Türkiye Kent Konseyleri Platformu’nun 27. genel kurulu 16-17 Ekim tarihinde tarihlerinde Edirne Belediyesi Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. İki gün süren genel kurulun sonrasında Bursa Nilüfer Kent Konseyi Genel Sekreteri Emre Karagöz sonuç bildirisini okudu.
Karagöz okuduğu açıklamada iklim krizi sonucu oluşan afetlerde gerek hazırlık aşaması gerekse müdahalede ciddi koordinasyon sorunları olduğuna dikkat çekilerek, kent konseylerinin bu koordinasyon sorunlarında çözüm olabileceği belirtti.
Karagöz, iklim krizinin yıkıcı etkileri artık uzak bir zamanda olmadığını gündelik hayatının içerisinde olduğunu ve bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini belirtilerek “İklim krizinin yıkıcı etkileri artık uzak bir zamanda olmayacağı gündelik hayatımızın içerisinde olduğu ve bir an önce harekete geçilmesi gerektiği belirterek, “Sanayi kirliliği doğru yöntemler ile arıtılmayıp bertaraf edilmeyen atıklar, endüstriyel tarım uygulamaları, ranta dayalı kentleşme politikaları gibi uygulamaların küresel ısınma ve iklim krizinin temelinde yer aldığı vurgulanmıştır. Bu bağlamda Kyoto protokolü, Paris İklim anlaşması gibi uluslararası sözleşmelerin uygulanması için ulusal ve yerel mekanizmaların geliştirilmesi ve küresel ısınmaya yol açan faaliyetlerin kısıtlanması üzerine durulmuştur. İklim krizlerinin sonuçlarını izleneceği bir milli kuraklık merkezinin kurulması konvansiyonel tarım yerine onarıcı tarım uygulamaların yaygınlaştırılması, su kullanımında farkındalık yaratılması. İklim krizi politikalarının üretilmesi ve uygulanmasında merkezi ve yerel yönetim başta olmak üzere tüm paydaşların sürece katılması sağlanmalıdır.” İfadelerine yer verildi. (Haber-Fotoğraf: Alp Togan BOLU)
Karagöz okuduğu açıklamada iklim krizi sonucu oluşan afetlerde gerek hazırlık aşaması gerekse müdahalede ciddi koordinasyon sorunları olduğuna dikkat çekilerek, kent konseylerinin bu koordinasyon sorunlarında çözüm olabileceği belirtti.
Karagöz, iklim krizinin yıkıcı etkileri artık uzak bir zamanda olmadığını gündelik hayatının içerisinde olduğunu ve bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini belirtilerek “İklim krizinin yıkıcı etkileri artık uzak bir zamanda olmayacağı gündelik hayatımızın içerisinde olduğu ve bir an önce harekete geçilmesi gerektiği belirterek, “Sanayi kirliliği doğru yöntemler ile arıtılmayıp bertaraf edilmeyen atıklar, endüstriyel tarım uygulamaları, ranta dayalı kentleşme politikaları gibi uygulamaların küresel ısınma ve iklim krizinin temelinde yer aldığı vurgulanmıştır. Bu bağlamda Kyoto protokolü, Paris İklim anlaşması gibi uluslararası sözleşmelerin uygulanması için ulusal ve yerel mekanizmaların geliştirilmesi ve küresel ısınmaya yol açan faaliyetlerin kısıtlanması üzerine durulmuştur. İklim krizlerinin sonuçlarını izleneceği bir milli kuraklık merkezinin kurulması konvansiyonel tarım yerine onarıcı tarım uygulamaların yaygınlaştırılması, su kullanımında farkındalık yaratılması. İklim krizi politikalarının üretilmesi ve uygulanmasında merkezi ve yerel yönetim başta olmak üzere tüm paydaşların sürece katılması sağlanmalıdır.” İfadelerine yer verildi. (Haber-Fotoğraf: Alp Togan BOLU)