Haber: Hatice ÖZSOY
Özellikle yaz aylarında içecek olarak ilk akla gelen soğuk bazen buzlu gazlı içecekler olmaktadır. Fastfood gıdalar ve abur cubur yiyeceklerle birlikte veya misafirlerde ikram amacıyla en sık tüketilen içecekler de bu tür gazlı içeceklerdir.
Gazlı içeceklerin hayatımızda bu denli yer almasının olumsuzlukları, çocuk ve genç sağlığı açısından zararlarından bahseden Yorulmaz, “Bazen çocuklarımıza ödül olarak ya da onları mutlu etmek amacıyla da bu tür içecekleri almaktayız. Bu durum çok sayıda firmanın bu tür içecekleri üretmesi, her yerde kolaylıkla ve ucuz fiyata bulunması sonucunu doğurmuştur. Ülkemizdeki gazlı içeceklerin yaklaşık yüzde 85’ini 2 uluslararası firma üretmiştir. Bu durum da başta çocuk ve gençler olmak üzere toplumun büyük çoğunluğunda gazlı içeceklere alışkanlık yaratmıştır. Ülkemizde 2016 yılında 3,7 milyar litre gazlı içecek ve 1,1 milyar litre meyve suyu tüketilmiş olup, bu tüketimin %34’ünü 15-24 yaş grubunun tükettiği tahmin edilmektedir” dedi.
“SAĞLIKLI GELECEĞİN GARANTİSİ SAĞLIKLI YETİŞEN ÇOCUKLARDIR”
Çocukların sağlıklı yetişen bireyler olabilmesinin yolunun anne karnında başladığını belirten Yorulmaz, “Toplumların sağlıklı geleceklerinin garantisi, sağlıklı yetişen çocukları¬dır. Çocukların sağlığı ve sağlıklı yetişkinler olabilmesi, anne karnından başlayarak sağlıklı bir ortamda büyümelerine bağlıdır. Dünyada görülen çocuk ölümlerinin en önemli nedenlerinden birisi de yetersiz ve dengesiz beslenmedir. Özellikle ‘Oyun Çocuğu’ dönemi de denilen 3-6 yaş arası dönemde; çocuk giderek bağımsızlık kazanmaya başlar. Çocuğun kişiliğinin de şekillenmekte olduğu bu döneminde çocuğun yeme içme alışkanlıkları ailenin beslenme alışkanlıklarından etkilenir ve erişkinlikte edineceği alışkanlıklar da bu dönemde edinilmeye başlar. Bu nedenle; sağlıklı beslenme konusunda ebeveynin çocuklarına örnek olması bu dönemde çok önemlidir. Yeterli ve dengeli beslenen çocuğun bağışıklık sistemi güçlü olur, sık-sık hastalanmaz. Hastalandığında çabuk iyileşir, istenen boy ve kiloya sahip olur. Kemikleri, dişleri, kalbi akciğer kısaca tüm vücudu ve zihni sağlam olur” dedi.
“EN SAĞLIKLI SIVI TAKVİYESİ SUDUR”
Son zamanlarda artan obezite ve kronik hastalıkların nedenleri konulu araştırmalar sofra şekeri ve NBŞ’in yapısında bulunan früktoz metabolizması üzerinde yoğunlaştığını belirten Yorulmaz, “Metabolizmada glikoz insülin hormonunu uyarırken, fruktoz uyarmamakta ve daha fazla şeker tüketimine, insülin salgılanamaması, tokluk hissi gelişmemesi ve yeme davranışı devam etmesi yolu ile de obezite tetiklenmektedir. İnsan vücudunun sıvı almaya ihtiyacı vardır. Bilindiği üzere vücudun Yaklaşık yüzde 70’i sudan oluşmaktadır. O halde bu sıvının sağlıklı su olarak alınması en uygun yol olacaktır. Bunun dışında sağlıklı içecekler olarak; süt, ayran, bitki çayları, kefir, maden suyu, taze sıkılmış meyve suları biçiminde alınması sağlıklı diğer sıvı alma yollarıdır. Bunların dışında antioksidan olarak çay ve ölçülü biçimde kahve de tüketilebilir” dedi.
ÇOCUK GELİŞİMİNDE KEFİRİN YERİ
Kefirin içerisinde bulundurduğu birçok yararlı mikroorganizma olduğunu belirten Yorulmaz, çocuk gelişiminde mikroorganizma açısından içeriğin yüksek olması sebebiyle 2 yaş altı çocukların kullanımı için uygun olmayacağının altını çizdi.
Yorulmaz, “1 bardağında ortalama 100 kalori olan kefir, protein başta olmak üzere, kalsiyum, fosfor, magnezyum, selenyum, A, E, B1, B12 vitamini ve bağırsak florasını düzenleyen birçok yararlı mikroorganizma içeriyor. Çocukların büyüme döneminde bağışıklık sisteminin güçlenmesine ve güçlü kemik oluşumuyla boy uzamasına fayda sağlayan kefirin bilinen bir zararı bulunmuyor. Ancak mikroorganizma içeriğinin yüksek olması nedeniyle 2 yaş öncesinde kullanılması önerilmiyor. Yetişkinlerde günlük 1-2 su bardağı, 2 yaş sonrası çocuklarda ise günlük 1 çay bardağı kefirle başlanıp yavaş yavaş artırılarak tüketilmesinde sakınca görülmüyor. Bağışıklık sistemini güçlendirir, sindirim sistemine, kemiklere faydalıdır, detoks sağlar, kan şekerini dengeler.
Çocuklarımız en değerli varlığımız, her şeyimiz, bizim ve ülkemizin geleceğidir. Onları zararlı olabilecek her şeyden korumak anne baba olarak ilk görevimiz olmalıdır” dedi.