Geçen hafta Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, salgın bitse de uzaktan eğitimin artık kalıcı olacağını dile getirdi. Koronavirüs salgını neticesinde hayatımıza girmiş olan uzaktan eğitim kavramıyla uzun süredir iç içeyiz. Peki, bundan sonra da kalıcı olacak olan bu uzaktan eğitimler ne denli verimli oluyor, avantajları ve dezavantajları neler, bir öğretmen olarak bunu ele almak istiyorum.
Teknolojinin artık hayatımızın vazgeçilmez parçası olduğu bir gerçek. Bu, bize eğitim alanında da büyük fırsatlar sunmuş oluyor. Uzaktan eğitimler mekan, zaman ve maliyet açısından büyük rahatlık sağlıyor. Dolayısıyla her zaman, her yerde eğitim yapmak mümkün hale gelmiş oluyor. Eğitimi aksatmadan sürekli kılıyor. Bilgiye kolay bir şekilde erişme imkanı sunuyor. Uzaktan eğitim aynı zamanda ulaşım ve beslenme gibi ek harcamaları ortadan kaldırarak bütçesel olarak da bir avantaj sağlıyor. Ders materyallerine de sınırsız erişim imkanı sunuyor.
Tüm bunların yanı sıra öğrencilerin derse hakimiyetlerini denetleme şansımız yok denecek kadar azdır. Bazı öğrenciler bir taraftan canlı ders dinlerken bir taraftan da sosyal medya sitelerinde dersle alakasız vakit geçirebilir. Dolayısıyla öğretmenin bunu denetleyebilmesi neredeyse imkansızdır. Bu, öğrenci için dersin verimini sabote eden bir durum oluşturur. Aynı zamanda internetin kopması, kamera ve sesin açılmaması, bağlantının zayıf olması gibi sorunlar –bu aynı zamanda bir bahane olarak da karşımıza çıkmakta- ortaya çıkar. Fakat en büyük dezavantajın da fırsat eşitsizliği olduğunu söylemek mümkün diye düşünüyorum. Türkiye’nin çeşitli coğrafi bölgelerinde yaşayan her insan aynı maddi ve teknolojik şartlara sahip olmuyor. Bu da uzaktan eğitim alma noktasında büyük farklara yol açıyor. Bazı bölgelerimizde internete hiç bağlanamayan, hatta internete bağlanacak hiçbir teknolojik aygıtı olmayan bir çok öğrenci var. Dolayısıyla ülkemizdeki öğrenciler eğitimlerine canlı derslerle devam ederken, bu öğrenciler almaları gereken eğitimin oldukça gerisinde kalmış olurlar. Uzaktan eğitim aslında eğitimin aslı şeklinde değil de destekleyici olarak kullanılması bence daha faydalı olacaktır.