Edirne’nin can damarlarından biri olan Tunca Nehri, uzun süredir etkisini gösteren kuraklık nedeniyle alarm veriyor. Su seviyesinin ciddi oranda düşmesiyle nehrin debisi dip seviyelere gerilerken, akış neredeyse tamamen durdu.
Tunca Nehri’nde geçtiğimiz mayısta saniyede 10 metreküp olarak ölçülen debi, yağış eksikliği ve artan buharlaşma nedeniyle şu an 5 metreküp/saniyeye kadar gerilemiş durumda. Nehir yatağında suyun çekilmesiyle birlikte küçük adacıklar oluştu. Plastik atıklar, cam şişeler, araba lastikleri ve diğer çöpler gün yüzüne çıktı.
Trakya Üniversitesi Doğal Afet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Musa Uludağ, bölgedeki kuraklık sürecini değerlendirdi. Kuraklığı üç ana başlık altında incelediklerini belirten Uludağ, Trakya’nın şu anda en tehlikeli süreçlerden biri olan “fizyolojik kuraklık” evresine girdiğine dikkat çekti. Bu durumun sadece yağış eksikliğiyle değil, aynı zamanda yeraltı ve yüzey sularındaki ciddi azalma ile ilgili olduğunu vurguladı.
Uzmanlar, kuraklığın Trakya için artık geçici bir doğa olayı olmaktan çıktığını, bölgenin geleceğini tehdit eden kalıcı bir sorun haline geldiğini ifade ediyor. Tarımsal üretimin yanı sıra içme suyu kaynakları da tehdit altında.
İklimin kısa süreli bir olay olmadığını söyleyen Trakya Üniversitesi Doğal Afet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Musa Uludağ, "Biz iklimle ilgili şeyleri genellikle 1 sene kurak geçtiği zaman gündeme getiriyoruz ama iklim uzun periyotlu, uzun soluklu ve buna göre toplumun, hükümetlerin, halkın planlama ve uygulama yapması gerekiyor. Kuraklık önemli bir faktör. Kuraklığın en önemli özelliği sadece sonucu kuraklıkla kalmaması. Çünkü hem ekonomik hem sosyal, hem toplumsal olarak birçok konuda etkisi var. Ekonomiyi etkiliyor, tarımı etkiliyor, beslenme zincirini etkiliyor" dedi.
Kuraklığın birçok tanımı olduğunu ve genellikle 3 kategoride değerlendirdiklerini belirten Doç. Dr. Uludağ, bunları meteorolojik kuraklık, tarımsal kuraklık ve fizyolojik kuraklık olduğunu söyledi.
Meteorolojik kuraklığın yıl içerisindeki yağışların dengesizliği veya azlığı ile ortaya çıktığına değinen Doç. Dr. Uludağ, bunun geçici bir durum olduğunu aktardı.
Diğer önemli bir faktörün ise tarımsal kuraklık olduğunu söyleyen Doç. Dr. Uludağ,"Bu da toprak neminin yetersizliği ile ilişkili. Özellikle tarla tarımının veya hububat tarımının ziraat süresince bitkinin su ihtiyacı olduğu dönemlerde yağışın olmaması ciddi sorunları beraberinde getiriyor" dedi.
Diğer bir kuraklık türünün ise fizyolojik kuraklık olduğunu ifade eden Doç. Dr. Uludağ,"Özellikle yeraltı sularının ve yüzey sularının debilerinin çok düştüğü miktarın gelir gider dengesinin bozulduğu süreçte karşımıza çıkar ki bu 1 veya birkaç yıllık yağış artışı ile düzelebilecek bir olay değil. Dolayısıyla günümüzde artık Türkiye'nin birçok bölgesinde ve özellikle de Trakya'da fizyolojik kuraklık sürecine girmiş bulunmaktayız. Burada yeraltı sularının plansız kullanımı, gelir-gider dengesinin düşünülmemesi, akarsular üzerinde özellikle Meriç, Tunca ve Arda gibi akarsuların sınırı aşan sular olması. Bulgaristan'da bunlarla ilgili su yönetiminin planlamalarında Türkiye düşünülerek değil, Bulgaristan düşünülerek projeler üretilmesi ciddi sorunları beraberinde getiriyor. Dolayısıyla olay çok boyutlu" şeklinde açıklamada bulundu.
Trakya'da gittikçe sulamalı tarımın arttığına dikkat çeken Doç. Dr. Uludağ, "Sulamalı tarımın artmasıyla birlikte özellikle barajlar ve akarsulara talep ve baskı da artıyor. Barajları biz başka bir şey için kullanıyoruz özellikle sulama amaçlı da kullanıyoruz. Bugün Edirne Belediyesi'nin su ihtiyacını karşıladığı Süloğlu ve Kayalıköy Barajı'nın debisi çok ciddi riskler ve sinyaller veriyor. Bu sabah gelirken verilere baktım. Kayalıköy Barajının yüzde 11'lere kadar düştüğünü gösteriyor. Bu çok büyük bir risk. Buradan hem sulama hem içme suyu kullanacağımızı düşündüğümüz takdirde Trakya'yı özellikle Edirne'yi ciddi bir problem bekliyor diyebiliriz" ifadelerine yer verdi.
Türkiye'nin su kıtlığı çeken bir ülke olduğunun altını çizen Doç. Dr. Uludağ, "Bizde en önemli sıkıntılardan birisi çeltik üretimi. Yoğun su isteyen bir üretim. Onun dışında mısır ve diğer tarım alanları da yoğun su üretiyor. Biz bunu minimum su kullanıp maksimum verim alacak projelere getirmemiz gerekiyor. Su kıtlığı çeken bir ülkeyiz. Suyumuz gerçekten istatistiksel olarak da yeterli değil. Bir su zengini ülkesi değiliz. Buna göre tarımımızı, kullanım sularımızı, yönetimimizi planlamak durumunda ve zorundayız" diyerek su tasarrufunun önemine dikkat çekti.
Tunca Nehri'nin dip olmasının sürpriz olmadığını belirten Doç. Dr. Uludağ, bu duruma hazırlıklı olmak gerektiğini, özellikle toplumun bilinçlenmesi ve yerel yönetimlerle kamunun bununla ilgili uzun soluklu projeler üretmesi gerektiğinin altını çizdi.
Edirne'nin Karaağaç Mahallesi'nde yaşayan Vatandaşlardan Hanife Ateş, esliden su basan ve taşkın olan Tunca Nehri'nin bu yıl yaşanan kuraklık nedeniyle bataklığa döndüğünü belirtti. Nehirde temizlik yapılmadığı için kötü koku oluştuğunu ve çöplerin de görüntü kirliliğine sebep olduğunu söyleyen Ateş, "Meriç güzel onu görünce içimiz açılıyor. İnşallah burası da öyle olur ama kuraklık çok fena onun için sulamalarda da daha çok damlamaya geçtiler. Eskiden salma sulanırdı şimdi onlar yok. Çok üzülüyoruz. Yürüyüş yapayım dedim buradan geçerken içim acıyor" dedi.
Artık sular bittiğini ve kuraklığın başladığını belirten Edirneli vatandaşlardan Çetin Öztürk,"Tunca Nehri nehirlikten çıktı. Dere, dere de desek zor. Öyle küçük akarsu gibi bir şey oldu. Daha önceki yıllarda buralarda taşkınlar oluyordu.Bulunduğumuz bölgeye kayıklarla gidilip geliniyordu. Fakat artık sular bitti, kuraklık başladı. Allah çiftçilere yardım etsin. Gerekli önlemlerimizi alalım" dedi.
Kuraklıktan ve susuzluktan dolayı çok büyük sıkıntılar yaşandığını söyleyen Edirneli vatandaşlardan Hatice Buğday, "Biz kendimiz de çiftçilikle uğraşan insanlarız. Verimlerimiz çok kötü. Susuzluktan dolayı yeterli verim alamıyoruz. Tunca Nehri de berbat durumda bir önlem bir çare bulmak gerekiyor. Daha önce hiç böyle görmedim su diplere varmış durumda" dedi.
Bu yıl kuraklığın erken etkisini göstermeye başladığını belirten Vatandaşlardan İnanç Dağ, suyun lüzumsuz yere kullanılmaması ve suları harcarken dikkatli olunması gerektiğini söyledi.
Nehre çöp atanlara da çağrıda bulunan Dağ, "Buraya gelip yiyip içip çöpleri de nehre atıyorlar onlar da duyarlı olmaları lazım. Çevreyi kollamaları lazım" dedi.(Haber: Gülşah AK)