Haber-Fotoğraf: Umut IŞIK
Saadet Partisi (SP) Edirne İl Başkanlığı binasında basın mensupları ile bir araya gelen partililer kahvaltının ardından gündeme dair açıklamalarda bulundu.
SP Genel Başkan Yardımcısı İriş, “Yeni bir yıla girmiş bulunuyoruz. Bu yılın daha mutlu, daha özgür ve daha adil bir ortamda geçirmemizi temenni ediyorum. Bu vesile ile geçen yıllara ait kısa bir muhasebe yapmak, ülkemiz ve milletimiz için neler arzu ettiğimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. İnsan yeryüzünün en şerefli varlığıdır. Akıl nimetine sahip her insan iyiyi, güzeli, doğruyu, faydalı ve adil olanı ister. Bu istekleri gerçekleştiği ölçüde huzurlu olur, mutlu olur. Aksi halde mesut ve bahtiyar olamaz. Bugün dünyamız bir asırdan fazla bir süredir, kaba kuvveti, Menfaati, hak sebebi sayan bir dünya görüşünün etkisi altındadır. Geçen yüzyılın başlarında iki büyük dünya savaşı yaşanmış, yüz milyondan fazla insan hayatını kaybetmiştir. Aradan geçen bunca zamana rağmen çatışmaların ardı arkası kesilmemiştir. Bugün dünyamızda 35-40 yerde savaş, işgal, kan ve gözyaşı vardır. Hepimiz biliyoruz ki, hiçbir olay kendiliğinden olmaz. Meydana gelen her olayın arkasında projeyi yapan, kendi menfaatleri istikametlerinde yöneten güçler vardır” diye konuştu.
“AYNI ANLAYIŞ, AYNI BAKIŞ AÇISIYLA YÖNETİLİYORUZ”
Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli iktidarı tarafından yönetildiğini belirten İriş, “2002 den bugüne bir takım isim değişiklikleri dışında aynı anlayış, aynı bakış açısıyla yönetiliyoruz. Öncelikle bu 17 yıla ait uygulamaları ve sonuçlarını birkaç başlık altında konuşalım. İktidar, yaptıklarını eldeki medya gücüyle diğer yönetim imkanları ile her fırsatta halkımıza anlatıyor. Ne demek istiyorum; yani bölünmüş yollar, köprüler, tüp geçitler, havaalanları gibi hayatın konforunu arttıran işler konuşuluyor. Sağlık alanında atılan adımlar da sıkça dile getiriliyor. Doğrusu halkımızın refahına katkı yapan her iş için( kim yaparsa yapsın) teşekkür ederiz.
Ancak bunların yanında söylenmesi gereken önemli konuları da halkımızla paylaşmanın milli ve vicdani bir görev olduğuna inanıyoruz.
Bu konuları 3 ana başlık altında ifade etmek istiyorum; ‘Ekonomi, Dış politika ve Sosyal yapımızda meydana gelen tahribatlar.’
“17 YILDAN DENK BÜTÇE YAPILAMAMIŞTIR”
Ekonominin doğru ve faydalı istikamette gittiğinin en önemli göstergesi bütçe olduğunu ifade eden İriş, “17 yıldan beri hiçbir sene denk bütçe yapılamamıştır. Her sene artan açıklarla devletin bütçesi adeta bir faiz ödeme bütçesine dönüşmüştür. 17 yılda yuvarlak rakamlarla 900 milyar lira faiz ödenmiştir. Nitekim 2020 bütçesinde 139 milyar lira faiz ödemesi vardır. Bu faiz ödemelerinin yanında son yıllarda bir kambur daha sırtımıza yüklendi.
Çiftçimiz gırtlağa kadar borç içindedir. 17 senede kullandığı kredi borcu 50 kat artmış. 115 milyar liraya ulaşmıştır. Doğru dürüst kazanmadığı içinde borçları geri ödeme imkânı her geçen gün zorlaşmaktadır. 2019 yılında yaklaşık yüzde 5 oranında, yani 5 milyar lira civarında borç, icralık olmuştur.
Tarım ve hayvancılık en sıkıntılı sektörlerden biridir. Buğday ithal ediyoruz, et ithal ediyoruz. Demek ki üretimde büyük sıkıntı var. Çiftçimiz sıkıntıda. Nasıl olmasın? 3 yılda gübre fiyatları, mazot fiyatları yüzde 200 artarken, buğday ve ayçiçeği fiyatları sadece yüzde 60-70 oranında arttı.
Diğer taraftan ticaretin orta direği esnafımızın her geçen gün ümüğü sıkılmaktadır. Hiçbir koruması yoktur. Sokak aralarına kadar giren zincir dükkanlar her meslekten esnafımızı yok oluşa sürüklemektedir. Bir süre sonra bu sürecin faturası milletimize çok ağır olacaktır. Haksız rekabetin en acımasız, vahşi yansıması olan zincir dükkanlar yakın gelecekte esnafımızın da , yerel üreticimizin de yok olmasına sebep olacaktır. Bu durum özellikle, hayata yeni atılan genç nüfus üzerinde ağır bir travma oluşturacak, teşebbüs kabiliyetlerini ve özgüvenlerini dumura uğratacaktır. Büyük fotoğrafa baktığımızda ülkenin ekonomik geleceğine yaygın kalkınmaya ve gelir dağılımındaki dengeye en ağır darbeyi vuracaktır.
Başta gümrükler olmak üzere, birçok düzenleme yerli üretimi korumak ve teşvik içindir. Her sektördeki yerel esnaf ve üreticiyi de tekelleşen zincir dükkânlar baskısından koruyacak makul önlemler, tedbirler alınmalıdır. Halkın pazarı birkaç markaya teslim edilmemelidir.
Sonuç olarak, Milli, güçlü, süratli, yaygın ve dengeli bir ekonomik yapı oluşturulmalıdır” şeklinde konuştu.
“SORUNLAR İKİ YÜZLÜ MÜTTEFİKLERLE ÇÖZÜLEMEZ”
Dış politikada ise bir zamanlar komşularla sıfır sorundan bahsedildiğini dile getiren İriş, “Şimdi her taraf ‘sırf sorun’ oldu. Bu sorunlar İki yüzlü müttefiklerle çözülemez. Bölgemizde huzur ve barış ancak bölge ülkelerinin kendi aralarında yapacakları müzakere ve işbirliği ile çözülebilir. Ne yapıp edip, ABD’nin ve Rusya‘nın bölgeden çıkartılması için çalışılmalıdır. Komşularımızla, birlikte çözüm üretme yollarını aranmalıdır. Bu mümkündür ve olmalıdır.
Sosyal bünyemizdeki tahribatlar; girmeden bir millete tefrika düşman giremez, toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez. Merhum Mehmet Akif’in, kurtuluş savaşı zamanlarında söylediği dizeleri, yüz yıl sonra da anlamını diri tutuyor.
Evet, Genel Başkanımız hemen her konuşmasında birlik beraberlikten bahsetmekte ve özellikle kutuplaşmanın tehlikelerine vurgu yapmaktadır.
Sonuç olarak; Başta insan kaynağımız olmak üzere sahip olduğumuz tüm imkanlar milletimizin huzur ve refah içinde yaşayabilmesi için yeterlidir. Sahip olduğumuz medeniyet değerleri insan haklarının en kamil manada yaşanmasını emretmektedir. Yani ekonomik gücümüzü dolayısıyla refahımızı yükseltmek mümkündür. Yaşadığımız düzeni adil bir düzen haline getirmek mümkündür.
Yaşanabilir bir Türkiye’yi ve yeniden büyük Türkiye’yi Saadet Partisi olarak İnşallah hep birlikte kuracağız. Umutluyuz, azimliyiz, kararlıyız. Zafer inananlarındır ve zafer yakındır” diye konuştu.
“DOĞU BOŞALIYOR, BU TOPRAKLAR NE OLACAK?”
Bir zamanlar İstanbul’un nüfusu 5 milyon iken bir engelleme yaparak vize kart getirmek istediklerini belirten İriş, “İstanbul’a yerleşmesi zor olsun diyenler İstanbul’u 15- 17 milyon hale getirdiler. Yetmiyor bölgeyi 20-25 milyon hale getirecekler. Doğu boşalıyor. Bu topraklar ne olacak? Boş kalan toprakların sonu ne olur? Beton karın doyurur mu? Kars’a, Ardahan’a, Van’a bu bölgelere ne için yatırım yapmıyoruz. Ne için oraları güçlendirmiyoruz. Ne için belli balı yerlere insanları yığıyoruz. Allah göstermesin her zaman konuşulan İstanbul depremi var. Hiç bunlar düşünülmüyor. Geçtiğimiz günlerde 4,5 şiddetinde uyarı geldi. O kadar insanı bir araya getirmenin o kadar insanı üst üste yığmanın bir avuç insanın rant hırsı dünya hırsı doymayan gözünün hırsı için bu kadar insanı buraya yığmanın ne manası var. Akıl alacak bir şey değil bu iç göç neden yaşansın, ne için insanlar doğduğu yerde karnını doyurmasın, ne için her kesimin bulunduğu yerde ekonomi canlandırılmasın ya da yatırım yapılmasın. Tarım olur, ziraat olur, hayvancılık olur, diğer sanayi olur, küçük sanayi olur hâsılı dengeli kalkınma olur. Para vücudun kanı gibidir. Ne kadar düzgün dolaşırsa vücut sağlıklı olur. Düzgün dolaşması demek her istasyonun, her hattın düzgün olması demek. Yani ülkeyi vücuda benzetirsek Türkiye ’nin her yerinde ekonomik canlılık olmalı. Dengeli bir şekilde ekonomi yayılırsa dolaşım dengeli olur. Herkes istifade eder. Tekelleşme olmaz. Kazanan insanın huzuru olur. Huzuru olan insanın zekası daha fazla çalışır. Böylece üretim artar. Bu şekilde birbirini tetikler ve devam eder. Saadet Partisinin söylediklerini diğer partililer bilmiyor değil. Biz onlardan çok akıllı değiliz. Hepsi bizim söylediklerimizi bilir. Ama nefisleri müsaade etmiyor. Bir tek eksik olan gayret ve niyet” dedi.
Saadet Partisi (SP) Edirne İl Başkanlığı binasında basın mensupları ile bir araya gelen partililer kahvaltının ardından gündeme dair açıklamalarda bulundu.
SP Genel Başkan Yardımcısı İriş, “Yeni bir yıla girmiş bulunuyoruz. Bu yılın daha mutlu, daha özgür ve daha adil bir ortamda geçirmemizi temenni ediyorum. Bu vesile ile geçen yıllara ait kısa bir muhasebe yapmak, ülkemiz ve milletimiz için neler arzu ettiğimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. İnsan yeryüzünün en şerefli varlığıdır. Akıl nimetine sahip her insan iyiyi, güzeli, doğruyu, faydalı ve adil olanı ister. Bu istekleri gerçekleştiği ölçüde huzurlu olur, mutlu olur. Aksi halde mesut ve bahtiyar olamaz. Bugün dünyamız bir asırdan fazla bir süredir, kaba kuvveti, Menfaati, hak sebebi sayan bir dünya görüşünün etkisi altındadır. Geçen yüzyılın başlarında iki büyük dünya savaşı yaşanmış, yüz milyondan fazla insan hayatını kaybetmiştir. Aradan geçen bunca zamana rağmen çatışmaların ardı arkası kesilmemiştir. Bugün dünyamızda 35-40 yerde savaş, işgal, kan ve gözyaşı vardır. Hepimiz biliyoruz ki, hiçbir olay kendiliğinden olmaz. Meydana gelen her olayın arkasında projeyi yapan, kendi menfaatleri istikametlerinde yöneten güçler vardır” diye konuştu.
“AYNI ANLAYIŞ, AYNI BAKIŞ AÇISIYLA YÖNETİLİYORUZ”
Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli iktidarı tarafından yönetildiğini belirten İriş, “2002 den bugüne bir takım isim değişiklikleri dışında aynı anlayış, aynı bakış açısıyla yönetiliyoruz. Öncelikle bu 17 yıla ait uygulamaları ve sonuçlarını birkaç başlık altında konuşalım. İktidar, yaptıklarını eldeki medya gücüyle diğer yönetim imkanları ile her fırsatta halkımıza anlatıyor. Ne demek istiyorum; yani bölünmüş yollar, köprüler, tüp geçitler, havaalanları gibi hayatın konforunu arttıran işler konuşuluyor. Sağlık alanında atılan adımlar da sıkça dile getiriliyor. Doğrusu halkımızın refahına katkı yapan her iş için( kim yaparsa yapsın) teşekkür ederiz.
Ancak bunların yanında söylenmesi gereken önemli konuları da halkımızla paylaşmanın milli ve vicdani bir görev olduğuna inanıyoruz.
Bu konuları 3 ana başlık altında ifade etmek istiyorum; ‘Ekonomi, Dış politika ve Sosyal yapımızda meydana gelen tahribatlar.’
“17 YILDAN DENK BÜTÇE YAPILAMAMIŞTIR”
Ekonominin doğru ve faydalı istikamette gittiğinin en önemli göstergesi bütçe olduğunu ifade eden İriş, “17 yıldan beri hiçbir sene denk bütçe yapılamamıştır. Her sene artan açıklarla devletin bütçesi adeta bir faiz ödeme bütçesine dönüşmüştür. 17 yılda yuvarlak rakamlarla 900 milyar lira faiz ödenmiştir. Nitekim 2020 bütçesinde 139 milyar lira faiz ödemesi vardır. Bu faiz ödemelerinin yanında son yıllarda bir kambur daha sırtımıza yüklendi.
Çiftçimiz gırtlağa kadar borç içindedir. 17 senede kullandığı kredi borcu 50 kat artmış. 115 milyar liraya ulaşmıştır. Doğru dürüst kazanmadığı içinde borçları geri ödeme imkânı her geçen gün zorlaşmaktadır. 2019 yılında yaklaşık yüzde 5 oranında, yani 5 milyar lira civarında borç, icralık olmuştur.
Tarım ve hayvancılık en sıkıntılı sektörlerden biridir. Buğday ithal ediyoruz, et ithal ediyoruz. Demek ki üretimde büyük sıkıntı var. Çiftçimiz sıkıntıda. Nasıl olmasın? 3 yılda gübre fiyatları, mazot fiyatları yüzde 200 artarken, buğday ve ayçiçeği fiyatları sadece yüzde 60-70 oranında arttı.
Diğer taraftan ticaretin orta direği esnafımızın her geçen gün ümüğü sıkılmaktadır. Hiçbir koruması yoktur. Sokak aralarına kadar giren zincir dükkanlar her meslekten esnafımızı yok oluşa sürüklemektedir. Bir süre sonra bu sürecin faturası milletimize çok ağır olacaktır. Haksız rekabetin en acımasız, vahşi yansıması olan zincir dükkanlar yakın gelecekte esnafımızın da , yerel üreticimizin de yok olmasına sebep olacaktır. Bu durum özellikle, hayata yeni atılan genç nüfus üzerinde ağır bir travma oluşturacak, teşebbüs kabiliyetlerini ve özgüvenlerini dumura uğratacaktır. Büyük fotoğrafa baktığımızda ülkenin ekonomik geleceğine yaygın kalkınmaya ve gelir dağılımındaki dengeye en ağır darbeyi vuracaktır.
Başta gümrükler olmak üzere, birçok düzenleme yerli üretimi korumak ve teşvik içindir. Her sektördeki yerel esnaf ve üreticiyi de tekelleşen zincir dükkânlar baskısından koruyacak makul önlemler, tedbirler alınmalıdır. Halkın pazarı birkaç markaya teslim edilmemelidir.
Sonuç olarak, Milli, güçlü, süratli, yaygın ve dengeli bir ekonomik yapı oluşturulmalıdır” şeklinde konuştu.
“SORUNLAR İKİ YÜZLÜ MÜTTEFİKLERLE ÇÖZÜLEMEZ”
Dış politikada ise bir zamanlar komşularla sıfır sorundan bahsedildiğini dile getiren İriş, “Şimdi her taraf ‘sırf sorun’ oldu. Bu sorunlar İki yüzlü müttefiklerle çözülemez. Bölgemizde huzur ve barış ancak bölge ülkelerinin kendi aralarında yapacakları müzakere ve işbirliği ile çözülebilir. Ne yapıp edip, ABD’nin ve Rusya‘nın bölgeden çıkartılması için çalışılmalıdır. Komşularımızla, birlikte çözüm üretme yollarını aranmalıdır. Bu mümkündür ve olmalıdır.
Sosyal bünyemizdeki tahribatlar; girmeden bir millete tefrika düşman giremez, toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez. Merhum Mehmet Akif’in, kurtuluş savaşı zamanlarında söylediği dizeleri, yüz yıl sonra da anlamını diri tutuyor.
Evet, Genel Başkanımız hemen her konuşmasında birlik beraberlikten bahsetmekte ve özellikle kutuplaşmanın tehlikelerine vurgu yapmaktadır.
Sonuç olarak; Başta insan kaynağımız olmak üzere sahip olduğumuz tüm imkanlar milletimizin huzur ve refah içinde yaşayabilmesi için yeterlidir. Sahip olduğumuz medeniyet değerleri insan haklarının en kamil manada yaşanmasını emretmektedir. Yani ekonomik gücümüzü dolayısıyla refahımızı yükseltmek mümkündür. Yaşadığımız düzeni adil bir düzen haline getirmek mümkündür.
Yaşanabilir bir Türkiye’yi ve yeniden büyük Türkiye’yi Saadet Partisi olarak İnşallah hep birlikte kuracağız. Umutluyuz, azimliyiz, kararlıyız. Zafer inananlarındır ve zafer yakındır” diye konuştu.
“DOĞU BOŞALIYOR, BU TOPRAKLAR NE OLACAK?”
Bir zamanlar İstanbul’un nüfusu 5 milyon iken bir engelleme yaparak vize kart getirmek istediklerini belirten İriş, “İstanbul’a yerleşmesi zor olsun diyenler İstanbul’u 15- 17 milyon hale getirdiler. Yetmiyor bölgeyi 20-25 milyon hale getirecekler. Doğu boşalıyor. Bu topraklar ne olacak? Boş kalan toprakların sonu ne olur? Beton karın doyurur mu? Kars’a, Ardahan’a, Van’a bu bölgelere ne için yatırım yapmıyoruz. Ne için oraları güçlendirmiyoruz. Ne için belli balı yerlere insanları yığıyoruz. Allah göstermesin her zaman konuşulan İstanbul depremi var. Hiç bunlar düşünülmüyor. Geçtiğimiz günlerde 4,5 şiddetinde uyarı geldi. O kadar insanı bir araya getirmenin o kadar insanı üst üste yığmanın bir avuç insanın rant hırsı dünya hırsı doymayan gözünün hırsı için bu kadar insanı buraya yığmanın ne manası var. Akıl alacak bir şey değil bu iç göç neden yaşansın, ne için insanlar doğduğu yerde karnını doyurmasın, ne için her kesimin bulunduğu yerde ekonomi canlandırılmasın ya da yatırım yapılmasın. Tarım olur, ziraat olur, hayvancılık olur, diğer sanayi olur, küçük sanayi olur hâsılı dengeli kalkınma olur. Para vücudun kanı gibidir. Ne kadar düzgün dolaşırsa vücut sağlıklı olur. Düzgün dolaşması demek her istasyonun, her hattın düzgün olması demek. Yani ülkeyi vücuda benzetirsek Türkiye ’nin her yerinde ekonomik canlılık olmalı. Dengeli bir şekilde ekonomi yayılırsa dolaşım dengeli olur. Herkes istifade eder. Tekelleşme olmaz. Kazanan insanın huzuru olur. Huzuru olan insanın zekası daha fazla çalışır. Böylece üretim artar. Bu şekilde birbirini tetikler ve devam eder. Saadet Partisinin söylediklerini diğer partililer bilmiyor değil. Biz onlardan çok akıllı değiliz. Hepsi bizim söylediklerimizi bilir. Ama nefisleri müsaade etmiyor. Bir tek eksik olan gayret ve niyet” dedi.