Haber: Hatice ÖZSOY
Depreminin üzerinden 20 yıl geçtiğini belirten Demir, yaşanan olayları Türk halkının çok çabuk unuttuğunu belirtti. Depremin yaşandığı günden bu güne hükümet tarafından hiçbir tedbir alınmadığını söyleyen Demir, “Para ve rant uğruna yıkılması gereken yüz binlerce yapı yasal hale getirilmiştir. Bunların çoğu plan projesi olmayan ruhsat alınmadan yapılan İmar Kanunu’na ve yönetmeliklerine aykırı yapılardır” diyerek imar barışıyla yapı ruhsatı alınan yerlerin olası depremde yıkılma tehlikesinin olduğunu söyledi.
Demir, “O günün hükümeti ve başta Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın ve Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş dönemin en başarılı bakanı seçildiler. Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın maddi zararları sararken Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş yaralıların tedavisini yapmış, bir hastalığa meydan vermeden Hızır gibi herkese ulaşmıştır. Ne yazık ki yaşananları tez unutuyoruz. O günden bu güne hiç bir tedbir alınmadığı gibi çıkarılan İmar Barışı Kanunu buna en iyi örnektir. Para ve rant uğruna yıkılması gereken yüz binlerce yapı yasal hale getirilmiştir. Bunların çoğu plan projesi olmayan ruhsat alınmadan yapılan İmar Kanunu’na ve yönetmeliklerine aykırı yapılardır. Birçoğu mevcut binaların üstüne yapılan kaçak katlardır. Olası depremde yıkılması muhtemel olan bu yapılar mal sahibinin beyanı ile ruhsatlandırılmakta ve iskan edilebilir raporu verilmektedir. Bu binalar olası İstanbul depreminde yıkıldığında bunların sorumluları bu yasayı çıkaranlarla beraber beyan eden mal sahipleri olacaktır. Bir diğer önemli konuda 20 yılı aşkın süredir kentsel dönüşümü gerçekleştirecek yönetmelik ve uygulamaları yapmayan ülkeyi ve şehirleri yöneten idarecilerdir. İnsanlar hala depremde hasar görmüş ve ömrünü doldurmuş binalarda yaşamaya mahkûm edilmektedirler” dedi.
“OLASI DEPREMLERE BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE HAZIRLANILMALI”
Depremlerde ortaya çıkan kayıpların kader olmadığını belirten Demir, olası bir depreme karşı Türkiye’nin bilinçli bir şekilde hazırlanması gerektiğini dile getirdi.
Demir, “20 yıl önce İstanbul’un nüfusu 10 milyon bile değildi, şimdi 16 milyon. Marmara Bölgesi ise 25 milyon. Peki, İstanbul’da kaç ambulans var biliyor musunuz? Toplam hastane yatak sayısını? Depremle ortaya çıkan kayıplar kaderimiz değildir. Bilimsel çalışmalar sonucu alınacak önlemler ile zararlar en aza indirilebilir. Gelecek olası depremlere bu bilinçle hazırlanılmalıdır. Bütün bunlar göstermektedir ki; biz hala yaşamış olduğumuz 17 Ağustos 1999 depreminden gereken dersi almamışız. İnşallah en yakın zamanda gerekli olan çalışmalar yapılır. Tüm bu duygularla Marmara depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, Rabbim necip milletimize bir daha böyle bir acı yaşatmasın. Deprem değil ihmal öldürür” diye konuştu.
Depreminin üzerinden 20 yıl geçtiğini belirten Demir, yaşanan olayları Türk halkının çok çabuk unuttuğunu belirtti. Depremin yaşandığı günden bu güne hükümet tarafından hiçbir tedbir alınmadığını söyleyen Demir, “Para ve rant uğruna yıkılması gereken yüz binlerce yapı yasal hale getirilmiştir. Bunların çoğu plan projesi olmayan ruhsat alınmadan yapılan İmar Kanunu’na ve yönetmeliklerine aykırı yapılardır” diyerek imar barışıyla yapı ruhsatı alınan yerlerin olası depremde yıkılma tehlikesinin olduğunu söyledi.
Demir, “O günün hükümeti ve başta Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın ve Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş dönemin en başarılı bakanı seçildiler. Bayındırlık ve İskân Bakanı Sayın Koray Aydın maddi zararları sararken Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş yaralıların tedavisini yapmış, bir hastalığa meydan vermeden Hızır gibi herkese ulaşmıştır. Ne yazık ki yaşananları tez unutuyoruz. O günden bu güne hiç bir tedbir alınmadığı gibi çıkarılan İmar Barışı Kanunu buna en iyi örnektir. Para ve rant uğruna yıkılması gereken yüz binlerce yapı yasal hale getirilmiştir. Bunların çoğu plan projesi olmayan ruhsat alınmadan yapılan İmar Kanunu’na ve yönetmeliklerine aykırı yapılardır. Birçoğu mevcut binaların üstüne yapılan kaçak katlardır. Olası depremde yıkılması muhtemel olan bu yapılar mal sahibinin beyanı ile ruhsatlandırılmakta ve iskan edilebilir raporu verilmektedir. Bu binalar olası İstanbul depreminde yıkıldığında bunların sorumluları bu yasayı çıkaranlarla beraber beyan eden mal sahipleri olacaktır. Bir diğer önemli konuda 20 yılı aşkın süredir kentsel dönüşümü gerçekleştirecek yönetmelik ve uygulamaları yapmayan ülkeyi ve şehirleri yöneten idarecilerdir. İnsanlar hala depremde hasar görmüş ve ömrünü doldurmuş binalarda yaşamaya mahkûm edilmektedirler” dedi.
“OLASI DEPREMLERE BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE HAZIRLANILMALI”
Depremlerde ortaya çıkan kayıpların kader olmadığını belirten Demir, olası bir depreme karşı Türkiye’nin bilinçli bir şekilde hazırlanması gerektiğini dile getirdi.
Demir, “20 yıl önce İstanbul’un nüfusu 10 milyon bile değildi, şimdi 16 milyon. Marmara Bölgesi ise 25 milyon. Peki, İstanbul’da kaç ambulans var biliyor musunuz? Toplam hastane yatak sayısını? Depremle ortaya çıkan kayıplar kaderimiz değildir. Bilimsel çalışmalar sonucu alınacak önlemler ile zararlar en aza indirilebilir. Gelecek olası depremlere bu bilinçle hazırlanılmalıdır. Bütün bunlar göstermektedir ki; biz hala yaşamış olduğumuz 17 Ağustos 1999 depreminden gereken dersi almamışız. İnşallah en yakın zamanda gerekli olan çalışmalar yapılır. Tüm bu duygularla Marmara depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, Rabbim necip milletimize bir daha böyle bir acı yaşatmasın. Deprem değil ihmal öldürür” diye konuştu.