Haber: Hatice ÖZSOY
Türkiye genelinde birçok vatandaşın yakından takip ettiği 5. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde Kamu İşveren Heyetinin teklifi masaya 22 gün gecikmeyle vermesi tepkiye sebep oldu. Dalgıç görüşmelerin 16’ıncı gününde masaya verilen teklifin gecikmesini alın terinin değersizleştirilerek masanın önemsizleştirildiğini söyledi. Dalgıç, “16 Ağustos’ta Kamu İşveren Heyeti, masaya ilk teklifini sundu. Kamu İşvereni, görüşmelerin 16 gününde, bizim tekliflerimizin kendisine iletilmesinden tam 22 gün sonra masaya teklif sundu. Kamu İşverenin toplu sözleşme masasına sunduğu ve kamuoyuna duyurduğu teklif; gecikmeyi unutturacak kadar vahim bir içeriğe ve eksikliklere sahip. Kamu İşvereninin teklifi; ‘teklif gecikti’ siteminin ve tepkisinin ötesinde ‘teklif geçiştirildi’, ‘masa önemsizleştirildi’ ve ‘alın terimiz değersizleştirildi’ tespitlerini ifade etmeyi ve buna dayalı tepkileri hayata geçirmeyi hem gerekli hem de haklı hale getirmiştir. Toplu sözleşme sürecine dair sitem ve tepki cümlelerinin sayısının ve dozunun yükselmesi; Kamu İşvereninin masaya geç teklif sunma gayretinin ve sunduğu teklifin garabetinin semeresi olarak görülmelidir. Kamu İşveren Heyetinin geç kalmış ve geçiştirmeye odaklanmış teklifinin içeriğinde; bize teklif edilmesi bir tarafa masanın çevresinde dahi terennüm edilmemesi gereken oranlar ve rakamlar yer alıyor. Hükümetin masaya sunduğu ilk teklif; ‘Güçlü Türkiye imkânsız’ ‘Büyük Türkiye anlamsız’ ve ‘Yeni Türkiye gereksiz’ fikri sabitinde debelenenler dışında hiç kimsenin aklına yatmaz, gönlünü rahatlatmaz. Hükümet; bu teklifin, Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye hedeflerini ve gerçeklerini yok sayanlara can suyu vermek, kamu görevlilerini enflasyona ezdirmeme kararından da açıkça vazgeçmek olduğunu görmelidir. Daha da önemlisi Hükümet, kalkınmayı önemsediğine, adaleti öncelediğine dair ispatı ve icraatı, toplu sözleşme masasına sunduğu yeni teklifle hem teyit hem de tescil etmelidir” diye konuştu.
“KABUL EDİLEMEZ”
Memur-Sen Konfederasyonunun ve yetkili sendikaları tarafından 24 Temmuz günü sunulan teklifin içeriğinin kabul görülmesine rağmen Kamu İşvereninin bu tekliften bihabermiş gibi bir tutum sergilemesinin kabul edilemez bir durum olduğunu söyleyen Dalgıç, “Hükümetin masaya sunduğu 2020 ve 2021 yıllarında maaş ve ücretlere yansıtılacak artışlara ilişkin teklifini hatırlayalım. 2020 için yüzde 3,5 artı yüzde 3 ve 2021 için yüzde 3 artı yüzde 2,5. Bu oranlar; Hükümetin açıkladığı ekonomik hedeflerle uyumlu değil. Bu oranlar, Hükümet tarafından deklare edilen enflasyon tahminleri ve beklentilerine uygun değil. Hükümetin teklifi, faiz oranlarındaki düşmeyi, kurdaki aşağı yönlü hareketi, elektrik, doğalgaz ve diğer bazı temel ürünlerin fiyatlarındaki yukarıya yükselişi doğrulamıyor ve aksine yok sayıyor. 5. Dönem Toplu Sözleşme masasına dün itibariyle sunulan Kamu İşvereni teklifi; ‘kamu görevlilerine büyümeden pay vermeme haksızlığı’ sona ermesi gerekirken aksine ‘kamu görevlilerine bütçeden pay vermeme hastalığı’ eklenme çabası olarak da görülebilir. Siyasi irade, toplu pazarlık masasına, kamu görevlilerini refaha kavuşturma değil cefayla buluşturma teklifi sunduğu görmeli, teklifin eksiklerini ve hatalarını da bir an önce gidermelidir. Emek kesimi için toplu pazarlık masasının anlamı; evdeki bulguru kaybetme kaygısı olmaksızın Dimyata pirince gitmektir. Kamu İşvereni, hem Dimyata pirince gitmemize engel olmak hem de evdeki bulgurun değerini azaltmak gayretindedir. Buna seyirci olmamız da kayıtsız kalmamız da beklenmesin” diye konuştu.
“ŞEKERE, ELEKTRİĞE, DOĞALGAZA TEK SEFERDE YÜZDE 15, BİZE DÖRT SEFERDE YÜZDE 12’NİN BİRAZ ÜZERİNDE ZAM”
5. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde Kamu İşvereninden gelen ilk teklifin anlamının; 2020 için yıllık toplamda yüzde 6.60, 2021 için yıllık toplamda yüzde 5.57 oranın da zam yapılması, iki yıllık toplamda ise yüzde 12,54 oranında maaş ve ücretlere artış yansıtılmasını teklif ettiğini belirten Dalgıç, “Bu durumda kamu görevlilerine ve onların yetkili temsilcisi konumunda konfederasyona ve sendikalara şu denilmektedir; ‘2020’de maaş ve ücretlerinize enflasyon beklentisinden daha düşük oranda zam yapılmasını kabul edin. Şekere, elektriğe, doğalgaza tek seferde yüzde 15 zam yapıldı fakat maaş ve ücretlerinize dört seferde yüzde 12’nin biraz üzerinde zam yapılmasını normal kabul edin. Yetmez, ‘gecikme zammı aylık yüzde 2,5, yıllık yüzde 30 iken maaş zammınızın yıllık yüzde 6’lar ve iki yıllık toplamda yüzde 12’ler seviyesinde olmasına aldırış etmeyin’ deniyor. Merkez Bankasının 2020 ve 2021 için enflasyon hedefi yüzde 5, aynı yıllara ait enflasyon tahminleri ise yüzde 9,5 ve yüzde 5,9 iken aynı yıllara ait beklenti anketlerinin sonucu ise sırasıyla yüzde 13,9 ve yüzde 11,5 olarak kayıt altına alınmış. Bu rakamların yanına da son 10 yıllık süreçte enflasyon hedef ve tahminleri ile gerçekleşen enflasyon arasında zaman-zaman 2 kata kadar farklılıklar oluştuğu bilgisini de paylaşmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
“MEMURU ENFLASYONA EZDİRMEYİZ’ VAADİ HÜKÜMET TARAFINDAN TEKLİF BANDINDA KORUNMASI GEREKİR”
Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte Hükümetin bütçe teklifinin Meclis tarafından kabul edilmemesi halinde ‘bir önceki yılın bütçesinin ilgili yıldaki yeniden değerleme oranı kadar artırılması’ uygulamasına geçileceğini belirten Dalgıç, “Buna bağlı olarak, 2020 yılı bütçe teklifi Meclis tarafından kabul edilmemesi halinde 2019 bütçesinin 2020 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranı kadar artırılması söz konusu olacak. Böyle bir durum gerçekleşirse; 2020 yılında Hükümetin bütçesine yaklaşık yüzde 27 civarında zam yapılırken kamu görevlilerinin maaşlarına ise yüzde 3,5 artı yüzde 3 zam yapılması gibi bir garabet ortaya çıkacaktır. Bütün bu veriler üzerinden şunu söylemek gerekir ki; ‘Memuru enflasyona ezdirmeyiz’ vaadi Hükümet tarafından öncelikle teklif bandında korunması gerekir. Bir başka anlatımla Hükümetin ilk teklifinin 2020 ve 2021 için sırasıyla Merkez Bankasının beklenti anketindeki yüzde 13,9 ve yüzde 9,5 oranları dikkate alınarak şekillendirilmesi ve masaya getirilmesi gerekirdi. Diğer taraftan, toplu pazarlık masası sadece maaş ve ücret zamlarıyla sınırlı bir pazarlık masası değil. Masada, haklar, sosyal hak ve yardımlar, özlük hakları ve çalışma şartları da pazarlığın kapsamında değerlendiriliyor. Bu bakımdan Kamu İşvereninin teklifi sonrasında ‘ne makul ne de makbul bir teklif var sadece malul bir teklif var’ dedik. Bu teklif, Türkiye’nin kamu görevlilerinin beklentilerini karşılayacak cüssesi, alın terinin hakkını teslim edecek bütçesi yok” cümlesine inanmamızı beklemek nedeniyle fikren, ilmen, ahlaken maluldür. Bizler, kamu görevlilerinin standardını yükseltecek, dertlerini küçültüp bitirecek teklif beklerken karşımıza çıkan teklif ‘vaat ettiği standart düşük, ürettiği skandal büyük’ niteliktedir. Biz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin ilk toplu sözleşmesinin, imzaya çağıran bir içerikle yürütülmesini beklerken, nizaya ve sahaya çağıran bir teklifle karşılaştık. Bu teklifin tamamlanmaya, ilavelerle zenginleştirilmeye ihtiyacı var. İşveren ve emek kesimini birbirinden uzaklaştıracak bu teklifi bir kenara koyup uzlaşmayı sağlayacak yeni bir teklif için yeterli zaman, bu teklifin maliyetini karşılayacak bütçede imkân var olduğuna inanıyoruz. Biz, eski Türkiye’nin vehimlerinden beslenen değil Yeni Türkiye’nin güvenine yaslanan bir teklif istiyoruz” dedi.
“ÖRGÜTLÜ GÜCÜMÜZÜ HAK ETTİĞİMİZİ BİZE TESLİM EDECEK TEKLİFLERİ TAKDİR ETMEK İÇİN KULLANMAK İSTİYORUZ”
Dalgıç, örgütlü güçlerini yetersiz tekliflere tepki göstererek değil, hak edilen teklifler verildiğinde takdir etmek için kullanmak istediklerini belirterek şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye’nin gücüne bizim kadar inanılırsa, Türkiye’nin büyüklüğüne bizim kadar itibar edilirse, Türkiye’nin yeni paradigmal çerçevesi bizim gibi anlaşılırsa; anlaşmamızda, adil paylaşmamızda, birlikte ve huzur içerisinde yaşamamızda çok daha kolay karşılanacaktır. Biz, örgütlü gücümüzü yetersiz tekliflere tepki vermekten kaçınmayız. Fakat biz örgütlü gücümüzü hak ettiğimizi bize teslim edecek teklifleri takdir etmek için kullanmak istiyoruz. Yeni bir teklif ve yeni bir eşik bekliyoruz. Türkiye’ye inanıyor ve Türkiye’nin gücüne itibar ediyoruz. Memur-Sen Edirne İl temsilciliği olarak ilimizdeki Memur-Sen teşkilatlarıyla birlikte toplu sözleşme sürecini yakından takip etmeye, bizleri memnun edecek her konuda destek, üzecek ve gerecek her konuda tepki vermeye hazır olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Diğer taraftan ilimizdeki parti yöneticilerinin, belediye başkanlarının özellikle iktidar partisine mensup milletvekillerinin toplu sözleşme noktasında sorumluluk almalarını Hükümet kanadına yönelik baskı ve beklenti iradesi oluşturmak noktasında bizlerle birlikte hareket etmeleri çağrısında bulunuyoruz. Emeğin hakkının verilmesi noktasındaki niyet ve gayretlerimizde bereket, irade ve çalışmalarımızda örgütlü güçten neşet eden kudret temenni ediyoruz.”
Türkiye genelinde birçok vatandaşın yakından takip ettiği 5. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde Kamu İşveren Heyetinin teklifi masaya 22 gün gecikmeyle vermesi tepkiye sebep oldu. Dalgıç görüşmelerin 16’ıncı gününde masaya verilen teklifin gecikmesini alın terinin değersizleştirilerek masanın önemsizleştirildiğini söyledi. Dalgıç, “16 Ağustos’ta Kamu İşveren Heyeti, masaya ilk teklifini sundu. Kamu İşvereni, görüşmelerin 16 gününde, bizim tekliflerimizin kendisine iletilmesinden tam 22 gün sonra masaya teklif sundu. Kamu İşverenin toplu sözleşme masasına sunduğu ve kamuoyuna duyurduğu teklif; gecikmeyi unutturacak kadar vahim bir içeriğe ve eksikliklere sahip. Kamu İşvereninin teklifi; ‘teklif gecikti’ siteminin ve tepkisinin ötesinde ‘teklif geçiştirildi’, ‘masa önemsizleştirildi’ ve ‘alın terimiz değersizleştirildi’ tespitlerini ifade etmeyi ve buna dayalı tepkileri hayata geçirmeyi hem gerekli hem de haklı hale getirmiştir. Toplu sözleşme sürecine dair sitem ve tepki cümlelerinin sayısının ve dozunun yükselmesi; Kamu İşvereninin masaya geç teklif sunma gayretinin ve sunduğu teklifin garabetinin semeresi olarak görülmelidir. Kamu İşveren Heyetinin geç kalmış ve geçiştirmeye odaklanmış teklifinin içeriğinde; bize teklif edilmesi bir tarafa masanın çevresinde dahi terennüm edilmemesi gereken oranlar ve rakamlar yer alıyor. Hükümetin masaya sunduğu ilk teklif; ‘Güçlü Türkiye imkânsız’ ‘Büyük Türkiye anlamsız’ ve ‘Yeni Türkiye gereksiz’ fikri sabitinde debelenenler dışında hiç kimsenin aklına yatmaz, gönlünü rahatlatmaz. Hükümet; bu teklifin, Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye hedeflerini ve gerçeklerini yok sayanlara can suyu vermek, kamu görevlilerini enflasyona ezdirmeme kararından da açıkça vazgeçmek olduğunu görmelidir. Daha da önemlisi Hükümet, kalkınmayı önemsediğine, adaleti öncelediğine dair ispatı ve icraatı, toplu sözleşme masasına sunduğu yeni teklifle hem teyit hem de tescil etmelidir” diye konuştu.
“KABUL EDİLEMEZ”
Memur-Sen Konfederasyonunun ve yetkili sendikaları tarafından 24 Temmuz günü sunulan teklifin içeriğinin kabul görülmesine rağmen Kamu İşvereninin bu tekliften bihabermiş gibi bir tutum sergilemesinin kabul edilemez bir durum olduğunu söyleyen Dalgıç, “Hükümetin masaya sunduğu 2020 ve 2021 yıllarında maaş ve ücretlere yansıtılacak artışlara ilişkin teklifini hatırlayalım. 2020 için yüzde 3,5 artı yüzde 3 ve 2021 için yüzde 3 artı yüzde 2,5. Bu oranlar; Hükümetin açıkladığı ekonomik hedeflerle uyumlu değil. Bu oranlar, Hükümet tarafından deklare edilen enflasyon tahminleri ve beklentilerine uygun değil. Hükümetin teklifi, faiz oranlarındaki düşmeyi, kurdaki aşağı yönlü hareketi, elektrik, doğalgaz ve diğer bazı temel ürünlerin fiyatlarındaki yukarıya yükselişi doğrulamıyor ve aksine yok sayıyor. 5. Dönem Toplu Sözleşme masasına dün itibariyle sunulan Kamu İşvereni teklifi; ‘kamu görevlilerine büyümeden pay vermeme haksızlığı’ sona ermesi gerekirken aksine ‘kamu görevlilerine bütçeden pay vermeme hastalığı’ eklenme çabası olarak da görülebilir. Siyasi irade, toplu pazarlık masasına, kamu görevlilerini refaha kavuşturma değil cefayla buluşturma teklifi sunduğu görmeli, teklifin eksiklerini ve hatalarını da bir an önce gidermelidir. Emek kesimi için toplu pazarlık masasının anlamı; evdeki bulguru kaybetme kaygısı olmaksızın Dimyata pirince gitmektir. Kamu İşvereni, hem Dimyata pirince gitmemize engel olmak hem de evdeki bulgurun değerini azaltmak gayretindedir. Buna seyirci olmamız da kayıtsız kalmamız da beklenmesin” diye konuştu.
“ŞEKERE, ELEKTRİĞE, DOĞALGAZA TEK SEFERDE YÜZDE 15, BİZE DÖRT SEFERDE YÜZDE 12’NİN BİRAZ ÜZERİNDE ZAM”
5. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde Kamu İşvereninden gelen ilk teklifin anlamının; 2020 için yıllık toplamda yüzde 6.60, 2021 için yıllık toplamda yüzde 5.57 oranın da zam yapılması, iki yıllık toplamda ise yüzde 12,54 oranında maaş ve ücretlere artış yansıtılmasını teklif ettiğini belirten Dalgıç, “Bu durumda kamu görevlilerine ve onların yetkili temsilcisi konumunda konfederasyona ve sendikalara şu denilmektedir; ‘2020’de maaş ve ücretlerinize enflasyon beklentisinden daha düşük oranda zam yapılmasını kabul edin. Şekere, elektriğe, doğalgaza tek seferde yüzde 15 zam yapıldı fakat maaş ve ücretlerinize dört seferde yüzde 12’nin biraz üzerinde zam yapılmasını normal kabul edin. Yetmez, ‘gecikme zammı aylık yüzde 2,5, yıllık yüzde 30 iken maaş zammınızın yıllık yüzde 6’lar ve iki yıllık toplamda yüzde 12’ler seviyesinde olmasına aldırış etmeyin’ deniyor. Merkez Bankasının 2020 ve 2021 için enflasyon hedefi yüzde 5, aynı yıllara ait enflasyon tahminleri ise yüzde 9,5 ve yüzde 5,9 iken aynı yıllara ait beklenti anketlerinin sonucu ise sırasıyla yüzde 13,9 ve yüzde 11,5 olarak kayıt altına alınmış. Bu rakamların yanına da son 10 yıllık süreçte enflasyon hedef ve tahminleri ile gerçekleşen enflasyon arasında zaman-zaman 2 kata kadar farklılıklar oluştuğu bilgisini de paylaşmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
“MEMURU ENFLASYONA EZDİRMEYİZ’ VAADİ HÜKÜMET TARAFINDAN TEKLİF BANDINDA KORUNMASI GEREKİR”
Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte Hükümetin bütçe teklifinin Meclis tarafından kabul edilmemesi halinde ‘bir önceki yılın bütçesinin ilgili yıldaki yeniden değerleme oranı kadar artırılması’ uygulamasına geçileceğini belirten Dalgıç, “Buna bağlı olarak, 2020 yılı bütçe teklifi Meclis tarafından kabul edilmemesi halinde 2019 bütçesinin 2020 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranı kadar artırılması söz konusu olacak. Böyle bir durum gerçekleşirse; 2020 yılında Hükümetin bütçesine yaklaşık yüzde 27 civarında zam yapılırken kamu görevlilerinin maaşlarına ise yüzde 3,5 artı yüzde 3 zam yapılması gibi bir garabet ortaya çıkacaktır. Bütün bu veriler üzerinden şunu söylemek gerekir ki; ‘Memuru enflasyona ezdirmeyiz’ vaadi Hükümet tarafından öncelikle teklif bandında korunması gerekir. Bir başka anlatımla Hükümetin ilk teklifinin 2020 ve 2021 için sırasıyla Merkez Bankasının beklenti anketindeki yüzde 13,9 ve yüzde 9,5 oranları dikkate alınarak şekillendirilmesi ve masaya getirilmesi gerekirdi. Diğer taraftan, toplu pazarlık masası sadece maaş ve ücret zamlarıyla sınırlı bir pazarlık masası değil. Masada, haklar, sosyal hak ve yardımlar, özlük hakları ve çalışma şartları da pazarlığın kapsamında değerlendiriliyor. Bu bakımdan Kamu İşvereninin teklifi sonrasında ‘ne makul ne de makbul bir teklif var sadece malul bir teklif var’ dedik. Bu teklif, Türkiye’nin kamu görevlilerinin beklentilerini karşılayacak cüssesi, alın terinin hakkını teslim edecek bütçesi yok” cümlesine inanmamızı beklemek nedeniyle fikren, ilmen, ahlaken maluldür. Bizler, kamu görevlilerinin standardını yükseltecek, dertlerini küçültüp bitirecek teklif beklerken karşımıza çıkan teklif ‘vaat ettiği standart düşük, ürettiği skandal büyük’ niteliktedir. Biz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin ilk toplu sözleşmesinin, imzaya çağıran bir içerikle yürütülmesini beklerken, nizaya ve sahaya çağıran bir teklifle karşılaştık. Bu teklifin tamamlanmaya, ilavelerle zenginleştirilmeye ihtiyacı var. İşveren ve emek kesimini birbirinden uzaklaştıracak bu teklifi bir kenara koyup uzlaşmayı sağlayacak yeni bir teklif için yeterli zaman, bu teklifin maliyetini karşılayacak bütçede imkân var olduğuna inanıyoruz. Biz, eski Türkiye’nin vehimlerinden beslenen değil Yeni Türkiye’nin güvenine yaslanan bir teklif istiyoruz” dedi.
“ÖRGÜTLÜ GÜCÜMÜZÜ HAK ETTİĞİMİZİ BİZE TESLİM EDECEK TEKLİFLERİ TAKDİR ETMEK İÇİN KULLANMAK İSTİYORUZ”
Dalgıç, örgütlü güçlerini yetersiz tekliflere tepki göstererek değil, hak edilen teklifler verildiğinde takdir etmek için kullanmak istediklerini belirterek şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye’nin gücüne bizim kadar inanılırsa, Türkiye’nin büyüklüğüne bizim kadar itibar edilirse, Türkiye’nin yeni paradigmal çerçevesi bizim gibi anlaşılırsa; anlaşmamızda, adil paylaşmamızda, birlikte ve huzur içerisinde yaşamamızda çok daha kolay karşılanacaktır. Biz, örgütlü gücümüzü yetersiz tekliflere tepki vermekten kaçınmayız. Fakat biz örgütlü gücümüzü hak ettiğimizi bize teslim edecek teklifleri takdir etmek için kullanmak istiyoruz. Yeni bir teklif ve yeni bir eşik bekliyoruz. Türkiye’ye inanıyor ve Türkiye’nin gücüne itibar ediyoruz. Memur-Sen Edirne İl temsilciliği olarak ilimizdeki Memur-Sen teşkilatlarıyla birlikte toplu sözleşme sürecini yakından takip etmeye, bizleri memnun edecek her konuda destek, üzecek ve gerecek her konuda tepki vermeye hazır olduğumuzun bilinmesini istiyoruz. Diğer taraftan ilimizdeki parti yöneticilerinin, belediye başkanlarının özellikle iktidar partisine mensup milletvekillerinin toplu sözleşme noktasında sorumluluk almalarını Hükümet kanadına yönelik baskı ve beklenti iradesi oluşturmak noktasında bizlerle birlikte hareket etmeleri çağrısında bulunuyoruz. Emeğin hakkının verilmesi noktasındaki niyet ve gayretlerimizde bereket, irade ve çalışmalarımızda örgütlü güçten neşet eden kudret temenni ediyoruz.”