KESK Edirne Şubeler Platformu 2 Aralık tarihinde yapacakları İstanbul Mitingine Çağrı için Basın toplantısı gerçekleştirdi. KESK Edirne Şubeler Platformu adına basın metnini KESK MYK Üyesi Zeynep Korkmaz okudu. Korkmaz yapılan bütçenin halktan, emekten yana bir bütçe olması gerektiğini ifade etti.
KESK MYK Üyesi Zeynep Korkmaz, “Emekten Yana, Demokratik Halk Bütçesi İstiyoruz!” diyerek, mevcut iktidarın ülkenin gündemini değiştirmek için elinden geleni yaptığını, Bir gün anayasa değişikliği tartışmaları, Ertesi gün 50+1 tartışmaları ile uyandıklarını söyledi.
KESK Edirne Şubeler Platformu’nda düzenlenen basın toplantısına TÜMBELSEN MYK üyesi Zeynep Sarıkaya, Eğitim-SEN MYK üyesi Ahmet Karagöz, Haber-SEN MYK üyesi Gülserin Gündoğdu, Tarım Orkam Sen Genel Başkanı Serap Baysal katıldı.
“BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ”
Korkmaz, “Saldırı dalgası bugün Orta Vadeli Program, Kalkınma Planı ve bütçe kanun teklifinden oluşan Bermuda Şeytan Üçgeni ile sürüyor” diyerek, “Bu Bermuda Şeytan Üçgeni ile ücretlerimizi-maaşlarımızı gerçekleşen enflasyona göre değil, hedeflenen enflasyona göre artırmayı, böylece enflasyon farkı ödemesini kaldırmayı hedefliyorlar. Emekli olma yaşını yükseltmek, emekli aylıklarını daha da düşürmek istiyorlar. Sosyal harcamalara, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu hizmetlerine yapılan harcamaları daha da kısmayı, özelleştirmeleri tüm hızlıya sürdürmeyi hedefliyorlar. ‘Vergi reformu’ adı altında çalışanlara ve halka daha çok vergi, ‘esnek çalışma’ adı altında daha çok sömürü dayatmak, kıdem tazminatını ortadan kaldırılmak istiyorlar. Kısacası eski dedikleri modelde cebimize giren, ücretlerimizi buharlaştıran el yeni dedikleri ekonomik modelde bugün boğazımıza sarılmaya çalışıyor. iktidarın suni gündem yaratma çabalarına ve çizdiği pembe tablolara rağmen emeği ile geçim mücadelesi veren herkesin temel gündemi artan yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik olmaya devam ediyor.
Çünkü, İşsizlik kronik hale geldi. İşsizlerin sayısı 9 milyona yaklaştı. Neredeyse her evde bir işsiz var. İşsizlik en çok kadınları ve gençleri vuruyor. Her 5 gençten biri, her 3 kadından biri işsiz. Şanslı olup, çalışacak bir işi olanlardan ise açlık sınırı altındaki bir asgari ücrete kölece çalışması bekleniyor. Çalışan her iki kişiden biri asgari ücret alıyor. Diğerinin ücreti-maaşı ise asgari ücrete her yıl daha fazla yaklaşıyor. Açlık sınırı 16 bin TL’ye, yoksulluk sınırı 49 bin TL’ye dayandı. 85 milyonluk nüfusun 80 milyonu yoksulluk sınırı, 50 milyonu açlık sınırı altında bir yaşam savaşı veriyor. Ülkeyi OECD ülkeleri içinde resmi enflasyonu en yüksek ülke durumuna getirdiler. Tüm dünyada gıda enflasyonu düşerken bizde artmaya devam ediyor. OECD ortalaması yüzde 8 iken biz yüzde 72 ile bunun tam 9 katı gıda enflasyonu yaşıyoruz. Çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ise TÜİK enflasyonunu katlıyor. Öyle ki bir bardak çay 10 TL, bir simit 10 TL. Dört kişilik bir aile üç öğün kişi başına bir çay bir simit tüketse bile aylık 7 bin 200 TL ediyor. Buna rağmen ülkede milyonlarca emekli 7 bin 500 TL’ye, çalışanların yarısı ise 11 bin 402 TL’lik asgari ücrete mahkûm edilmiş durumda. 4 kişilik bir ailede tüm fertler asgari ücretle çalışsa bile yoksulluk sınırına ulaşamıyor. Ortalama kamu emekçisi maaşı ise bugün net 8.077 TL olan, “ilave seyyanen ödenek” oyununa rağmen ancak yoksulluk sınırının yarısına ulaşıyor. En düşük ev kirası bile asgari ücreti aşıyor. Dolayısıyla aldığımız ücretle-maaşla ayın sonunu getiremiyoruz. En temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için borçlanıyoruz. Bu yüzden halkın kredi kartı borçları geçen yıla göre iki buçuk kat arttı. Bugün her 100 kişiden 12'si borcunu ödeyemediği için yasal takipte.” dedi.
“DOĞALGAZ, ELEKTRİK FATURASI KÂBUSUMUZ YENİDEN BAŞLADI”
Korkmaz, “İşte bu ağır koşullarda, kışın kapıya dayandığı, doğalgaz, elektrik faturası kâbusumuz yeniden başladığı bugünlerde hepimizin geleceğini yakından ilgilendiren bütçe görüşmeleri yaklaşık 1 aydır devam ediyor.
Bütçe Görüşmeleri TBMM’de 26 Ekim tarihinden itibaren komisyon çalışmaları ile başladı. Bütçe kanun teklifinin TBMM Genel Kurul aşaması ise 11 Aralık’ta başlayıp 22 Aralık ‘ta sona erecek.
Konuşmama başlarken ülkede tüm emekçi kesimlerin, dar gelirli halkın içine itildiği derin yoksulluk tablosunu özetlemeye çalıştım.
Ne yazık ki mevcut iktidar bu tabloya rağmen halkın %99’u yerine faizden, ranttan, hazine garantilerinden beslenen %1’lik mutlu azınlığın çıkarlarını temel almaya devam ediyor.
Alın teri ile yaşam savaşı veren tüm kesimlerin, yoksullaştırılmış halkın elinde kalan son haklara da göz koyan bir saldırı dalgası ile karşı karşıyayız. Bu saldırı dalgası için seçimden hemen sonra düğmeye bastılar. Daha bir yıl önce edilen ''Bu kardeşiniz bu görevde olduğu sürece, faiz her geçen gün, her geçen hafta, her geçen ay inmeye devam edecek” sözlerini seçimleri kazanır kazanmaz unuttular. Nas söylemini rafa kaldırdılar. KDV’yi ÖTV’yi, harçları, tüm kredilerin faiz oranlarını fahiş oranlarda arttırdılar. Motorlu Taşıtlar Vergisini (MTV) iki kez aldılar. Ardından 1 Trilyon 120 milyarlık ek bütçenin de tüm yükünü vergilerle yine bize yıktılar. “Enflasyonu düşürmek için tüketimi kısmamız, tasarrufu arttırmamız şart” dediler. Ama ne uçaklarından, makam arabalarından ne de lüks saray harcamalarından, üç dört yerden aldıkları maaşlarından vazgeçmediler. Ama okul öncesi eğitimdeki yüzbinlerce öğrencinin 1 öğün ücretsiz yemeğini bile kestiler.” diye konuştu.
“VERGİLER NEREYE, KİMLERE HARCANACAK?”
Kısacası halk, çalışanlar vergi yükü altında ezilirken koca koca holdingler, şirketler, firmalar çalıştırdıkları asgari ücretli kadar dahi vergi ödemeyeceğini belirten Korkmaz, “Peki büyük bölümü bize yıkılan bu vergiler nereye, kimlere harcanacak?
Toplanacak her 100 TL verginin, 17 TL’si iktidarın yurt dışından ve içinden aldığı borçların sadece faiz ödemesine, 16 TL’si savunma ve güvenlik harcamalarına, 5 TL’si “teşvik” olarak büyük patronlara, sermayeye, 3 TL’si hizmet alsak da almasak da müşteri garantili şehir hastanelerine, yol, köprü, havaalanı, tünel inşaatı müteahhitlerine gidecek. 2006 yılında yüzde 40 olan genel kamu hizmetlerine ayrılan pay ise bu bütçede yüzde 29’a indiriliyor. Üstelik eğitime ayrılan bütçenin bir bölümü CEDES gibi projelerle tarikatlara, cemaatlere, hısım akraba çevresinin kurduğu vakıflara, Diyanete aktarılacak. Sağlığa ayrılan bütçenin 84 Milyar TL’si yani günlük 229 milyonu hasta garantisi verilen şehir hastanelerine gidecek.” Şeklinde konuştu. (Haber: Gülşah AK)