‘’Dünyada her şey kadının eseridir.’’ diyen ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözü söyledikten yetmiş sene sonra kadına şiddet konularını sıklıkla konuşuyor olmak zorunda oluşumuz büyük bir hayal kırıklığıdır. Gün geçmiyor ki annelerin evlatlarının gözleri önünde dayak yemediği, kadınların boşanma isteklerinin cinayetle sonuçlanmadığı, arkadaşlık tekliflerine olumlu yanıt alamayanların kadınlara gönüllerince zarar verdikleri bir güne uyanmayalım. Oysa geçmişe dönüp bakacak olursak yüzyıllar evvel bile kadınlara verilen değerin ne kadar büyük olduğunu görüyoruz.
Eski Türk devletlerinde kadınların devlet yönetiminde dahi söz sahibi olduklarına şahit oluyoruz. Hun Türklerinde kadınların erkeklerin tamamlayıcısı olarak kabul edilmesi, hatta Kağan’ın verdiği buyrukların kaydında hatununun adı geçmezse emirnamenin geçersiz sayılması, Orhun Kitabelerinin de Kağan ve Hatun buyuruyor ki şeklinde başlaması kadına verilen değere birer kanıt niteliği taşır. Daha yakın tarihe bir göz atacak olursak da, Atatürk’ün kadına verdiği önem pek çok kanıtıyla gözler önündedir şüphesiz ki. Kadınlara her anlamda fırsat eşitliği sağlamıştır, kadının değerini arttırmıştır. Batılı toplumlar kadın hakları konusunda yoğun mücadeleler verirken, Atatürk Türk kadınlarına bu hakları çoktan vermişti zaten. Aynı zamanda İslam dini de kadına çok büyük değer atfetmiştir.
Fakat teknolojinin bu kadar ileri bir boyutta olduğu, toplumların artık belli bir gelişmişlik düzeyine ulaştığı şu anki zaman içerisinde neden gerileme, bir çok değerimizi yitirme, medeniyetsizleşme, hatta canileşme sorunlarıyla haşır neşir olmaktayız? Tam aksine daima ileriye gidiyor olmamız gerekmez miydi? Uğraşmak durumunda olduğumuz bu büyük sorunların bir çok nedeni var elbette. Erkeklerin yetiştirilme tarzları, kendilerinde her şeyi yapabilmeyi muktedir görme, sosyal yapıdaki bozulmalar başlıca nedenlerinden olsa gerek. Muzdarip olduğumuz bu konuya ilişkin yapılan farkındalıkların en kısa zamanda fayda sağlamasını ve tüm bu çirkin durumlardan temizlendiğimizi görmeyi temenni ediyorum. On sekiz mart vesilesiyle de, hem cephede hem cephe gerisinde tüm güçleriyle büyük bir mücadele içine giren kadınlarımızı da anarak, kahraman ordumuzun Çanakkale’de yazdığı destanın 106. Yılını gururla kutluyorum. Bu büyük zaferin önünde saygıyla eğiliyorum…