Vatan Partisi Edirne İl Başkanı Hasan ATEŞ yayımladığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi;
“ABD BaşkanıJoe Biden’ın açıklaması, Türkiye’ye ve Asya’ya karşı hücum borusudur. ABD Başkanı, 1915 olaylarıyla ilgili bir ‘insan hakları’ çıkışı yapmıyor. Olay, bir tarih tartışması çerçevesinde değerlendirilemez. Biden öncelikle Türkiye’ye ve Rusya ve Çin’in de içinde bulunduğu Asya’ya yönelik yoğun tehditlerini eyleme geçirmek için işaret fişeğini yakmıştır.
Türkiye’yi kuşatan ABD üsleri ve silah yığınağıyla birlikte değerlendiğimiz zaman, Biden’in hücum borusunun boyutları hakkında gerçekçi saptamalarda bulunabiliriz. Bugün ABD, Karadeniz’de Gürcistan, Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan’daki askerî üsleriyle, Ege ve Doğu Akdeniz’de Dedeağaç, Kavala, Selanik, Larissa, Stefanoviç’den Girit’e kadar Yunanistan’daki üsleriyle, Güney Kıbrıs Rum kesimindeki askerî yığınağıyla ve Suriye ile Irak’ın kuzeyindeki üsleriyle namlularını Türkiye’ye ve bütün Asya’ya yöneltmiş bulunuyor.
Ermeni Soykırımı yalanları ve Biden’ın açıklamaları işte bu harita içinde değerlendirilmelidir. Açıkça görüldüğü üzere ABD, Asya’yı hedef alan stratejisini Türkiye’den başlatmayı planlamaktadır. Rusya, Libya, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Çin de bu tehditle karşı karşıyadır. Türkiye’nin dört cephesine yığılan ABD silahlarının küresel anlamı budur. Biden bütün Batı Asya ve Asya’ya karşı hücum borusu öttürmektedir.
2014 baharında Vatan Partisi’nin Silivri duvarlarını yıkmasından bu yana Türkiye’nin ABD’nin üzerimize sürdüğü piyonlara karşı silahlı başarıları, PKK’nın hendeklere gömülmesi, FETÖ Gladyosunun ezilmesi, ABD-İsrail Koridorunun yarılması, İkinci İsrail planının bozulması, Karabağ’ın işgalden kurtarılması, ABD’nin yenilgisini gösteren son örneklerdir. Türkiye, Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan cephede, Rusya, Azerbaycan, İran, Irak, Suriye ve Libya ile iş birliği yaparak ABD’nin baskı ve tehditlerini bozguna uğratmıştır.
Türkiye’ye yönelik emperyalist saldırı aracı olan Ermeni Soykırımı yalanlarını, AİHM’de görülen Perinçek-İsviçre ve Ali Mercan-İsviçre davalarında alınan kararlarla hukuk düzleminde bitirdik. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in önderliğinde yürütülen on yıllık mücadele sonucunda AİHM, 1915 olaylarının Yahudi soykırımıyla aynı sınıflama içinde bulunmadığını karara bağlamış ve uluslararası yargıda içtihat oluşturmuştur. AİHM bu içtihadını daha sonraki çeşitli soykırım iddialı davalarda yinelemektedir. AİHM içtihadına göre, Mahkeme kararı yoksa, soykırım yoktur. Hiçbir devlet başkanının, parlamentonun veya belediyenin soykırıma hükmetme yetkisi yoktur.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği de yaptığı açıklamada, Doğu Perinçek’in tezlerini kabul ederek, Biden’a okkalı bir tokat indirmiştir. BM Genel Sekreteri Sözcüsü, Biden’in Ermeni soykırımını tanıması kararına ilişkin bir soru üzerine, ‘yargı hükmü olmadan soykırım saptamasında bulunulamayacağını’ dünya kamuoyuna açıklamıştır. Ne yazık ki, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine kavrattığımız AİHM kararını Türkiye yönetimine kavratamadık. Türkiye yönetimi, kazandığımız mevziye girmiyor ve ABD’yi yatıştırmak için çareler bulmaya çalışıyor. ABD’nin yöneticilerimize yönelttiği kişisel tehditler, Türkiye’ye yönelttiği tehditlerin önünde görülüyor.Vatan Partisi olarak Türkiye Hükümetine çağrıda bulunuyoruz Biden’ın hücum borusuna lafla değileylemle yanıt verelim. Bu doğrultuda önerilerimiz şunlardır;
İncirlik Üssü ve Kürecik Üssü derhal Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tam kontrolüne alınmalıdır. ABD askerleri 15 gün içerisinde ülkelerine gönderilmelidir.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Kırım ve Abhazya’nın tanınması için Rusya, İran ve Azerbaycan ile diplomatik temaslar başlatılmalıdır. CumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet BaşkanıVladimir Putin’in Altılı Platform önerisine KKTC ve Abhazya da dahil edilmelidir.PKK’yı sınır ötesinde bitirmek için, Suriye Arap Cumhuriyeti ile askerî iş birliği dahil her konuda eylem için derhal harekete geçilmelidir.HDP derhal kapatılmalıdır. Anayasa Mahkemesi, PKK’nın kolu ve bacağı olan örgüte karşı yargı sürecini uzatmamalı, Türkiye’nin karşılaştığı tehditlere uygun olarak hızla karar almalıdır.” (Haber Merkezi)
“ABD BaşkanıJoe Biden’ın açıklaması, Türkiye’ye ve Asya’ya karşı hücum borusudur. ABD Başkanı, 1915 olaylarıyla ilgili bir ‘insan hakları’ çıkışı yapmıyor. Olay, bir tarih tartışması çerçevesinde değerlendirilemez. Biden öncelikle Türkiye’ye ve Rusya ve Çin’in de içinde bulunduğu Asya’ya yönelik yoğun tehditlerini eyleme geçirmek için işaret fişeğini yakmıştır.
Türkiye’yi kuşatan ABD üsleri ve silah yığınağıyla birlikte değerlendiğimiz zaman, Biden’in hücum borusunun boyutları hakkında gerçekçi saptamalarda bulunabiliriz. Bugün ABD, Karadeniz’de Gürcistan, Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan’daki askerî üsleriyle, Ege ve Doğu Akdeniz’de Dedeağaç, Kavala, Selanik, Larissa, Stefanoviç’den Girit’e kadar Yunanistan’daki üsleriyle, Güney Kıbrıs Rum kesimindeki askerî yığınağıyla ve Suriye ile Irak’ın kuzeyindeki üsleriyle namlularını Türkiye’ye ve bütün Asya’ya yöneltmiş bulunuyor.
Ermeni Soykırımı yalanları ve Biden’ın açıklamaları işte bu harita içinde değerlendirilmelidir. Açıkça görüldüğü üzere ABD, Asya’yı hedef alan stratejisini Türkiye’den başlatmayı planlamaktadır. Rusya, Libya, Suriye, Irak, İran, Azerbaycan, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Çin de bu tehditle karşı karşıyadır. Türkiye’nin dört cephesine yığılan ABD silahlarının küresel anlamı budur. Biden bütün Batı Asya ve Asya’ya karşı hücum borusu öttürmektedir.
2014 baharında Vatan Partisi’nin Silivri duvarlarını yıkmasından bu yana Türkiye’nin ABD’nin üzerimize sürdüğü piyonlara karşı silahlı başarıları, PKK’nın hendeklere gömülmesi, FETÖ Gladyosunun ezilmesi, ABD-İsrail Koridorunun yarılması, İkinci İsrail planının bozulması, Karabağ’ın işgalden kurtarılması, ABD’nin yenilgisini gösteren son örneklerdir. Türkiye, Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan cephede, Rusya, Azerbaycan, İran, Irak, Suriye ve Libya ile iş birliği yaparak ABD’nin baskı ve tehditlerini bozguna uğratmıştır.
Türkiye’ye yönelik emperyalist saldırı aracı olan Ermeni Soykırımı yalanlarını, AİHM’de görülen Perinçek-İsviçre ve Ali Mercan-İsviçre davalarında alınan kararlarla hukuk düzleminde bitirdik. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in önderliğinde yürütülen on yıllık mücadele sonucunda AİHM, 1915 olaylarının Yahudi soykırımıyla aynı sınıflama içinde bulunmadığını karara bağlamış ve uluslararası yargıda içtihat oluşturmuştur. AİHM bu içtihadını daha sonraki çeşitli soykırım iddialı davalarda yinelemektedir. AİHM içtihadına göre, Mahkeme kararı yoksa, soykırım yoktur. Hiçbir devlet başkanının, parlamentonun veya belediyenin soykırıma hükmetme yetkisi yoktur.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği de yaptığı açıklamada, Doğu Perinçek’in tezlerini kabul ederek, Biden’a okkalı bir tokat indirmiştir. BM Genel Sekreteri Sözcüsü, Biden’in Ermeni soykırımını tanıması kararına ilişkin bir soru üzerine, ‘yargı hükmü olmadan soykırım saptamasında bulunulamayacağını’ dünya kamuoyuna açıklamıştır. Ne yazık ki, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine kavrattığımız AİHM kararını Türkiye yönetimine kavratamadık. Türkiye yönetimi, kazandığımız mevziye girmiyor ve ABD’yi yatıştırmak için çareler bulmaya çalışıyor. ABD’nin yöneticilerimize yönelttiği kişisel tehditler, Türkiye’ye yönelttiği tehditlerin önünde görülüyor.Vatan Partisi olarak Türkiye Hükümetine çağrıda bulunuyoruz Biden’ın hücum borusuna lafla değileylemle yanıt verelim. Bu doğrultuda önerilerimiz şunlardır;
İncirlik Üssü ve Kürecik Üssü derhal Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tam kontrolüne alınmalıdır. ABD askerleri 15 gün içerisinde ülkelerine gönderilmelidir.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Kırım ve Abhazya’nın tanınması için Rusya, İran ve Azerbaycan ile diplomatik temaslar başlatılmalıdır. CumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet BaşkanıVladimir Putin’in Altılı Platform önerisine KKTC ve Abhazya da dahil edilmelidir.PKK’yı sınır ötesinde bitirmek için, Suriye Arap Cumhuriyeti ile askerî iş birliği dahil her konuda eylem için derhal harekete geçilmelidir.HDP derhal kapatılmalıdır. Anayasa Mahkemesi, PKK’nın kolu ve bacağı olan örgüte karşı yargı sürecini uzatmamalı, Türkiye’nin karşılaştığı tehditlere uygun olarak hızla karar almalıdır.” (Haber Merkezi)