Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu 2020 yılına ilişkin ‘’İstatistiklerle Yaşlılar’’ çalışmasının sonuçlarını açıklamıştı. Bu çalışmanın sonucuna göre ülkemizde 65 yaş ve üzeri nüfus 5 yılda %22,5 artarak 7.953.555 kişiye ulaşmış. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise %9,5’e çıkmış. Dolayısıyla ülkemizdeki yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarının nüfusuna göre daha yüksek bir artış göstermiş oldu. Bu demografik değişim başta son yıllardaki doğurganlık hızının ve ölüm oranlarının azalmasıyla açıklanabilir elbette.
Ülkelerin yaşlı nüfusunun içinde bulundukları durum, o ülkenin ekonomisi, sosyal durumu, eğitimi hatta kültür düzeyi hakkında bilgi verir bizlere. Dolayısıyla barınma, sağlık ve ekonomi gibi temel sosyal zeminden yoksun yaşlıların yaşadığı bir ülkede toplumun genel manada refahının sağlanması söz konusu olamaz. Bunu ülkemiz için düşünecek olursak, Türkiye yaşlı nüfusu yüksek olan ülkelere kıyasla hala genç nüfus oranı yüksek bir ülkedir fakat son yıllardaki yaşlı nüfusun hızlı artışı zamanla iş gücünün azalacağını ve devlet harcamalarının gençlerden daha çok yaşlıların ihtiyaçlarına yöneleceği anlamına gelebilir. Aynı zamanda Türkiye’deki sağlık hizmet kalitesinin artıyor olmasının yaşlıların vefat oranını düşürmüş olduğunu da söyleyebiliriz.
İlgimi çeken bir diğer saptama da İstanbul’un nüfusunun uzun yıllar sonra ilk kez azalmış olması. Bunun Covid-19’un yarattığı pandemi döneminden bağımsız düşünemeyiz elbette. Virüsün bu bölgede daima yüksek riskle seyretmesi, sosyal ve ekonomik koşulların zorlayıcılığı bu dönemde alışılagelen köyden kente göçün yerine İstanbul gibi kalabalık kentlerden kırsal ve sakin yerleşim yerlerine göçe sebep olmuştur. Bunun ise sağlıklı nüfus dağılımı adına bir nevi olumlu bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz.