Joe Biden 1915 olaylarını soykırım olarak tanımlamıştı geçtiğimiz hafta. Antipati beslediği Türkiye için şaşırtıcı bir tanımlama olmadı aslında. Daha şaşırtıcı olan, kendi tarihi katliamlarla dolu olan Amerika’nın, hiçbir somut kanıtı bulunmayan bu sözde soykırımı yıllar sonra ‘’soykırım’’ olarak nitelendirip kötü niyetli bir tavır takınmasıydı bence.
Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluş öyküsünü hatırlamak gerekirse, Amerika kıtasının keşfedildiği dönemde birçok Kızılderili’yi kendi topraklarında katletmişti. Yani devletlerini bu katliamlar üzerine kurdular. 1945 yılında da Japonya’ya iki tane atom bombası attılar ve çok sayıda insanın ölümüne, sakatlığına yol açtılar. Gerçek bir soykırımdan bahsedecek olursak ABD’nin Vietnam Savaşı boyunca üç milyon Vietnamlı sivilin hayatını kaybetmesine neden oluşunu söyleyebiliriz. Bu savaşta sivil halk üzerinde zehirli portakal gazı kullanarak alenen soykırım yapmıştı. Irak da ABD’nin katliamlarından nasibini en çok alanlardan. 2003 yılında Irak’ı işgal eden ABD, bir milyondan fazla Iraklıyı katletti. Yaptığı bu katliamlara da ‘’Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu’’ adını verdi. Gerçekten bu noktada ‘’güler misin ağlar mısın?’’ deyiminin karşılığı mevcut.
Soykırım kendiliğinden işlenen bir suç değil, planlı ve teşkilatlı bir suçtur. Dolayısıyla soykırım yapmak için devletin bunu planlamış olması gereklidir. Osmanlı Devleti’nin soykırım yaptığına dair hiçbir delil yoktur. İlker Başbuğ’un bir açıklamasına yer vermek istiyorum bu bağlamda: ‘’Zorunlu göçe tabi tutulan Ermeniler, Osmanlı Devleti'nin sınırları dışına çıkartılmamış olup Osmanlı Devleti'ne ait olan Suriye vilayetine nakledilmişlerdir. İkincisi, zorunlu göçe tabi tutulan Ermeniler, belirli bir mekan içinde kale veya toplama kampları gibi yerlerde iskan edilmemişlerdir. Ayrıca zorunlu göç kararı tüm Ermenilere uygulanmamıştır. Özellikle harp sahasında olaylar çıkaran Ermeniler başka bölgelere nakledilmişlerdir. Netice olarak zorunlu göçün amacı, yoğun bulundukları yerlerde Ermeni nüfusunu başka yerlere kaydırarak bu yoğunluğu azaltmak ve Ermenileri savaş alanlarından ve önemli tesislerden uzaklaştırmaktır.’’
Son olarak soykırım gibi bir iddianın sahibi olabilecek kişiler, populist söylemler ve birtakım lobilerin esiri olmuş siyasetçiler değil, konunun muhatabı olan ülkelerin devlet arşivleri ve tarihçileri olmalıdır.