Edirne Gülü’nün yeniden hayata geçirilmesi adına çalışmalar gerçekleştiren Trakya Üniversitesi(TÜ), Gül Hasadı öncesi “Gül ve Gülcülük” başlığı altında panel düzenledi.
Gerçekleştirilen panelde açılış konuşmasını gerçekleştiren TÜ Rektörü Prof.Dr. Erhan Tabakoğlu, “Edirne'de maalesef 4 işgalde biraz hafızamızı kaybettik, biraz kendimizi kaybettik, biraz değerlerimizi kaybettik. Ama üniversitelerin ana vazifesi nedir? İşte kendi kültürünü, kendi değerlerini ortaya çıkartabilmektir. Trakya Üniversitesi bu hazine sandığını araladı, bir baktı orada Edirne Gülü var. Edirne Kırmızısı'ndan sonra Edirne Gülü var. Çok sevgili Ayten Altınbaş Hocam aramızda, bize bu değeri hatırlatan o olmuştu.”dedi.
Trakya Üniversitesi(TÜ) yetiştirdiği Edirne Gülleri’nin hasadı öncesi “Gül ve Gülcülük” konulu panel düzenledi. TÜ Balkan Kongre Merkezi’nde düzenlenen panel de gülün tarhinden edebi eserlere etkisine kadar pek çok konuda çok önemli insanlar konuşma gerçekleştirdi. Prof.Dr. Mustafa Tan’ın yönetiminde gerçekleştirilen panelde, İstanbul Üniversitesi’nden Prof.Dr. Mücahit Kaçar, Medipol Üniversitesi’nden Prof.Dr. Ayten Altıntaş ve Isparta Belediyesi eski Başkan Yardımcısı Fahrettin Gözgün konuşma gerçekleştirdi. Açılışta konuşma gerçekleştiren Tabakoğlu, Edirne’nin tarihi hazinelerinin sonunun gelmediğini, tarihin bakılan her köşesinden bir hazine değerinde kültür çıktığını ifade etti. Tabakoğlu, “Edirne'de maalesef 4 işgalde biraz hafızamızı kaybettik, biraz kendimizi kaybettik, biraz değerlerimizi kaybettik. Ama üniversitelerin ana vazifesi nedir? İşte kendi kültürünü, kendi değerlerini ortaya çıkartabilmektir. Trakya Üniversitesi bu hazine sandığını araladı, bir baktı orada Edirne Gülü var. Edirne Kırmızısı'ndan sonra Edirne Gülü var. Çok sevgili Ayten Altınbaş Hocam aramızda, bize bu değeri hatırlatan o olmuştu. Yaklaşık 5 yıl kadar önce Edirne Gülü var demişti. Biz de bir şeyler yapalım dedik. İşte Osmanlı'nın Tıp Araştırmaları merkezi ne olur, nasıl olur diye. Önce Havsa'ya Edirne Gülü ektik. Sonra da kampüsü izde bir 5 dönüm yere Edirne Gülü ektik. Tabi yavaş büyüyorlar. Ama Havsa'da 3 yıldır kutluyoruz da, şimdi merkeze ektiğimiz güller oldu elhamdülillah. Bu da Mayıs ayında açan, müthiş rahiyası olan dillere destan bu güzel gülün bir tanıtımını yapalım dedik. Bugün de nasip oldu. Peygamber Efendimiz'in kokusu olduğu için, pek çok hastalığın şifası olduğu için, esasen bir ilaç olduğu için ve bizi çok iyi anlatan bir sembol olduğu için gül bereketlidir. Yani onu konuştukça bereketlenir, büyür, çoğalır. İnşallah bereketlensin istiyoruz bu toplantıyla beraber. İlk defa bir gül toplama Şenliği yapacağız. Ve arkasından İkinci Beyazıt Külliyesi'ne geçip, tıbbi aromatik bitki bahçesini açacağız.” dedi.
1200’LÜ YILLARA DAYANAN TARİH
Edirne Gülü’nün tarihin tozlu sayfalarının arasından çıkarma konusunda önemli bir isim olan Üniversitesi’nden Prof.Dr. Ayten Altıntaş, Edirne’de gülcülük ve gül başlığı ile gerçekleştirdiği konuşmasında, Edirne’nin güllerinin çok eski tarihlere kadar dayandığını söyledi.
Altıntaş 1210 yıllarından kalan yazılarda Edirne Gülü’nden bahsedildiğine dikkat çeken Altıntaş,”Biz burada, Ratıp Kazancıgil Hoca'yla, Edirne'nin Tıp tarihini çalışırken, Edirne gülüyle ilgili çok önemli şeyler bulmaya başladık. Ve ben bunu her Edirne'ye geldiğimde dile getirdi, Ayhan Hoca arkadaşımız sağ olsun, bir gazetecilki zekasıyla, lütfen şimdi bunları yazın dedi. 2003 yılında Edirne'de Gülcülük ve Edirne Gürcülük'ü yazdım. Ondan sonra da yazdım. Edirne'de Gülcülük var mıydı? Gül var mıydı? diye. Ve biz bu çalışmalarda birçok bilgilere sahip olduk. Ve bu bilgiler bize Edirne'de Gülcülük olduğunu, çok önemli gül yetiştirildiği bilgisine götürüyordu. . Aslında çok daha eskide, 1210'larda Haçlı Seferleri sırasında Edirne'deki güllerden bahseden yazılar var. Ama bizim için önemli olan Osmanlı tarihçilerinin satır satır Edirne'deki gülcülükle ilgili bilgileri vermesi. 1635'li yılda meşhur Abdurrahman Hıbri Bey, Edirne'de yoksul bir şehirdir. Ama çok güzel fazla ürünü yoktur. Ama Edirne bahçelerinden bahar mevsimi armağan olarak bir gül suyu elde edilir ki, kokusunun güzelliğini miske benzer. Kazım Çelebi, Edirne'deki o güzel bahçelerden gül bahçelerinin pek çok olduğundan ve Edirne'nin başlayacak malı gül suyundan bahseder. Evliya Çelebi'in Edirne'ye 20 sayfa ayırmıştır meşhur eserinde. Ve burada uzun uzun Edirne'nin gül bahçelerinden bahseder. Ve o gül kokulu çiçek bahçelerinden bahseder 640 yılına. Ve gülün gül kokusundan bahseder. Ve diyor ki yok ki, Edirne bahçelerinin güzelliğinin Alman ve Macar kralının bahçesi hariç dünyada hiçbir benzeri yok. Müthiş güzel. Gül suyu hiçbir mekanda bu kadar güzel değil. Edirne'li hatunlar, bu güzel kokulu gül sularını İstanbul'a götürürler. Ve orada gül suyunu satan, bu güzel gül suyunu satan sadece Edirneli hatun kadınlardır.” Sözleri ile Edirne Gülü’ne dair açıklamalarda bulundu.
320 MHZ ENERJİ
Gülün enerjisinin doğada hiçbir yerde bulunmadığına değinen Altıntaş, “Gül ilaç, güzellik malzemesi, parfüm malzemesi evet ama enerjisinden mutlaka bahsetmemiş lazım. 1900'lerin sonunda iki büyük araştırmayla. Enerjiler ölçülmeye başlandı. Gül enerjisi 320 MHZ. Bundan sonraki bir tıbbi bitkinim enerjisi 175 MHZ. Gülün enerjisi inanılmaz. Bugünün ve geçmişin en önemli fizikçisi Nikola Tesla, çok net olarak söylemiştir. Bir Amerikan gazeteciye verdiği röportajda gülün kokusu ve Fuzuli'de söylüyor 500 yıl önce. Diyor ki, eğer herhangi bir derde deva istiyorsan gül bahçesine git, o gülün bir tek tanesi de şifadır diyor Fuzuli. Gül ciddiye alınmalı. Edirne gülde kalmalı."dedi
Yapılan panelin ardından Edirne Valisi Yunus Sezer, konuşmacılara hediye takdim etti. (Haber: Mehmet Efecan HIDIROĞLU)