018’de yüzde 25,6 olan tarım dışı genç kadın işsizliği Nisan 2019’da yüzde 31 olarak gerçekleşti. Ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı ise geçen yılın aynı dönemine göre 2 puan artarak yüzde 23,4 olarak gerçekleşti. Kadınların oranı ise yüksekliğini koruyor. Ne istihdam ne istihdamda olan gençlerin sayısı 2 milyon 727 bin olarak gerçekleşti” dedi.
İŞSİZLİKLE MÜCADELE ÖNERİLERİ
İşsizlik sayısının her geçen gün artmasını üzücü bulduğunu ve bu sebeple biran önce çözüm yolları aranması gerektiğini söyleyen Şen, işsizlikle mücadele edebilmek için yapılması gerekenleri sıraladı.
Şen, “Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir. İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır. İş başında eğitim adı altında çırak, stajyer, kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir. Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır. Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “insana yaraşır iş” yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır. Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Toplum yararına çalışma programları kapsamında çalıştırılanlar daimî işçi statüsüne geçirilmelidir. İşsizlik Sigortası Fonunun amaç dışı kullanımına son verilmelidir. İşsizlik sigortasından yararlanma koşulları iyileştirilmelidir. Son üç yılda 600 gün çalışma koşulu kriz döneminde 180 güne indirilmelidir. Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır” şeklinde konuştu.
Haber: Hatice ÖZSOY
Ekonomik krizinde etkisiyle her ay işsizlikte artışın yaşandığını belirten Şen, bugüne kadar kayıtlı işsiz sayısı TÜİK tarafından açıklanan ankete dayalı işsiz sayısının altındayken son aylarda bu durumun tersine döndüğünü vurguladı.
Şen, “Bilindiği gibi TÜİK yanında İŞKUR da işsizlik verileri açıklamaktadır. TÜİK ankete dayalı işsizlik verisi açıklarken İŞKUR kayıtlı işsiz sayılarını açıklamaktadır. TÜİK ve İŞKUR metodolojileri arasında fark olsa da iki veri birbirini tamamlayıcı bir işlev görmektedir. TÜİK son dört hafta içinde iş arayan ve çalışmaya hazır işsizleri tespit ederken, İŞKUR ise iş arayan kayıtlı işsizleri açıklamaktadır. İŞKUR verileri daha erken açıklanmakta bu nedenle de öncü gösterge niteliği taşımaktadır” dedi.
“KAYITLI İŞSİZ SAYISI İLK KEZ TÜİK TARAFINDAN AÇIKLANAN İŞSİZ SAYISINI GEÇTİ”
Kayıtlı işsiz sayısının ilk defa TÜİK tarafından açıklanan işsiz sayısını geçtiğini söyleyen Şen, “TÜİK tarafından açıklanan Nisan 2019 dar tanımlı mevsim etkilerinden arındırılmamış işsiz sayısı 4 milyon 202 bin iken, İŞKUR Haziran 2019’da kayıtlı işsiz sayısını 4 milyon 417 bin olarak açıklandı. Böylece kayıtlı işsiz sayısı ankete dayalı işsiz sayısını geçmiş oldu. Bu tablo TÜİK tarafından kullanılan metodolojinin işsizliği tam olarak ortaya koymaktan uzak olduğunu göstermektedir. Kayıtlı işsiz sayısının ankete dayalı işsiz sayısını aşması üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. İŞKUR’a kayıtlı iş arayan işsizlerin bir bölümü TÜİK tarafından işsiz olarak saptanmamaktadır. Bu durum DİSK-AR tarafından yapılan geniş tanımlı işsizlik hesaplamasının önemini ortaya koymaktadır” diye konuştu.
“BÜTÜN İŞSİZLİK TÜRLERİNDE TIRMANIŞ VAR”
Bir önceki yıla göre bütün işsizlik türlerinde tırmanış yaşandığını söyleyen Şen, en fazla işsizlik artışının genç ve kadınlarda yaşandığını söyledi.
Şen, “Mevsim etkisinden arındırılmamış genç işsizliği 6,3 puan artarak yüzde 16,9’dan yüzde 23,2’ye yükseldi. Mevsim etkisinden arındırılmamış kadın işsizliği yüzde 12,3’ten yüzde 15,2’ye yükselirken, genç kadın işsizliği yüzde 22’den yüzde 27,2’ye yükseldi. Tarım dışı genç kadın işsizliği ise en yüksek işsizlik türü oldu. Nisan 2018’de yüzde 25,6 olan tarım dışı genç kadın işsizliği Nisan 2019’da yüzde 31 olarak gerçekleşti. Ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı ise geçen yılın aynı dönemine göre 2 puan artarak yüzde 23,4 olarak gerçekleşti. Kadınların oranı ise yüksekliğini koruyor. Ne istihdam ne istihdamda olan gençlerin sayısı 2 milyon 727 bin olarak gerçekleşti” dedi.
İŞSİZLİKLE MÜCADELE ÖNERİLERİ
İşsizlik sayısının her geçen gün artmasını üzücü bulduğunu ve bu sebeple biran önce çözüm yolları aranması gerektiğini söyleyen Şen, işsizlikle mücadele edebilmek için yapılması gerekenleri sıraladı.
Şen, “Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir. İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır. İş başında eğitim adı altında çırak, stajyer, kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir. Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır. Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “insana yaraşır iş” yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır. Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Toplum yararına çalışma programları kapsamında çalıştırılanlar daimî işçi statüsüne geçirilmelidir. İşsizlik Sigortası Fonunun amaç dışı kullanımına son verilmelidir. İşsizlik sigortasından yararlanma koşulları iyileştirilmelidir. Son üç yılda 600 gün çalışma koşulu kriz döneminde 180 güne indirilmelidir. Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır” şeklinde konuştu.